“Onlara: "Allâh'ın indirdiğine uyun!" dense; "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz(yol)a uyarız!" derler. Peki ama, ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (atalarının yoluna uyacaklar)!?”[1]

“Onlara: "Allâh'ın indirdiğine ve Elçi'ye gelin!" dense; "Babalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter!" derler. Babaları hiçbir şey bilmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı?”[2]

Burada sözü geçen din bildiğiniz din değildir.[3] Bu din insanla alakalı olan her şeyi kapsar. Hayata dokunan her şeydir. Basit bir örnekle açıklayacak olursak; bizler zamanında Sanayi Devrimi’ni kaçırdık ve biz atalarımızın dininde kalacağız dedik. Sonuç ortada gelişemeyen bir toplum. Tarikatlar, inanç tüccarlığı ve ve ve… Anlatmak istediğim şey de bu örnekle alakalı aslında.

Bu reddetme ve ayak diretmenin sonucunu çok acı şekilde atalarımız ve bizler yaşadık ve yaşamaktayız ki bu sadece dünyadaki neticesi. Bir de bunun ahirette hesap kısmı var.

Şimdi ise çok daha farklı bir dalga geliyor. Bilim teknoloji ile elde edilenlerin işlenmesi ile ortaya çıkan büyük gücün neticeleri. Yani yüksek teknoloji ürünler denilen şey ve bunların yaptıkları ve yapabildikleri. Bunu da atalarının dininde inat edenler yüzünden bu ülkenin insanları gene kaçırma yoluna girmiş bulunmaktadır. Birinci dalgada savaşın neticesi olan onur kırıcı hatta tarih kitaplarından çıkarttığımız olaylar başımıza geldi ve topraklarımızı kaybettik. İkinci dalga ise varlığımızı silecektir. Çünkü “Uyuyan milletler ya ölürler ya da esaret altında gözlerini açarlar.” Afyonik din ile uyutulmaya devam ettikçe de bunun başımıza gelmesi kaçınılmaz.

Bu büyük dalgaların başında olanlar, eğitime önem verdiler. Tarikatlar ve tasavvuf peşinde koşmadılar. Çünkü zamanımızın bilgi savaşları çağı olduğu çok iyi biliyorlar. Bilgi yoksa gelişemezsin, gelişemezsen savunamazsın, savunamazsan vatanı kaybedersin, vatanı kaybedersen ibadet edecek yer de, neslini devam ettirecek yer de bulamazsın. Varlığını kaybedersin.

Bilimsel olarak gelişmeme konusunda bu şekilde büyük bir çaba harcar, Allah’ın doğrularını çarpıtmak için makam sahiplerinin kapılarının önünden beslenen kendine ulema diyen insanların peşine takılmaya devam eder isek olacak olan malum. Ne neslimizi sürdürecek, ne beslenecek, ne de ibadet edecek vatanımız olmayacak.

Bizler, yani Müslüman maskesi takanlar; bu yüzden yok olmaya ya da köleleşmeye mahkûmuz. Sanma ki sen özel bir ırksın ve hem bu dünyada ve hem ahirette sana torpil yapılacak. Öyle bir ırk yok! Ben falanca millettenim, sen falanca millettensin, ben falanca mezheptenim, sen falanca mezheptensin diyen herkesin sonu yok olmak ya da köleleşmek olacaktır. Bilginin ahibi, herkesi idaresi altına alacaktır ve ne hükmederse onu yapmak zorunda kalacağız.

Bağrış, çağırış, ritmik hareket ve seslerin çıkartılmasını ibadet ve zikir sandıkça; dini bu bildikçe yok olmaya mahkûmuz. Ne zaman zikrin fikretmek ve bilgiye ulaşmak olduğu anlarsak o zaman ilerleriz ve en azından Müslüman oluruz.

Bir peygamber düşünün; ‘hem çokça zikredin desin, hem de ilim peşinde koşmaktan ayrılmayın’[4] hangisini yapardınız? Ben sizin için işi kolaylaştırayım; Zikir, ilim peşinde koşmaktır; ‘Allah Allah’ deyip hoplayıp zıplamakla bilgi download olmaz, insan gelişmez.

Aranızda adı ‘Kamil’ olan var mı? Evet tabi ki de var. Peki manasını biliyor musunuz? Evet, kendini ve yaratıcısını tanımak ile olgunlaşmış insan demek. Peki ya kendini tanımak, yaratıcıyı tanımak nedir? Mikro evrenden makro evrene doğru hareket etmek ve sonrasında bunların dışına çıkabilmektir.

Bilgiyi elde etmek cesaret gerektirir. Eğer cesursan bilmediğinden korkmaz üstüne gider ve öğrenirsin. Öğrendikçe görmeye ve bakış açıları kazanmaya başlarsın. Bakış açıları geliştirdikçe feraset sahibi olmaya başlarsın. Feraseti elde ettikçe hikmet sahibi olmaya başlarsın. Hikmeti elde ettikçe Yaratanı anlamaya ve hayret içinde kalmaya başlarsın. Hayret ettikçe kendine ve çevrendekilere merhamet etmeye başlarsın. Bu da gelişime, büyümeye ve harekete sebep olur. Bu sayede öğrendikçe zikredersin; zikrettikçe de öğrenirsin.

[1] Bakara/170

[2] Maide/104

[3] Aslında din olarak bildiğiniz çoğu şeyde din değildir.

[4] "İlim Çin’de de olsa gidin alın"