.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Dirileri ve Yaşıyor Görünen Ölüleri Ayrıştıran ‘Tufan-ı Aksa’

A.Osman GÖKTAŞ

Kur’an-ı Kerim’de; Allah’ın diriden ölüyü, ölüden de diriyi çıkardığına dair ayetleri çokça okumuş yahut duymuşsunuzdur. Müfessirler, bu ayetleri tefsir ederken birçok nükte ve misal zikretmiştir. Sonsuz rahmet, merhamet, ilim ve hikmet sahibi olan Allah; dilediği şeyi dilediği zaman yapabilecek güç ve kudrete sahiptir. Varlığı sonsuz lütfuyla yaratıp hayata, “sünnetullah” denilen asla değişmez yasalar koymuştur. Kulları için her an bir deneme, imtihan ve ayrışma vesileleri karar kılmıştır. Böylelikle her varlık; sahip olduğu irade, kapasite ve imkân ölçüsünde tercihlerinin sonucu olarak yapıp ettiklerinden sorumlu tutulmuştur. Yaratılışı gereği güzel ve çirkin olanı fıtraten bilen insan; kendi haline ve başıboş bırakılmamıştır.

Allah, her kuluna lütfettiği umumi peygamber mesabesinde olan akıl nimetiyle birlikte içlerinden seçtiği tertemiz hidayet önderleri ve onlara tabi olan seçkin kimseler eliyle sürekli hatırlatmalarda bulunmuştur. Yani Allah, kullarının tüm ihtiyaçlarını özellikle de hidayetleri için gerekli olan her şeyi eksiksiz olarak lütfetmektedir.

Hz. Âdem’den (as) günümüze kadar her insan, hak ve batıl çerçevesinde bir tercih yapıp safını belirleme konusunda sürekli imtihanlarla karşılaşmaktadır. Bu imtihan süreçleri, Hak ve batılın teşhisi açısından bazen olabildiğince açık iken bazen de sadece basiretli kimselerin anlayabileceği nitelikte müphem olmaktadır. Böyle durumlarda insanın, doğruyu teşhis etmeye çalışırken yanlışa düşüp batıla sapması mümkündür. İnsanın teşhislerinin doğru olup olmadığını anlamanın en kestirme ve güvenli yolu; basiretli kimselere bakıp örnek almaktır.

İnsan bazen neyin doğru neyin yanlış olduğunu, kimin basiretli kimin Hak kisvesi altında batıl olduğunu teşhis etmekte zorlanmaktadır. Yarattıklarına karşı sonsuz merhamet sahibi olan Allah, böyle durumlarda kullarının yanlışa düşmemeleri için mucizevi bir çıkış lütfetmektedir. Böylece Hak ve hakikatin tufanı eserek hem o dönem hem de gelecek nesiller için tüm gerçekleri açığa çıkarmaktadır.

Tıpkı Hz. Nuh’un (as) hakikat tufanı gibi...

Tıpkı Hz. İbrahim’in (as) ateş tufanı gibi...

Tıpkı Hz. Musa’nın (as) Kızıldeniz tufanı gibi....

Tıpkı Hz. Peygamberin (saa) Gadir-i Hum tufanı gibi...

Amerika'nın İsrail'e Verdiği Mutlak Desteğin Temelleri
Amerika'nın İsrail'e Verdiği Mutlak Desteğin Temelleri
İçeriği Görüntüle

Tıpkı İmam Hüseyin’in (as) vefalı âşıklarıyla birlikte Kerbela’daki Hüseynî tufanı gibi...

İşte Allah, yaşıyor görünen fakat gerçekte ölü gibi olan günümüz insanının aklını, ruhunu ve vicdanını dirilterek hakikati tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermek için Aksa Tufanını bir Hakikat tufanına dönüştürmüştür.

Bu öyle bir tufandır ki onun bereketiyle;

Dünyanın dört bir tarafındaki insanlar yeniden fıtrat ve vicdanlarına dönmeye başlamıştır.

Şahsi çıkar ve menfaat dışında gözü hiçbir şeyi görmeyen insana; dünyada kendisinden başkalarının da var olduğunu göstererek onlar için bir şeyler yapabilme çabasına ulaştırmıştır.

Birbirinden farklı din, dil ve ırka mensup insanlar; aynı duygu ve hedef için bir araya gelmişlerdir.

Aynı coğrafyalarda olan insanlar, ayrıştıkları tüm konuları bir kenara bırakarak aynı düşünce etrafında birleşmişlerdir.

Bu uğurda sıcak-soğuk demeden, en zorlu hava şartlarında bile en değerlileri olan bebek ve çocuklarıyla birlikte meydanlara çıkmışlardır.

Düne kadar evinden çıkmayıp hiçbir şeyi önemsemediği düşünülen insanlar; hiç bilmedikleri ve tanımadıkları kimseler için her şeyi hatta ölümü bile göze almışlardır.

7’den 70’e toplumun her kesiminden insanlar, geleceklerini hatta özgürlüklerini dahi hiçbir karşılık beklemeden feda etmeyi göze almışlardır.

Haritada yeri bile gösterilemeyen Filistin, tüm dünyayı kendi anlam ve rengine boyamıştır.

Henüz konuşamayan çocukların bile ilk söylediği söz “Filistin’e özgürlük” olmaya başlamıştır.

Yanlış anlaşılmamak için evine tablo bile asmayan insanlar; evlerinin içini, dışını hatta kullandıkları şahsi eşyalarını dahi Filistin rengine boyamıştır.

Direniş kavramı; ancak sözlüklerde bulunup kime karşı ve niçin yapılacağı bilinmez bir kelime iken insanların dilinde doğru ve yanlışın en önemli turnusolu olmuştur.

Tüm dünyada zalim ve mazlumun tanımı yeniden yapılmıştır.

Düne kadar düşman olduğunu zannettiği kimseler ile insanlar, muhabbet bağıyla sıcacık bir dost oluvermiştir.

Filistin, farklı diller ile yapılan ibadet ve duaların tek düşünce ve duygu dili oluvermiştir.

Batı denilen insaniyet düşmanlarının, Hümanizm elbiseli maskeleri düşürülüp nasıl aşağılık ve ikiyüzlü oldukları açıkça görülmüştür.

Bizden görünen ve kardeş bilinenlerin, gerçekte nasıl yalancı ve sahtekâr oldukları gün yüzüne çıkmıştır.

Sizler bu satırları okurken aklınıza gelen daha nice güzellikleri Allah, bundan önce ölü olarak niteleyip ümitsiz olduğumuz nice şeylerden yaratmış ve yaratmaya da devam etmektedir. Çünkü O, gerçekten her şeye güç yetiren; her şeyin mülkü ve melekûtu elinde olandır. Dolayısıyla, her zaman galip olanların içinde olabilmek için sadece O’na gönülden inanıp güvenmek gerekmektedir. Bununla birlikte yine O’nun gösterdiği işaret ve işaretçilere uyarak vazifeye amel etmek; insanı dünya ve ahirette kazananların arasına katacaktır.

Zira her tufan, Hak ve hakikati açıkça ortaya koyduğu gibi kurtuluşun tek reçetesi olan “Kurtuluş Gemisini” de göstermektedir. Her şeyi alabora eden fitne ve imtihan girdaplarından kurtulup selamet sahiline çıkabilmenin tek yolu; kurtuluş gemisine binebilmektir. Henüz bu imtihan girdaplarından sıyrılıp gemiye binememiş kimselerin; en azından kendilerine uzatılan kurtuluş elini tutmaları yahut kendileri için gemiden atılan can simidine sımsıkı sarılmaları gerekir. Aksi takdirde helak olmak kaçınılmazdır.

İşte bugün, Aksa Tufanı ile başlayan süreç; Hz. Âdem’den (as) beri süregelen Hak-Batıl mücadelesinde her şeyi açıkça ortaya koymuştur. Henüz fitne girdaplarından çıkamayan insanlar için direniş ekseninin her bir şehidi “can simidi” mesabesindedir. Direniş ekseninin basiretli önderi ve ona bağlı komuta kademesi de kurtuluş gemisinden uzatılan kurtuluş elidir. Kim bu eli tutar veya can simidine sarılırsa kurtulabilir. Aksi takdirde Hz. Nuh’un (as) oğlu gibi helak olacaktır.

Hiç şüphesiz tüm insanlığın kurtuluş günü yaklaşıyor. O günün inşası bugünden başlıyor. Yani o günün temelleri ortak akıl ve kollektif bir bilinç üzere bugünden inşa ediliyor. Fakat bugün doğru ve yanlışı teşhis edemeyen, kendisine uzatılan kurtuluş vesilelerini görmezden gelen kimselerin; o gün geldiğinde pişman ve zelil olmaları kaçınılmaz bir sondur. Allah, tüm insanlığı böyle bir cehalet ve felaketten muhafaza buyursun.

Bilinmelidir ki bugün, ayrışma değil birleşme günüdür. Küsüp ötekileştirmek için bahaneler aramak değil zalimlere karşı birlikte dik durmak için çareler arama günüdür. Bireysel ve toplumsal çıkarları hesap etme değil ahiret hesabını düşünerek mazlumun yanında olma günüdür. Sahip olduğu her şeyi bir gün bırakıp gidecek olan insanın; her şeyini Allah içinleştirmeye çalışma günüdür.

Selam olsun direniş cephesinin aziz Rehberi ve Önderine...

Selam olsun ona tabi olan direniş erlerine...

Selam olsun ahdine vefa eden direniş şehidlerine...

Selam olsun ahdine vefa edebilmek için sırasını bekleyenlere...