.
.

Hamas ve Hizbullah Sizden Bir Şey İstemiyorlar

 

Mücahit Gültekin

O kadar acı doluyum ki. Ne diyeceğimi de bilmiyorum. Bir halk dünyanın bütün vahşilerine karşı varlık mücadelesi veriyor. Her açıdan kuşatılmışlar. İşin nereye gideceği belli değil. Her gece yüzlerce insan ölüyor. Sizden hiçbir şey istemiyorlar. Ellerinde ne imkân varsa onunla direniyorlar, ölüyorlar, yanıp kül oluyorlar.

Sizden bir şey istemediler. Bir destek beklemiyorlar. Düşmana karşı ne yapabiliyorlarsa onu yapıyorlar. Ne kaldı geriye bilmiyorum. İnsanlar yerlerinden sürüldü, liderler öldü, şehirler her gün bombalanıyor. Daha da ne yapacaklar onu da bilmiyorum. Bütün imkânlarıyla bir avuç Lübnan’a yüklenmişler. Savaş gemileri, nükleer denizaltılar çevrelerinde bekliyor. Bir avuç Gazze’yi perişan etmişler. Yemen’i vuruyorlar. Bir yıldan beri her gün onurlu bir şekilde savaşıp ölüyorlar. Sonra diğerleri kalkıyor onlar da ölüyor. Hepimizi öldürseniz de vazgeçmeyeceğiz diyorlar. Sizden bir şey istemiyorlar.

Yemen Değişim ve İnşa Hükümeti Bildirisi Yemen Değişim ve İnşa Hükümeti Bildirisi

Bir hoca kalkıp ölenlerin akidesini sorguluyor. Diğeri rahmet okunur mu okunmaz mı, şehit denilir mi denilmez mi onu soruyor. Öteki kalkıp içlerinde ajan var diyor. Diğeri durup durup lanet okuyor. Beriki oyuna geldiler, yapmayacaklardı diyor. Kimi sövüyor, kimi insanların acılarıyla alay ediyor. Biri “oh iyi oldu. Hak etmişlerdi” diyor. Biri keşke biz öldürseydik diyor. Kimi eski defterleri karıştırıyor, nereden fit sokabiliyorsa oradan fit sokuyor. 10 yıllık videoları bulup dolaşıma sokuyor. Kimi attıkları füzeleri beğenmiyor. Diğeri kendilerini aklamaya çalışıyorlar, prestij kazanmaya çalışıyorlar diyor. Her taraf kan revan içinde, çocuk cesetleriyle dolu siz bunları yapıyorsunuz.

Onlar sizden hiçbir şey istemediler, istemiyorlar. Bunu anlayın artık. Adamı öldürmek için 85 ton bomba attılar. Size güvenip girmediler savaşa. Sizden bir şey istemediler. Gazze için girdiler. Ne yapabildilerse onu yaptılar. Ne yapabileceklerse onu yapacaklar. İstedilerse tek bir şey istediler, arkamızdan hançerlemeyin dediler. Hiç mi hayânız kalmadı. İsrail kuduz köpek gibi saldırıyor. Kimi bulduysa onu öldürüyor. Yanıp kül olmuş insanların üzerinden neyin tartışmasını yapıyorsunuz. Neyin hesabını yapıyorsunuz? İnsanlar ölüp duruyor siz sürekli niyetlerini sorguluyorsunuz. Söze gelince İsrail en büyük düşman diyorsunuz. İsrail nasıl en büyük düşmanınız ki, İsrail’in vurduğu yere vuruyorsunuz? HAMAS dostumuz diyorsunuz, selam gönderiyorsunuz. Bu nasıl dostluk ki onların dostlarına düşmanlık yapıyorsunuz?

Bu iş nereye varır bilmiyorum. Ama Yahya Sinvar ebedi hakikati söylemiş: Gazze bize ne olduğumuzu gösterdi. Ama sanırım burada kalmayacak daha da gösterecek.

 * * *

Sözde Şii Âlim Muhammed Ali Hüseyni Nasrallah'ın Şehid Edileceğini Bildi mi?

Kemal Kemahlı

Bismillah

Seyyid Hasan Nasrallah'ın ırkçı İsrail tarafından şehit edilmesinin ardından özellikle Türkiye medyasında “Lübnanlı Şii Âlim” diye lanse edilen Muhammed Ali Hüseyni'ye ait kısa bir video dolaşıma sokuldu.

Söz konusu sözde âlim fitne için paylaşılan Türkçe altyazılı videoda özetle, Nasrallah'a, 'İran seni sattı yakında seni öldürecekler, vasiyetini yaz' kabilinden cümlelerle hitap ediyor ve hatta alay ediyor.

Nasrallah'ın şehit edilmesinin ardından bu videoyu Türkiye'de yayan medya organları, toplumun bilinçaltına şu mesajı empoze ediyor: 'Bakın gördünüz mü, hem Lübnanlı hem de Seyit bir Şii İslam âlimi yani içeriden birisi, Nasrallah öldürülmeden iki gün önce, İran'ın Nasrallah'ı nasıl sattığını tüm dünyaya açıklamış. İşte bu da gösteriyor ki Nasrallah'ın şehit falan olduğu yok. Nasrallah satışa geldi.'

Merak edip bu Lübnanlı sözde Şii âlimi biraz araştırdım. Kendisi hakkında şu bilgilere ulaştım (Sizler de açık kaynaklardan bu bilgileri teyit edebilirsiniz.): Bu şahıs, Arap İslam Konseyi adında bir teşkilat kurmuş. Bu konseyin amacını da, bölgedeki Şii toplulukların İran'ın etkisinden bağımsız olarak Arap kimliğini korumalarını savunma olarak belirlemiş. Konsey; İran'ın ve Hizbullah'ın Şii topluluklar üzerindeki etkisine karşı faaliyetler yürütmekte.

Hizbullah'ı ve Nasrallah'ı açıkça eleştirmiş. Bu şahsın bence en önemli özelliği kendisine 2021 yılında Suudi Arabistan tarafından vatandaşlık verilmesidir. Kendisi, konuşma ve eylemlerinde Suudi Arabistan'ın politikaları ile uyumlu bir çizgi izlemektedir. Suudi Arabistan'ın bölgesel politikalarını desteklemektedir. 2020 yılında Yahudi soykırımının yaşandığı iddia edilen Auschwitz kampını ziyaret eden Müslüman din adamları heyetine de katılmıştır. Şii topluluklar arasında Arap kimliğinin ön plana çıkarılmasını savunmaktadır. İran'da uygulanan velayeti fakih sistemine de karşıdır. İran'da halkın münafıkları olarak bilinen halkın mücahitleri terör örgütünün başı Meryem Recevi ile arası çok iyidir.'

Açık kaynaklardan elde ettiğim bu bilgiler herhalde bu şahsın ne mal olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu net bilgilerden sonra bu şahıs hakkında yorum yapmaya bile gerek yoktur. Bu şahıs; siyonizmin, emperyalizmin ve onların bölgedeki kukla krallıklarının kullanışlı bir aparatıdır.  Maalesef Türkiye'de ve başka ülkelerde medya organları kasıtlı bir şekilde bu şahsın açıklamalarını büyüterek ve manipüle ederek toplumların zihnini bulandırmaktadır.

Netanyahu ve diğer siyonist idareciler zaten yıllardan beri Nasrallah'ı öldürmek için plan yapıyorlardı ve bunu da açıkça deklare etmişlerdi. Özellikle Aksa Tufanı Savaşı'nda oynadığı kritik rolden dolayı Nasrallah zaten bir yıldan bu yana namlunun tam ucundaydı yani her an şehadet haberini alabilirdik. Yani bu şahsın açıklamaları, 2 gün sonra Nasrallah'ın şehit edilmesine denk geldi sadece. Rabbim İslam ümmetini ve insanlığı kerameti kendinden menkul bu hokkabaz sözde din adamlarının şerrinden korusun inşallah.

Ehlader HABER

Editör: Hasan Bedel