Öyle bir bayram ki Alevilerin en sevinçli ve en mutlu oldukları gündür bugün. Mazlum bir çocuğun sevinmesi ve mutlu olması gibi yüzlerinde hüzün, ama dudaklarında masum bir gülümseme var bugün. Tarihin verdiği bir eziklik, ama Allah’ın verdiği bir sevinç hissi var bu bayramda.

Evet, bu bayram mazlumların, zulüm görmüşlerin, acı çekmişlerin, hakları gasp edilmişlerin acı bir sevinçle uyandıkları bir bayramdır. Acıyla birlikte olan sevinç, hüzünle birlikte olan bir mutluluk nasıldır, bilir misiniz?! Bunu ancak bire bir yaşayan bilir. Bunu sadece vefat döşeğinde bir umutla kalem ve kâğıt getirin, diyen hissedebilir. Bunu sadece gördüğü zulümlerden dolayı bu dünyaya küs giden ve kabri gizli olan bilir. Bunu sadece en yakın bildiği kimseden vefasızlık gören bilir. Bunu sadece Kerbela’da susuz bir şekilde Hakka yürüyen bilir. Bunu Maraşlı, Çorumlu, Tuncelili, Sivaslı, Tokatlı bilir. Acı ve hüzünle yoğrulmuş sevinci “Ben bir Aleviyim” diyen bilir.

Bugün, mazlumların, ezilmişlerin, haksızlığa uğramışların mihrapta başı yarılarak kanlara bulanan o mazlum İmam’ın yani Hz. Ali’nin ve onun yolundan gidenlerin bayramıdır.

Bugün Gadir Hum bayramıdır! Velayet şahı, İmam Aliye’l Mûrteza’nın İlahi önder, lider, imam ilan edildiği ve bundan dolayı bütün Alevi canların sevinçli ve mutlu olduğu bir bayramdır; Gadir-i Hum bayramıdır…

Fahr-i Kâinat Hz. Muhammed Mustafa, Kur’an-ı Kerim’in tabiri ile canım, nefsim, kardeşim dediği İmam Ali’nin o mübarek elini kaldırarak seslendi bütün âleme: Benim sözüm onun sözüdür; benim emrim onun emridir; benim isteklerim onun istekleridir; yoktur aramızda bir fark, “Ben kimin velisi isem o da onun velisidir.” Zannetmeyin ki biz ayrıyız. Biz bir nur idik ezelden bu yana gelen; ikiye ayrıldı bu nur Abdu’l Muttalip’te; birisi benim babam Abdullah’a diğeri Aliye’l Mûrteza’nın babası Ebu Talip’e geçti. Yoksa ruhumuz ve canımız birdir bizim. “Ya Ali! Lehmuke Lehmi ve Demuke Demi, Etin benim etim, kanın benim kanımdır.” Siz de bilin bu gerçeği ey insanlar ve benden sonra bana nasıl davranıyorsanız ona da öyle davranın. Benden sonra bu yolun önderi, lideri odur.

Evet, kim İmam Ali’ye itaat ederse, Hz. Muhammed Mustafa’ya itaat etmiş olur ve hakikatte Allah’a itaat etmiş olur. Bu itaatin ilanıdır Gadir-i Hum ve bu ilana sevincin bayramıdır bugün.

Allah tarafından verilen bir hakkın sevinci, ama kulların nankörlüğünden, kadirşinas olmamalarından ve bu hakkın gasp edilmesinden dolayı bir hüzün var bu bayramda. Hâlbuki diğer bayramlarda sadece sevinç var; kurtuluş var; ama acı ve hüzün yok.

Acı da olsa, hüzün de olsa, keder de olsa yine de Alevi Canlar, ümitle bakıyor geleceğe. Biliyorlar bir gün bu zulümler, ezilmişlikler bitecek ve hak, hak sahibine teslim edilecek. O gün geldiğinde Alevi hükümet kurulacak ve İmam Ali’nin adaleti uygulanır olacak. O gün yeryüzü adaletle dolacak ve bu duruma yer ve gök öylesine sevinecek ki sahip oldukları her türlü nimetleri insanların hizmetine sunacaklar.

Gadir Hum’da İmam Ali’ye verilen bu hak, onun soyundan gelen 12 İmamlar’ın sonuncusu İmam Mehdi’de tecelli edecek ve bu hakkı eline alarak Alevi Hükümetin başına geçecek. O gelecek; gelmekte olan gelecek ve yüzlerdeki hüznü, kederi ve acıyı silecek. O geldiğinde artık Alevi canların sevinçlerinde hüzün ve keder karışık olmayacak. Artık buruk bir sevinçle bu bayram sabahına uyanmayacaklar. Beklenen ve gelmekte olan o son Masum İmam gelecek ve ceddi Aliye’l Murteza’ya Gadir-i Hum’da teslim edilen o bayrağı eline alacak.

Bu ümidin bayramıdır Gadir-i Hum. Bayramınız mübarek olsun; bu yolda ayaklarınız sabit olsun; kalplerimizdeki Ehlibeyt muhabbetinden dolayı Allah’a şükürler olsun…

Alevi Din Âlimi

Ali Akın CABA