.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Şam Sarayında Hz. Zeyneb’in Hutbesi Şam Sarayında Hz. Zeyneb’in Hutbesi

Yaratılış kitabının sayısız sayfalarından herbir sayfa incelendiğinde, yaratılış âlemindeki her varlığın tekâmülüne neden olan bir hedef üzere yaratıldığı anlaşılmaktadır. Her varlık kendine has bir hareketle tekâmülü yönünde ilerlemektedir. Hedef sahibi olmak, hareket etmeyi, şuur sahibi olmayı, zevkleri hissetmeği ve hedefine yönelmeği gerektirmez. Hatta dakik bir araştırmayla ilmin, şuurun veya zevkleri hissetmenin hedefin var olmasıyla bir ilişkisi yoktur. Sadece insan bu yollarla hedefini belirlemekte ve ilim, irade, zevkleri hissetme ve hedefine yönelme ile amacına doğru ilerlemektedir.

Hedefin varlığında temel bir etkisi olan şey şudur: bir varlık ister irade ve his yoluyla olsun, isterse tabiat gücü yoluyla olsun kendisi için kemal sayılabilecek bir hedefe yönelmelidir. Bu şart, cansız varlıklar ve bitkiler de dâhil dünyadaki bütün varlıklar için geçerlidir. Daha açık bir ifadeyle, hedefte esas olan şey şudur: değişim ve kemale erişme yolunda olan varlık, kendisi için kemal olan yönde adım atmalı ve onun bütün irade üzere faaliyetleri kemale ulaşmanın ön hazırlığı sayılmalıdır. Bu anlamdaki hedef, âlemin her yerinde canlı cansız her şeyde mevcuttur. Burada şunu söylemekteyiz: Her varlığın tekâmülü, yaratılışın hedefidir.

Kur’ân-ı Kerim’de yaratılış âleminin bir hedef üzere var olduğu açıkça vurgulanarak şöyle buyrulmuştur:

“Onlar… Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın.”[1]

Son Hedef

Büyük bir dokuma fabrikasında veya bir petrokimya kurumunda veya bir petrol rafinerisinde çeşitli makinalar çalışmaktadır. Her makine kendine has belirli bir iş yapmaktadır. Ancak fabrikanın ürettiği şeyi satışa sürdüklerinde onlarca makinanın bu ürünün ortaya çıkması için birer ön hazırlık olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar görünüşte makinaların herbiri kendine has bir iş yapsa da bu işlerin ve kısmi hedeflerin genelinin daha büyük bir hedefin oluşabilmesi için ön hazırlık olduğu anlaşılmaktadır. Bu örneğe dikkat edildiğinde yaratılış âleminin durumu açıkça anlaşılmaktadır. Zira bitki, hayvan, yıldız ve güneş gibi gökteki ve yerdeki varlıkların her birinin belli bir hedefi vardır ama bu kısmi hedeflerin toplamı genel bir hedefin ön hazırlığıdır. O hedef ise, yeryüzünde hayatın ve kâmil insanın varlığıdır. İnsanın kendisini âlemin varlık nedeni ve yaratılış âlemini de kendi varlığının bir ön hazırlığı olduğunu düşünmesi bencillik ve tekebbür değildir. Bilakis öyle bir hakikattir ki, insan bunu dakik araştırmalarla hissetmektedir.

- - - - - - - - - - -


[1]     Âl-i İmran, 191.

Editör: Hasan Bedel