.
.

 

“Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup, denizler mürekkep olsa…”

Kehf Suresi, 109. ayet

Hangi kelime seni ve namazını anlatabilir?

Hangi kalem, hangi mürekkep…

Namaz, insanın Allah (c.c.) ile en önemli iletişim vasıtasıdır. Müslüman kimse için en hayırlı amellerin başında gelir. İçerik olarak Kuran-ı Kerim’den ayetler ve sahih hadisler ışığında aktarılan duaları içermektedir. Namaz bireysel ve ictimai olarak birçok fayda içeren ilahi bir görevdir. İnsanı ve toplumu birçok günahtan alıkoyar.  İnsana düşünce dünyasında anlamda farklı ve yeni ufuklar açar.

Nitekim Ankebut Suresi, 45. ayet’te Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır;

“…Namazı hakkınca kıl. Gerçekten namaz, (insanı) hayâsızlıktan ve kötülükten sakındırır…”

Namazın en önemli özelliklerinden biri de sürekli oluşudur. Namaz ibadetindeki süreklilik insan bilinçaltının şeytanın günah tuzaklarına karşı insanı uyanık ve canlı tutar.

En başta ailemizde başlamak üzere namaza davet etmeli ve ilk kendimiz bu emre icabet etmeliyiz. Hz. Resulullah (s.a.a) cennet ile müjdelenmiş olmasına rağmen Allah Teâla’nın (c.c) Ta-Ha Suresi, 132. ayetinde ; “Aileni namaza emret, kendinde onda ısrarlı ol.” Emrine o kadar çok itaat ederdi ki namaz kılmaktan bitap düşerdi. Hem pak ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine (as) emreder hem de kendi nefsini bu önemli ibadete ısrar ettirirdi.

Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.a.) bizatihi kendisi ilk bu işi yapmıştır. Ailesini davet etmiş ve Hz. İmam Ali (as)  bu emre ilk icabet eden kişi olmuştur. Hz. İmam Ali (a.s) Kâbe’de dünyaya gelen ve Hz. Peygamber (s.a.a.) Efendimize ilk iman eden tek insan.  Hz. İmam Ali (a.s.) namazı sevgiliye ulaşma ve dünyayı geride bırakma vesilesi olarak görmüştür. O’nun nazarında namaz, savaşın orta yerinde vücuduna oklar saplansa dahi vazgeçilemeyecek kadar değerlidir. Tüm yeryüzünü huzur-u ilahi ve her anını mirac olarak görmektedir. Namaza olan sevdasını şöyle beyan ediyor Hz. İmam Ali (a.s.) , “Resulullah’tan (s.a.a.) başka kimse benden önce namaz kılmamıştır.”

Allah Teâlâ (c.c) Maide Suresi, 55.Ayet’te şöyle buyurmaktadır: “Sizin veliniz ancak Allah, O'nun peygamberi ve namaz kılıp rükû halinde zekât (sadaka) veren müminlerdir.”

(Ebu Zer şöyle diyor: «Bir gün Hz. Resulullah ile birlikte öğle namazı kıldığımız bir sırada, bir dilenci mescittekilerden sadaka istedi, fakat ona kimse bir şey vermedi. Bu sırada Hz. Ali rükû ha­lindeydi. Elinin küçük parmağını dilenciye doğru uzattı, o parmağında yüzük vardı. Dilenci gidip yüzüğü parmağından çıkarıp aldı. Bunu gören Hz. Resulullah Allah'a yakararak, «Allahım! Karde­şim Musa sana, «Rabbim! Gönlümü aç, işimi kolaylaştır ve dilimdeki düğümü çöz ki, sözümü an­lasınlar. Ailemden bana bir yardımcı ver. Karde­şim Harun'u. Onunla kuvvetimi arttır. Onu işime ortak et ki, seni çokça teşbih edelim. Şüphesiz sen bizi görensin» diye dua etti. Sen de ona, «Senin isteklerin sana verildi, Ey Musa!» diye vahyettin. Allah'ım! Ben de senin kulun ve peygamberinim, benim de gönlümü aç, işimde kolaylık sağla, ai­lemden Ali'yi, bana yardımcı kıl, onunla kuvveti­mi arttır.»

Ebu Zer diyor ki: «And olsun Allah'a, henüz Hz. Resulullah sözünü tamamlamadan Cebrail «Sizin veliniz ancak Allah, onun peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekât veren mümin­lerdir» ayetini indirdi.)

Hz. İmam Ali (a.s.) Nehc'ül Belağa'nın yüz birinci hutbesinde; "Kuşkusuz, noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah'a ulaşmanın en güzel vesilesi namaz kılmaktır." Mutlak kemal sahibi Allah Teâlâ’ya (c.c.) nasıl ulaşacağımızı buyurmuştur. Ömrünün tüm mücadelesi bu emrin ayakta ve baki kalmasını sağlamak minvalinde olmuştur. Çünkü namaz ibadeti dinin hammaddesidir. İmam Ali (a.s) , Peygamber efendimizden (s.a.a) şöyle nakletmiştir: "Namaz, dinin direğidir. İlk bakılacak şey namazdır. Namaz doğru olursa, öteki amellere de bakılacaktır. Namaz doğru olmazsa, öteki amellere de bakılmayacaktır." Namazın, insan ve toplum hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu buradan anlıyoruz. İlk bakılacak amelimizdir. Hassasiyet ile vurgu yapılan ve üstünde sürekli durulan ibadettir.

Hz. İmam Ali’nin (a.s) namaza olan dikkat ve verdiği önem hayatının her anında görülmektedir. İbn-i Abbas şöyle anlatıyor:” Sıffin Savaşı’nda çatışmaların şiddetli olduğu günlerden birinde Ali’nin sık sık gökyüzüne güneşin battığı yöne baktığını gördüm, sordum:  “Ya Ali! O taraftan bir korkun mu var, düşman o taraftan saldırır diye bir endişen mi var? “Ali (a.s.) buyurdu: “Hayır, ben namaz vaktinin girip girmediğine bakıyorum?”

Kâbe’de dünyaya gelen, ilk iman eden, her savaşın kahramanı, ilmin kapısı ve meydanların galibi olan Hz. İmam Ali (a.s.) namazın ne kadar önemli olduğunu bizlere vurguluyor.

Hz. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: "Yüce Allah katında, hiçbir amel, namazdan daha sevimli değildir. Öyleyse, dünya işlerinizin hiçbiri, size namazı unutturmasın. Çünkü yüce Allah çeşitli toplumlar konusunda, “Onlar namazlarından gaflet ederler"  şeklinde buyurarak onları kötülemiştir.” Namaz ibadetinin her işin önünde tutulması gerektiğini açık ve net olarak vurgulamaktadır. Ferdi ve toplumsal anlamda geçmişte namazı terk etmenin ne tür infiallere yol açtığını bizlere hatırlatmaktadır. Ayrıca en sevimli amel olarak namazı bizlere emretmektedir.

Son olarak dua ediyorum;

“Allah’ım bizleri kıyamet günü namazı sahih olanlar ile müjdele…”

Hamd Allah’a mahsustur.