.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ali Rıza Akbulut 

Hz. İbrahim'in Babasının Muvahhit Oluşunu Şii-Sünni Hadisleri ve Tefsir Üzerinden Okuma

Hz. İbrahim'in öz babası Taruh (Arapça/İbranice'deki ismi Terah) Tûrah[1] ve babalığı Âzer (Eusebius'un nakline göre Peltek s ile Ether) arasındaki farkı açıklayalım.

İmam Sadık (a.s) sahih hadislerinde Hz. İbrahim'in babasının eşi uyarıcı bir nebînin kızı, bacanağı peygamber, baldızı Hz. Sara'nın ve Lut peygamberin annesi, Hz. İbrahim'in yeğeni Hz. Lut, eşi ve teyzekızı Sara'nın anne bir kardeşiydi buyuruyor.[2] Terah'ın ömrü ile ilgili eski Atîk'teki nakillerden biri Kamerî 130 yaşında iken Hz. İbrahim'in doğduğu söyleniyorken, ay hesabıyla 145 yaşında vefat ettiği yönündedir. Bu da her ne kadar belki biraz abartılı da olsa bir nevi destekçi bilgidir. O yaşta Hz. İbrahim'in babası olması doğruysa, hadislerimizde geçtiği gibi Hz. İbrahim'den evvelki insanların saçının ağarmaması ve yüzde kırışlara rağmen yaşlanma sürecinin daha yavaş oluşuyla açıklanabilir.[3] Sahih Şii hadislerine göre babasının bir iki nesilde davetini âşikâr eden dört tane peygamber akrabası vardır ve kendisi müstahfî bir peygamberdir.

İmam Bakır (a.s) Kemâlüddin ve Temâm un-Nime'de müvessak (c. 1 s. 213) ve az farkla Usul-ü Kâfî sahih kitabında (c. 8 s. 113) müvessak senetle gelen ve detaylı şekilde peygamber vasiyetlerini ve nesillerini andığı hadiste "Hz. Hud ile İbrahim arasında on baba vardı ve hepsi peygamberdi, bir kısmı aşikâr, bir kısmı gizli tebliğ ederdi" buyuruyor. İmam Ali'nin kıyamette akrabalarından kaçacak kimselerle ilgili buyurduğu: Hz. Musa annesinden, Hz. İbrahim babasından kaçacak ifadesinin çoğu versiyonlarında "yani mürebbî olan baba, doğuştan baba değil" ilavesi geçer. Anne ifadesi ile ilgili ise, yapılan yorumlarda hakkına riayet edememe ve doğuran anne değil, bakıcılığını üstlenen dadı kastedilmiştir ifadesi geçer. Nitekim Hz. Musa'nın annesinin ve ebesinin daha o 18 yaşına girmeden vefat etmesi sebebiyle Hz. Musa'nın (a.s) kimliğinin gizli kaldığı bilgisi bizzat Allâme Meclisî'nin Hayâtu'l-Kulûb'da Saduk'tan naklen senedi sahih ve muteber olduğu belirtilen Şii hadislerinde geçer.[4]  "İmam Bâkır'dan (a.s) Râvendî yoluyla Kısas'ta gelen başka sahih bir hadiste imamdan Âzer İbrahim'in amcasıydı" diye geçmekte ve Kur'an'dan Hz. Yakub'un vasiyetine dair ayetle destekleniyor bu.[5] Şazan-ı Kummî'nin senedini kısaltma açısından kaldırdığı rivayetleri içeren Ravza kitabında bir nebevî naklinde: "Taruh'un vasisi yoktu ama Allah onun sulbünden İbrahim'i çıkardı" ifadesi sahih hadislerde de tanınan mümin cinlerden biri tarafından Hz. Resûl'ün (s.a.a) sorusunun cevabında imam Ali'nin bulunduğu mecliste geçiyor.[6] İmam Sadık'ın (a.s) Hz. Resul'den (s.a.a) naklen imam Ali'ye (a.s) hitap olunan ve icmâ ashabı yoluyla itibar edilebilir bir hadiste, "Hz. İbrahim'e (a.s) peygamberlerin vasiyetini ve emanetlerini İmran adında bir vasi teslim etti" deniyor.[7] Râvendî'nin sahih bir naklinde "Hz. İbrahim'in öz babasının Târuh olduğu" bilgisi de hâkezâ var.[8]

Şii âlimi İbn-ül Fârisî'nin, ve ibn-i Abbas'ın öğrencisi Şii Mücahid ibn-i Cebr ve bir iki diğer öğrencinin üç yoldan naklindeki nebevî hadiste: "İbrahim'in anne ve babası o dünyaya gelebilsin diye çocukları öldüren Nemrud'un elinden kaçtılar" buyurup devamında Hz. İbrahim'in tevhitle ilgili sözleri aktarılıyor.[9] Diğer hadislerimizde ise imam Sadık'ın (a.s) Hz. İbrahim'in peygamber akrabalarından bahseden sahih hadislerindeki söze neredeyse tıpatıp uyumlu olarak: "risaletini gerektirecek hidayet bilgilerine onbeş yaşında iken eriştiği ve ondan öncesinde fıtrat üzere temiz kaldığı" deniyor hep.[10] Yani Âzer aslında Hz. İbrahim'in babalığı, çünkü öz babası daha o buluğa ermeden vefat etmiş ve ona vasiyet edememiş. Dolayısıyla hazret yetim kalmış. Âzer için gençlikte söz verdiğinden istiğfar etmiş, onun Allah'ın düşmanı olduğunu farkedince ondan yüz çevirmiş, fakat yaşlılık çağında İsmail ve İshak doğduktan sonra ise İbrahim suresinin 41'inci ayetinde vâlideyni için (doğuştan anne babasına) müminlerle berâber istiğfârda bulunuyor. Nitekim ebeveyn kelimesi Yusuf suresinde Hz. Yusuf'un öz babası Yakup ve teyzesi ve kardeşinin sütannesi olan analığı Lea için kullanıyor ve anneden kastın burada teyzesi olduğu ile ilgili imam Bakır (a.s) ve Sadık'tan (a.s) muteber tefsiri hadislerimiz var. Çünkü eb ve ümm ve ikisinin cemi olan ebeveyn öz anne babayla berâber, bakıcı, üvey anne-baba, amca ve teyze, öğretmen, aile reisi için de kullanılır. Hem Şii, hem Sünni kaynaklarında Peygamber Efendimiz (s.a.a) hadislerinde "amca baba yerindedir" ve "teyze anne yerindedir" içeriğinde hadisler buyurmuştur. Hz. Yakub'un (a.s) vasiyetine cevaben oğulları Bakara suresinde "senin ilâhın ve babaların İbrahim, İsmâil ve İshak'ın ilahına kulluk edeceğiz" demekteler.[11] Yani Hz. İsmail'i amca olduğu için baba olarak zikretmişler. Nitekim Hz. İbrahim'in onlara mensup olduğu Ârâmiler, gerçekten de amcaya baba olarak hitap ederlerdi. Diğer birçok Sâmî kavim ve Araplar gibi. Hz. İbrahim'in (a.s) Âzer'in oğlu olduğu ile ilgili temel sahih hadisin içinde Âzer adı yerine sadece ebîhi geçiyor.[12] Diğer ad veren hadisin de hem aksi yönde farklı versiyonu var ve diğer senedi sahih hadislerle de çelişiyor. Bu aynı Hz. İshak'ın zebîh olduğuna değinen ve muteber diğer bütün hadislerle çelişen tek sahih hadiste isim verilmeden Sara'nın oğlu dendiği için, muhaliflerin yanındaki hâkim görüşe karşı takiyyeye delalet eder.[13] Çünkü ilk iki Hicrî asır boyunca Ehlibeyt mektebinden olmayan çoğu müfessirler zebîhin İshak olduğuna inanmıştır. Oysa İmam Sadık (a.s) Hz. İshak'ın zebîh olması bilgisinin Kur'an'a aykırı oluşunu buyurmuş, ikisi arasındaki cem metodunu muteber bir hadiste şöyle ifade etmiştir: "İsmail zebîh idi, velâkin İshak bundan haberdar olunca teslim olup sabrederek aynı konuma ulaşma arzusu taşıdığından Allah bunu bildiği için melekleri nezdinde teberrüken ona da zebîh olarak hitap etti."[14]

İmamlarımız "farklı hadisler elinize ulaşır da ikisi de güvenilir yoldan aktarılırsa, en çok hangisi ulaşmış ve muhaliflerin görüşüne hangisi diğerinden daha uzak diye bakın" buyuruyor.[15] Hâkezâ Hz. Resul ve imam Ali'nin atalarının muvahhit, bütün itikadi ve ahlâkî bozukluklardan temiz kimseler olduğu ile ilgili bir makalemizde senedi sahih olan çok sayıda hadise değinmiştik. Toplamda demek gerekirse, bu hususta, sonradan gördüklerimizle beraber 15'ten fazla sahih, müvessak, hasen ve güçlü senet vardır ve geriye kalan hadisler de aynısını ifade eder fakat söz konusu sayıyla bu konu mütevâtirdir[16], Ehlisünnet'te de bu konu mütevâtirdir (Ehlisünnet en az 12 hepsi sahih ve geriye kalan bölümü yeterli miktarda aynı şeyi ifade eden nakil sayısını tevâtür için yeterli görür). Nitekim birçok Ehlisünnet âliminin beyanına göre, bu husus Sünni hadislerinde de mütevatirdir ve bu kısımdan sayılan hadislerden Sahîh-i Müslim, Sünen-i Tirmizî ve Müsned-i Ahmed'de de mevcut olduğunu ifade etmişlerdir. Süyutî, Kitâb üd-Derci'l-Münîfe kitabında, Âzer'in Hz. İbrahim'in amcası olduğunu ifade eden nakil ve tefsiri bilgileri aktarmaktadır. Bu konuda Sahîheyn, Kütüb-i Sitte ve diğer kaynaklarda geçen sahih Sünni hadislerinden örnek verecek olursak (dinimizislam sitesinden naklen) Birkaç hadis-i şerif de şöyledir:

(Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim.) [Buharî]

(Allahü teâlâ, İsmail evladından, Kinane’yi ve onun sülalesinden Kureyş’i beğendi, seçti. Kureyş evladından da, Haşimoğullarını sevdi. Onlardan da, beni süzüp seçti.) [Müslim]

(En iyi insanlardan vücuda geldim. Silsilem, dedelerim en iyi insanlardır.) [Tirmizî] (İçlerinde kâfir olsaydı, en iyi insanlar denmezdi. Kâfire iyi insan denmez.)

(Allahü teâlâ, Arabistan’daki seçilmişlerden beni seçti. Beni her zamandaki insanların en iyilerinde bulundurdu.) [Taberanî] (Bu hadis-i şerif de, kâfir olan Azer’in Resulullah'ın dedelerinden olmadığını bildiriyor.)

(Dedelerimin hiçbiri zina etmedi. En iyi babalardan, temiz analardan geldim. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların, en iyisinde bulunurdum.) [Mevahib]

Aynı şekilde imam Ali'nin (a.s) öğrencisi ve genç sahabilerden Peygamber-i Ekrem'in ve imam Ali'nin dualarına mazhar olan ibn-i Abbas da Şii-Sünni nakillerde kendi sözü ve öğrencilerinin bizzat ondan ve başkalarından naklettiği hadislerde de görülebileceği gibi Âzer'in Hz. İbrahim'in öz babası olmadığını ve babasının adının Târuh (Târah) olduğunu vurgulamaktaydı.

 "kurban olayının Ehlibeyt naklindeki asıl mahiyeti hakkında bakınız":

--------------

Kaynakça:

[1]arkeolojik keşiflere ve altı-yedi müstakil senetle imam Sadık'tan gelen Ümmü Dâvud duasına göre resmi adı-Ümmü Dâvud duasının çok sayılı senetleri için bkz. Fadâil ül-Eşhür is-Selâse, Saduk, s. 32-34, Fezâil-ü Şehr-i Receb, Haskânî Hanefî, Kâvuşî der Duâ-yi Ummu Dâvûd, arkeolojik veri örneği Till-Turahi
[2]El-Kâfî, c. 8 s. 370, ilel üş-Şerâyi, c. 1 s. 290, bu nakiller, Hz. İbrahim'in tarihi hakkında yazılar yazan Şamlı Nikolai'den aktarım yapan Romalıların Filistin'deki resmi saray kâtibi ve tarihçilerinden Hz. Îsa'nın havarilerini görmüş Yahudi Yosefus'un nakline uygundur
[3] Emâli-i Tûsi, c. 1 s. 169, Bihâru'l-Envâr, c. 72 s. 136-139
[4]Kemâlüddîn, Saduk c. 1 s. 147, imam Sadık'tan alâî derecede en az dört sahih senetle gelen hadis bu konuda nass içerir
[5]Kısas ul-Enbiya, Râvendî c. 1 s. 105
[6]Er-Ravza fî Fadâil-i Emîr il-Müminîn c. 1 s. 218
[7]Men lâ Yahduruhu'l-Fakîh, c. 4 s. 174
[8]Kısas ül-Enbiyâ, Râvendî c. 1 s. 105
[9]Ravzatü'l-Vâizîn, c. 1 s. 82
[10]Örn. Bkz. El-İhticâc, c. 1 s. 210
[11]Bakara 133
[12]Kemâlüddîn, Saduk s. 82-83
[13] Tefsîr-ül-Kummî, c. 2 s. 224
[14]Uyûnu'l-Ahbâr, s. 117, Saduk'un kitâbun-nübüvvesinde aslını aktardığı hadis
[15]örnek olarak makbûle-i Ömer ibn-i Hanzala ve teadül ve teracih kavramı..
[16](aynı konunun inkâr edilemeyecek derecede farklı râvilerden farklı zaman ve tabakalarda aktarılması yoluyla kesin nakledilmiş oluşu, makale için bkz: Hz. Muhammed'in ecdadının imanı makalesi, ehlibeytalimleri.com arşiv: https://www.ehlibeytalimleri.com/hz-muhammedin-saa-ecdadinin-imani?fbclid=IwAR2MnmM2klqzrRN2XV7DNC0Pj-ZBdh_bQ1QlvckrXgYeR9ohoJq5mInv7E8