Alevi Din Âlimi Ali Akın CABA

.
.

Aleviliğin, tarihin zorlu sürecinden geçerek bu günlere kadar gelmesindeki en önemli faktörlerden birisi, hiçbir otoritenin himayesine girmeden bağımsız hareket etmeleri olmuştur. Çünkü bir otoritenin himayesine girmek, bağımsızlık olgusunu ellerinden alacağı için özgürlük ve hürriyet ruhunu da yok edecektir. Özgürlük ve hürriyet ruhunu kaybetmiş bir inanç sistemi ise yok olmaya mahkûmdur.  

Özgürlük, hürriyet ve bağımsızlık bedendeki ruh misalidir. Nasıl ki Ruh bedenden çıkınca insan ceset haline geliyorsa, bir inançtan da özgürlük ve bağımsızlık çıkınca o inanç ölü hale gelir; zahiren kalsa da batında ruhsuz ve ölü bir inanç olur.  

İnançlar ölür mü? Ölür. İmam Hüseyin (a.s) Yezit başa geçince bu gerçeği şöyle ifade etmiştir:


 
اِنَا للّهِ وَاَنّا اِلَيْهِ راجِعُون وَعَلَى اْلا سْلامِ السَلامُ اِذا بُلِيَتِ اْلاُمَّةُ بِراعٍ مِثْل يَزيدَ
“Yezit gibi bir yönetici iş başına gelmişse, İslam Yezit gibi bir yöneticiye müptela olmuşsa, artık İslam’a veda etmek gerekir.”


 
Eğer Yezit, bu İslam Devletinin başına geçmişse, bu din ölmek üzeredir ve onun Fatihasını okumak gerekir. 

İmam Hüseyin’in Kerbela kıyamındaki tek hedefi, ölmek üzere olan bu ruhu tekrar canlandırmaktı ve kanı ile tekrar bu ruha hayat verdi.
 
Her inancın zahiri kalıpları olduğu gibi bir de o kalıplara can veren bir ruhu vardır. Bazı inançlarda bu ruh güçlü ve bazı inançlar da ise bu ruh zayıftır veya aynı inancın ruhu, bazı bölgelerde güçlü ve bazı bölgelerde ise zayıftır. 

Bazı toplumlar bulundukları ortam ve geçirdikleri süreçten dolayı bu ruhu koruyabilmek için zahirden bazı şeylerini feda etmiş olabilirler; aynı eli kangren olan bir insanın ruhunun bedende kalabilmesi için elini feda ettiği gibi.

Anadolu’da yaşayan Aleviler, o kadar baskılara, entrikalara ve oyunlara rağmen bu günlere kadar nasıl gelebildiler? Bu sorunun cevabı, özgür bir ruha sahip olmaktır. Aleviler, her şeye rağmen özgür ve hür bir ruha sahiptirler. Tarih boyunca varlıklarını sürdürmek için hiçbir güce ve otoriteye yaslanmamışlardır.   

Allah insanı hür ve özgür yaratmıştır ve öyle de kalmasını irade etmiştir. İnsanı diğer varlıklardan ayrıcalıklı ve üstün kılan yönü de budur.
 
İnsan hür iradesi ile doğruyu ve yanlışı seçme hakkına sahiptir.


 
اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبٖيلَ اِمَّا شَاكِرًا وَاِمَّا كَفُورًا


“Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. Ya şükredici olur ya da nankör olur.”

(İnsan Suresi, 3. Ayet.)


 
Allah-u Teâlâ insana doğru yolu göstermiş ve onu zorlamamıştır; doğruyu seçmeyi insanın kendi hür iradesine bırakmıştır. 

Allah-u Teâlâ böyle bir varlığı, yani insanı yarattığında diğer varlıkları yarattığında kullanmadığı şu cümleyi kullanmıştır:

فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقٖينَ


“Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir!”

(Muminun Suresi, 14. Ayet)

Hatta bazen şöyle soruyorlar: Hz. Ali’nin gücü yetmiyor muydu; Zülfikar’ı çekip zorla da olsa halifelik hakkını alsaydı Hz. Peygamber’in vefatından sonra. 

Bunun cevabı insanın yaratılışındaki sırda yatmaktadır. 
Dediğimiz gibi Allah-u Teâlâ insanı hür ve özgür yaratmış ve bu özelliği ile ona değer vermiştir. İnsanın hür ve özgür iradesi ile Hakkı kabul etmesini irade etmiştir. Yoksa zorla ve kılıçla Hakkın kabul edilmesinin hiçbir değeri yoktur. Eğer İmam Ali, Zülfikar’ı çekip güç kullanarak insanları hakkı kabul etmeye zorlasaydı (buna gücü yeterdi) insanın yaratılış felsefesini hiçe saymış olacaktı. 

Ehlibeyt, 12 İmamlar, hiç kimseyi hakkı kabul etmede zorlayıcı olmamışlardır. 

Sıffin savaşında şahsın birisi İmam Ali’nin yanına gelerek “Ya Ali! Sen mi haksın, Muaviye mi haktır.” 

Verilen cevabın inceliği çok düşündürücüdür: “Sen git önce Hakkı öğren; sonra bak bakalım kim hakka uyuyor, kim uymuyor.” Ben haklıyım, demiyor. O şahsın kendi bilinci ve özgür iradesi ile hakkı seçmesini istiyor. 

Evet, Ehlibeyt'in, 12 İmamlar'ın yolu özgürlük ve hürriyet yoludur. İradeler hür olmalı ki insan, insan-ı kâmil olsun. İradeler hür ve özgür olmalı ki inançların ruhu olsun. 

O yüzden Aleviliğin bir otoriteye, bir güce bağlanmasını ve yaslanmasını istemiyoruz. Alevilik kendi iç dinamikleri ile bu yolu bu günlere nasıl getirdiyse bundan sonra da öyle devam ettirmelidir.
 
Özgür kalanlara, özgür ruhlara selam olsun…