Yaşar Kalafat - Necdet Yaşar Bayatlı

“Aynı dili konuşanlar değil,

Aynı şeyi hissedenler anlaşır.”

Mevlana

Giriş

Biz bu bildirimizde Türkiye’den Kars ve Iğdır Afganistan’dan Mezar-ı Şerif, Şıbırgan ve Tırmız, Azerbaycan’dan Bakü, Gürcistan’dan Tiflis, İran’dan Ilhıcı ve Irak’tan Tuzhurmatı ve diğer Türkmen bölgelerinden Kerbela ile ilgili inançları ele aldık. Bunlardan İran Türk bölgesinden derlenilen bilgiler daha ziyade edebiyattan edinilmiş ve evvelce irdelenmiştir. Irak Türk Kültür bölgesinden derlenilen bilgiler Bayatlı tarafından tespit ve dokümanter edilmiştir. İncelemesi yapılan diğer bölgelerde bizzat bulunulmuş ayrıca Iğdır ve çevresi derlenilen bilgiler gözleme, edebiyata3 ve Z.Makas’ın arşivine dayalıdır.

Metin

Kars’ta Kerbela ziyareti uzun süre Iğdır üzerinden organize edilmiş 1980’li yıllardan sonra seyahatlerin İstanbul ayağı da oluşmuştur. Kars’taki Azerbaycan Türkleri büyük çoğunluğu ile Şiî-Caferî inançlı İslam kesimden oluşmuştur. Kars’ın merkez ve bazı ilçelerinin yanı sıra Iğdır ağırlıklı olmak üzere Ardahan’da da İslam’ın bu mezhebine mensup Müslüman halk vardır.

Anadolu’nun bazı kesimlerinden Alevî inançlı Müslüman halk da Kerbela’ya ziyarete giderler. Esasen Kerbayî ve Meşhedî olma anlamında ziyaret Şiî-Caferî inançlı kesimin inançlarında görülür. Irak’ta Ehl-i Beyt ve On iki İmam'a karşı farklı seviyede sevgi saygı duyan insanlar Kerbela’ya gider ve ziyarette bulunur. Bununla birlikte başta Sünnî kesimi olmak üzere bu ziyaret Irak coğrafyasında yaşayan diğer Müslüman topluluklar tarafından da yapılır.

Kars’ta yapılan Muharrem ayına mahsus dinî uygulamalar Şiî-Caferîler kadar yoğun olmasa da diğer mezheplerde de görülür. Şiî-Caferî İslam kesim “Sine Dövme” türünden uygulamaları -son yıllar hariç- cami dışına pek taşırmazlar daha ziyade uygulamalar cemaat dâhilinde kalır. Diğer kesimlerde olduğu gibi burada da kara giyilir, tıraş olunmaz, toy yapılmaz. Iğdır’daki “Elam Gezdirme” inanç ve uygulamaları bilhassa son yıllarda daha belirgin olmakla beraber sine dövülerek kan dökülme yoluna gidilmez, bu münasebetle Kızılay Kurumu’na kan bağışında bulunulur.

Bakü’de bu etkinlikler için büyük camilerden birisi ayrılır. Âlem bulunan sanduka hem caminin içerisinde hem de bahçede olur. Camideki sandukanın minbere çıkarıldığı olur. Caminin içinde ve bahçesinde “sadaka sandıkları” bulunur. Halk buraya para yardımında bulunur. Daha sonra âlemi taşıyan gençler önde olmak üzere cami bahçesinden toplu halde dışarı çıkılır. Azerbaycan kırsalında Ehl-i Beyt’in simgesi olarak kabul edilen açık el birçok din âliminin mezarında da görülebilir.

Gürcistan’da Muharrem ayı Borçalı ve Karaçöp kırsalının yanı sıra Tiflis’te de Tiflis Kalesi’nin eteğindeki camide tertiplenir. Buradaki Âlem’li pir sandukasının kumbarasına yardım için hayır parası atılır.

Muharremlikte Afşar Türkmenlerinde yapılan uygulamalar, Güney Azerbaycan’ın diğer Türklerinden farklı değildir. Afşarlarda “âlem” gezdirirler. Bölgenin kuzey batısında Yaraziz köyü vardır. Burada üzeri ayetlerle bezeli iki kilo kadar ağırlığı olan açık el (âlem) vardır. İnanca göre, Peygamber Sahabesi Habib ibn-i Mezahir’e ait olan bu âlem Muharrem ayında yerinden oynarmış. Oynamaya başlayınca sahibi, onu özel bir teşrifatla kaldırıp halka gösterirmiş. Bu esnada âlem neziri olan kimseye doğru gidermiş. İnanca göre âlem kayıp eşyanın veya yeri bilinmeyen ölünün yerinin bulunmasında kullanılmaktadır.

Bize göre bu inanç büyük ölçüde geleneksel İslâm’ın bir ürünüdür. Kam kültünün İslâmî tezahürüdür. Bilindiği gibi Kam'ın davul ve benzeri ayin eşyalarına da kutsiyet ve hikmet atfedilirdi. Âlem, bir kısım halkımızda Ehl-i Beyt'in simgesidir. Pirlerin asa, tespih ve benzeri eşyalarında olduğu gibi, Âlemde de özel hikmet olduğuna inanılırdı. Ayrıca hak âşıklarının da kayıp eşya yerini saz çalarak tespit edebildiklerine inanılır.

Irak’ta da Aşura ziyaretinde sine dövülür, grup halinde desteye çıkılır. Zincir, kama vurmak âdeti de vardır. Kerbela’da Aşura gününde yol boyunca çeşitli içecek ve yiyecekler bedava dağıtılır. Kara elbise giyilir.

Muharrem ayı boyunca Iraklı Şiîler tıraş olmaz, kelle paça yemez, düğün dernek yapmazlar. Aksi takdirde o evliliğin ve şenliğin uğursuzluk vesilesi olacağına inanılır. Kelle paça yenildiği ve yenilmesinin yasaklanmış olduğu yerler bakımından Türk kültürlü halkların beslenmesinde özel bir konuma sahiptir.

Irak’ta kadınlar yol boyunca durup desteye çıkan erkek grubunu seyrederler. Bunun yanı sıra bağırır, acı çığlıklar atarlar. Grup halinde çıkan kadınlar erkelerin arakasından yürürler.

Türk kültür coğrafyasında kadınların erkeklerin arkasında yürümeleri özelikle inanç içerikli yolculuklarda sık görülür. Cemaat namazlarında kadının yeri arka saflardır. Cenaze cemaatlerinde kadınlar erkeklerin ardı sıra giderler. Bazen de mezar ziyaretleri erkeklerden sonraki tarihlere alınır. Çok kere gece gezmeleri iftar yemeği davetlerinde erkekler önde giderler. Bu durum bazen kadınların korunması bazen edep adına bazen de uğurlu olup olmamakla izah edilir.

Irak’ın birçok yerinde ve özellikle Kerbela’da 40. (Erbain) 10. (Aşura) gününde tiyatrolar yapılır: Yezit’in rolünü canlandıran şahıs, çadırı yaktığında etraftaki insanlar o çadıra koşarak bir parça bez almaya çalışırlar. Bu yüzden tam anlamıyla bir kutsal yağma sahnesi yaşanır. Hatta Yezit’i canlandıran ilgili şahısın birçok kere taşlandığına da şahit olunmuştur. Kerbela Muharrem Ritüelleri Metin And tarafından ayrıntılı incelenmiştir. Bizim yapmaya çalıştığımız Kerbela ve Muharremlik dinî uygulamalarından hareketle bir kültür coğrafyası çizmek bu coğrafyanın Türk kültür coğrafyası ile örtüşürlüğüne parmak basmaktır.

Irak coğrafyasında inanca göre Kerbela’ya gidemeyen Kırk’ı yani Erbain'i yaşayamayan kimse evin damına, yüksek bir yere, çıkıp duasını okursa ziyaret etmiş sayılır. Bu gün için Keşkek yemeği yapılır. Keşkeğe Diyala ilindeki Türkmenler tarafından Herise, Kerkük’te Halim, Tuzhurmatı’da Şulen denir. Halim’e (Herise) badem atılır. Bu badem daha sonra nazarlık olarak çocukların yakasına takılır. Ayrıca keşkekten alan şahısın kepçesinden badem çıkarsa muradının gerçekleşeceğine inanılır. Keşkeği karıştıran insanın eline keşkekten sıçrarsa muradının verileceğine inanılır. Zerde Helvası da yapılır: Bu helva buğdaydan yapılır. Bununla birlikte Kıyma Aşı, Kuru Fasulye, Pilav üstü et, tavuk, ıspanak aşı gibi sulu yemekler de yapılıp halka dağıtılır.

Bazı çediklere mistik bir anlam yüklemek onları nazarlık ve tespihlerde kullanma inancına kültür coğrafyasında yer yer rastlanıldığı olur. Hacdan bizzat getirilmiş Kâbe Hurmasının çekirdeği veya iftar açılan zeytinin çekirdeği bunlar arasında sayılabilir. Anadolu’da özel günlerde içerisine madeni para konulmuş kete türü yiyecekler hazırlanır ve para kimin payında çıkar ise o kişi şanslı sayılır. Keza yemek hazırlanırken kabından sıçraması ile ilgili inançlar da çok yaygındır. Sıçrayan kısım ocağa düştü ise ocağın pay istediği şeklinde yorumlandığı olur.

Esasen Kerbala ve Meşed ziyaretleri için bir zaman sınırlaması yoktur. Şahsen biz kış aylarında Meşed’i ziyaret etmiştik ve üç aylara tekabül etmemişti. Şiî-Caferî İslam inancında 3 aylarda ziyaret edilmenin faziletinin daha büyük olduğuna inanılır ve ziyaretler bu aylara rastlatır.

Iğdır ve yakın çevresinde Kerbelâ’ya gitmeden önce benzeri seyahatlerde olduğu gibi şahsi ihtiyaçların karşılanması yolunda bazı hazırlıklar yapılır. Yakın çevreden ve akrabadan “helâllik” alınır. Bazı varlıklı aileler konu-komşuya yemek ikram ederler. Adaylara özel uğurlama yapılmaz, yakınların yola koyan çıkabilir. Resmi bir uğurlama olmamakla beraber grup halinde ve hoca nezaretinde gidilince hareket edilmeden evvel hoca ziyaretin kabulü, sağ gidilip salim dönülmesi, gitmeyenlere de nasip olması için temenni duası yapar.

Irak’ta Kerbela’ya gidenlerde gitmeden evvel mezarlık ziyaret etme göçmüş yakınlardan helallik alma, borç ödeme ve bunun gibi inanç içerikli mecburi uygulamalar yoktur. Irak’ta, Kerbela’ya gidecek olan kimseler, sadece kapıya kadar yolcu edilir, arkalarından da su serpilir. Yolcunun ardı sıra su dökmek suyun aydınlık olduğu inancından kaynaklanmaktadır. İtibarlı sevilen kimselerin bilhassa uzak mesafe yolcuların ardı sıra su dökülür ayna tutulur. Sevilmeyen gitmesinden memnun olunan kimsenin ardı sıra taş atılır ve teneke çalınır.

Iğdır Şiîlerinde Kerbela ve Meşhed’deki kutsal mekânları ziyaret etmek için yaş, cinsiyet ve ekonomik durum sınırlaması yoktur. Maddi durumu masrafı karşılayabilmeye uygun olan herkes gidebilir. Zihinsel veya bedensel sorunu olanlar ebeveynleri veya doktor kontrolünde daha ziyade şifa amaçlı götürülürler. Bu seyahatlerde sefer sınırlaması yoktur. Bu seyahatlere herhangi bir kimse adına da katılmak olur. Bu durumda sevabı vekâlet veren alır ancak unvan ziyareti yapanın olur. Şiî-Caferî İslam inancında bu ziyaret sünnettir.

Irak’ta, bu ziyaret münasebeti ile kurban kesilir. Özellikle nezir edilen kurbanlıklar orada kesilmesi sevaptır. Vekâlet alarak başkası için dua yapılabilir ve kurbanlık da kesilebilir. Ama yine de ilgili şahıs oraya gittiğinde kendi kurbanını kendisi kesmesi zorundadır. Irak İslam inancında da bu ziyaret farz değil ama sevilerek yapılan bir ziyarettir. İnsanlar sevap kazanmak için gönüllü olarak giderler.

Kutsal yerlerde ve kutsal kabul edilen günlerde yapılacak duanın kabul göreceği inancı Türk kültürlü halklarda çok yaygındır. Hacı adaylarına yakınları sorunlarını söyler ve onlar için isim anarak dua etmelerini isterler. Hacdan dönen kimse de bu görevi yerine getirdiğini sipariş sahibine anlatır. Irak’ta hem yoksul hem de zengin ziyarete gider. Hatta fakirler borç ederek de Kerbela’ya gidebilirler. Belli bir sayı sınırlaması yoktur ama Erbain'de Kerbela ziyareti Şiî kesimi için yedi hac ziyaretine mukabildir inancı vardır. Irak’ta da bir başkasının yerine Kerbela ziyaret edilebilir. Özellikle de bir kişinin isteği üzere onun yerine gidilebilir.

Bununla birlikte ölen akrabaların yerine de ziyaret edilir. Özellikle birinci derece akrabalar, baba, anne, ağabey, kardeş, kız kardeş, eş vd. yerine ziyarete gidilebilir.

           

Iğdır’dan Kerbela’ya gidecek Şiî inançlı Müslümanlar yol güzergâhı üzerinde bulunan ziyaret yerlerine de giderler. Iğdır’dan düzenlenen turlar Şam üzerinden hazırlanmakta ve dönüş ise Şam üzerinden olmaktadır. Böylece gidiş ve dönüşte birçok kutsal mekânın ziyaret edilmesi imkânı doğmaktadır.

Irak’ta ise, ziyarette Hz. Hüseyin, Şehitler Mezarlığı (Bu mezarlıkta 72 şehidin mezarı vardır). Savaşçı diye bilinen İbrahimü'l Mucabbir, Hani bin Urve ve Hz. Ali'nin Kerbela'da şehit edilen bir diğer oğlu Hz. Abbas’ın yatırlarına gidilir.

           

Irak’ta gerek Şiî gerek Sünnî Türkmenler tarafından Çay Abbas Ziyafeti diye bilinen bir uygulama yapılır. Bunun için mahallede bir kadın dilekte bulunur, dileği gerçekleşince ikindi namazından sonra komşu ve akraba kadınları Çay Abbas Ziyafeti’ne davet eder. Ziyafette, çay, külçe ikram edilir. Hz. Abbas Çayı’na katılan misafir kadın bir kaşık alır ve nezirde bulunur. Hatta ev sahibine danışmadan söz konusu kaşığı alabilir.

Anadolu Türk kültür coğrafyasında eski yoğunluğunu kayıp etmiş olan özel maksatlı kadın sofralar Güney Azerbaycan Türk halk inançlarında varlığını hala sürdürmektedir. Bunlar tamamen kadınlara açık ve çok kere de erkeklere duyurulmama şartı taşıyan olan yemekli Kuran’lı toplantılardır. Ev sahibine haber vermeden kız evinden oğlan evinin kap kaşık türünden ufak bir şey alması uğur-bereket ile ilişkilendirilir. Kız evi buna mani olmaya çalışır. Bu uygulama şüphesiz sıradan bir yağma veya çalma değildir. Dilek sahibin uygulama gereğince bir şeyler dağıtması, dağıtılan nesneden alanın da dileği olunca onun da dağıtması Ankara Hacı Bayram Türbesi etrafında da uygulanan bir inanç biçimidir.

           

Irak’ta ziyaretçiler Kerbala’da aldıkları konfetileri Hz. Hüseyin, Hz. Abbas ve diğer yatır mezarlarına sürer ve memleketteki akrabalarına götürürler. Kefenler bu tür mekânlardan alınır. Bu kefenlerin üstünde ayetler yazılıdır. Bu kefenler Hz. Hüseyin ve Hz. Abbas’ın yatırlarına sürülür ve saklanır. İnanca göre kırk gecesinde başta peygamber efendimiz olmak üzere bütün peygamberler ve beş büyük melek Kerbela’da bulunurlar, on binlerce ziyaretçi gelir. Midyat Yezidilerinde ise çocuklar vaftiz edilirken onlara bir azizin ismi göbek adı olarak verilir ve kayıtlara geçer. İsmi alan çocuğun o aziz tarafından korunduğuna inanılır.

           

Ad verme konusunda da 12 İmam’ın isimleri önemli yer tutar. Necef’te Hz. Ali’nin Kerbela’da Hz. Hüseyin’in ve Hz. Abbas’ın Bağdat’ta Musa el-Kazım’ın türbelerini çocuk dileği ile ziyaret edip etraflarında 3 veya 7 defa tavaf eden ve oradaki ağaç türü yerlere Adak Bezi asan halk çocukları olduğu zaman isimlerini Ali, Hüseyin, Abbas, Musa ve Kazım koyarlar. Bu tür isimlerin başına “abit” ön eki gelir. Kulu anlamındaki bu kelime Abt-i Ali örneğinde olduğu gibi Ali Kulu demek olup Hz. Ali’nin koruması altında anlamına gelir. Bu uygulama Türk kültürlü halklar arasında çok yaygındır.

Irak’ın Şiî inançlı Müslüman halkının yaşadığı her evde erkek çocuklara muhakkak 12 İmam'dan birisinin ismi kız çocuklarına da Fatma, Zehra, Zeynep gibi isimler koyulur.

Irak’ta yaşayan Şiî inançlı Türkmenler bebek sahibi olabilmek için 10 Muharrem’de Aşure günü Hz. Hüseyin için yapılan Kasım İris Atı’nın altından geçerler. Deste Dövme ve Sin-Zen’den sızan kan bebek uman kadının giysilerine veya karın altına sürülür. Atların karınlarının altından geçmek, gemleri ile yeni gelini bereketli ve uyumlu olması için gemlemek, atların nalları ve nal izlerinde hikmet aramak Türk kültlü halklarda çok sık görülür.

Iğdır’dan bu kutsal mekânlara gidecek kimselerin adak da adadıkları olur. Mesela şu kadar rekât namaz kılacağım, ziyarete şu kadar sefer yüzümü süreceğim, ziyaretin eşiğini öpeceğim, ziyaretin kapısında yatacağım gibi niyetler ve nezirlerde bulunulduğu olur.

Ziyaret esnasında okunan özel dualara "Ziyaretname" denir. Ya da okuma yazma bilmeyen her ziyaretçi bildiği duaları okur. Ayrıca hocanın okuduklarına katılımcı cemaat âmin der.

Afganistan'da Mezar-ı Şerif ve yakın çevresinde Muharrem etkinlikleri Hz. Ali Külliyesi’nde yapılır. Dünyanın birçok yerinden bu ay için Mezar-ı Şerif'e on binlerce ziyaretçi gelir. Şıbırgan ve Tırmız’da da bu ay büyük hayır hasenatlar yapılır. Hayvanlar kesilir, yemekler ikram edilir, konuklara hediyeler verilir. Oteller aylarca evvel dolar, büyük hazırlıklar yapılır. Mersiyeler okunur, konferanslar verilir. Bilhassa Hazara Türk bölgesinde âlem çok yaygındır.

Irak’ta Kerbela’ya ziyarete gidenlerin okudukları özel dualar vardır. Bunlardan Aşure duası okunur. Bununla birlikte her İmam'a özgü dualar da vardır, Her yatırın girişinde özel "izin duaları" okunur. Hz. Hüseyin’in ziyaretinde el-Varsi olarak bilinen özel bir dua okunur. Bu dualar büyük tablolarda asılıdır veya kitapçıklarda yazılıdır.

Nezri yerine getirmek için yapılan Kerbela ziyareti inancı Irak’ta da vardır. Esasen sair işler için kutsal şehirlere gidenler doğal olarak kutsal mekânlara da giderler. Iraklı ziyaretçiler tarafından özellikle yeşil çaputlar getirilir. Bir kişi tarafından bağlanan çaput diğeri tarafından açılırsa ilk kişinin muradı verilir ve bezi açan da sevap kazanır inancı vardır. Bazı insanlar da başörtü, yaşmak, atkı gibi nesneleri Hz. Hüseyin’in mezarına fırlatılırlar; düştüğünde onu alan kişi bir dilek tutarak onu tekrar atar. Bu uygulama ziyaret boyunca devam eder.

Ziyarete yaya gitmek türünden nezirler Irak’tan yapılan katılımlarda çok görülür. Özellikle nezir edenler Kerbela ziyaretine yayan giderler. Yaya yapılan yolculuk coğrafi mesafeye göre değişir. Yaya yapılan bu seyahatler bazen 7, 10, 15 gün de sürebilir.

Kerbela’ya gidene “Kerbelayî” veya “Kelbayî” unvanı verilir. Şahıs isminin önüne gelen bu unvan kısaltılır “Kelba” şekline sokulur. Meşedî ziyaret edenlere de "Meşedî" unvanı verilir. Örneğin Meşedî Zeynel gibi. Bu unvanı edinmiş kimsenin toplum önündeki itibarı artar.

Iğdır Şiî inançlı halk Kerbela ziyaretlerini genellikle bir din görevlisinin nezaretinde yapılır, namaz saat ve yerleri ile kutsal mekân ziyaretlerini bu din görevlisi tanzim eder. Gruptan ayrılıp ayrıca türbe ziyaretine gitmeler adaklarını yerine getirmeler doğal olarak görülür. Dualar çok kere günahların affı bazı dileklerin gerçekleşmesi içerikli olurlar. Başkaları için de onların sorunlarına göre ve istemeleri üzerine dua yapılır. Ziyaret esnasında ağlanılıp sızlanılır, bol bol namaz kılınır. Ziyarete gelen bağışta bulunur. Şiî-Caferî inançlı kimsenin buradaki ziyareti ile Alevî inançlı ziyaretçinin arasındaki ibadet farkı sadece bir kısım Alevî inançlı ziyaretçilerin burada namaz kılmıyor olmalarındadır. Türbe daima açıktır ve farklı mezhepten ziyaretçiler için değişik ziyaret programları yoktur.

İran Karakoyunlu Ehl-i Hak Türkmenlerinde de köklü bir İmamet inancı vardır. Muharremlik inanç ve uygulamaları bütün ayrıntısı ile bu toplumda da yaşanır.  Ehl-i Hak Türkmenleri /Türkleri ağırlıklı olarak Ilhıcı’da yaşamaktadırlar. Ilhıcı yakın zamana kadar büyücek bir köy iken, şimdi bir şehir olmuştur. Kelime anlamı, at bakıcısı olan Ilhıcı Doğu Azerbaycan’da Tebriz’e bağlı bir Sufi şehridir. Bu şehrin tepelerinde Nişangâh olarak bilinen ziyaretlerden kuzey bölgesindekinin ismi Şah Çırah’dır. Bu tepenin eteğinde ise Şah Çırah Türbesi bulunmaktadır.

Güney tepesindeki nişangâhın ismi ise, Nebi Musevi’dir. Yakın çevrede ayrıca Gülmişki Hatun (Miski Nene) ziyareti de vardır. Halkın inancına göre, bu Nene, Hz. Ali’nin kızıdır. Buraya kurak mevsimlerde yürünerek çıkılır. Burada Şebek / Benzer Meydanında yağmur duası yapılır. Bu meydanda Hz. İmam Hüseyin’in şehit edilmesi, Aşure Günü olarak canlandırılır. Meydanın merkezinde 3 metre uzunluğundaki bayrak İmam Hüseyin Elemi olarak bilinir. Elemin etrafında bir ocak vardır. Orada mum yakılması şeklinde daimi bir uygulama yapılır. Ehl-i Hak Karakoyunlularında Aşura Günü İmam Hüseyin’in rolünü mürşit oynar. Köyün aşığı–ozanı da Yezit olur. Yezidilerin elbiseleri kızıl, İmam Hüseyin’in giysileri ise yeşil olur.

Ehl-i Haklarda yıl tevil olup günlerin uzadığı gece, bayram yapılır. Görüşe gidilir. Yemek verilip arak içilir. Yemekte, sütlü aş, badem unu murabbası (reçeli) kelem (lahana) aşı olur. Bayram gecesin “Ali Gecesi” denir. O gün Hz. Ali’den başka hiç kimsenin haklı ile haksızı ayırma yetkisi olmadığına inanılır. Bayram 13. güne kadar devam eder. O gün dışarı çıkılır.

Pir Abdal ve Tekiye Boyu’na gidilir. Son Çarşamba (Ahır Çarşamba) günü ateş yakılır. Çarşamba gün kültü bir kısım Şiî Caferî ve ayrıca Yezidî halk inançlarında canlılığını büyük ölçüde korurken Hanefî ve Şafiî inançlı İslam kesimin kırsalında sözlü kültür verisi olarak yaşamaktadır.

Göronlarda Seyyid'in geliri nezirlerden sağlanır. Perşembeden perşembeye cem yapılır. Cem akşamları yapılır. İlkin namaz kılınır. Bu namaz bilinen Şiî-Caferî İslam namazıdır. Göranlar hac faraziyesi için Kerbalaya giderler ama her Göran'a da hac farz değildir. Göronlar için namazın kılınması da mecburi değil, serbesttir. Bayram namazı ise bu toplumun inancında gerekli bulunmuştur.

Kakaîlerde Oruç Muharrem ayının ilk 10 gününde tutulur. Orucun sebebi Hz. Ali’nin Ramazan'da şehit edilmiş oluşu ile izah ederler. Kakaîlerde 2 tür oruç daha vardır. Bunlardan Allah için oruç veya Gorunî Günler için oruç olarak bilinir. Bu oruç Sultan İsak ve Dervişlerinin Şendroy Dağında Neva Mağarasında aç ve susuz kalmaları için tutulur. Bu oruç Aralık ayının 12. 13. ve 14. günlerinde kışın 40. günü yapılır. Ayrıca 3 günlük Kaltas Orucu vardır. Sultan İsak’ı ziyarete gelen 7 kişinin 3 gün Şaho Dağında mahsur kalmış olması üzerine tutulur.

Şebekler Hacca da Mekke-Medine’ye gitmezler. Hac niyetine Kerbela ve Necef’te bulunan imamları ziyaret ederler. Ayrıca Kerbela’yı 7 kez ziyaret edenin hacca gitmiş olacağına inanırlar.

Iraklılar için, iki büyük ziyaret mevsimi vardır; On Muharrem (Aşura), 15 Şaban (Hz. Mehdi’nin doğumu).  Ayrıca Şiî kesimi anılan imamların doğum ve ölüm yıl dönümlerinde yatır ve makamlarını ziyaret eder. Ziyarette ilk olarak Hz. Abbas’ın yatırına gitmek önceliklidir. Çünkü Şiîler arasında mevcut rivayetlere göre Hz. Hüseyin: “Benim kardeşimi ziyaret etmeden beni ziyaret etmeyin.” demiş. Ama bu uygulama insandan insana değişir. Kimi ilkin Hz. Hüseyin’i sonra Hz. Abbas’ı kimi de Hz. Abbas’ı sonra Hz. Hüseyin’i ziyaret eder. Kesin bir kural yoktur. Nezir eden insanlar ise nezir ettiği imam'a göre ziyaretini yapar.

Bir grubun inancında “Hz. Abbas’ın başı sıcaktır, asabidir, sinirlidir” şeklinde inançlar vardır. Şiî inançlı bir kısım Müslümanlar arasında şöyle bir inanç vardır: Hz. Abbas’ın yatırı ziyaret edildiğinde bir gerginlik hissedilir. Çünkü onun sinirli olduğuna inanılır. Ama Hz. Hüseyin’in ziyaretinde ise öyle bir şey söz konu değildir.

Kerbela’da 10. ve 40. gün balçık yapılır ve bu balçık (çamur) ziyaretçilerin elbisesine, saçına, alnına sürülür. Balçığın yapılıp onun üste başa sürülmesi toprağın kutsallığı bilhassa bu mekândaki toprağın kutsallığı ile izah edilir. Zira mühürün yani namaz taşının itibarı Kerbela toprağından yapılmış olmasındadır. Bu toprak ayrıca da zemzem suyu misali alınıp evlere ülkelere kutsal bir armağan olarak götürülüp saklanır. Bu toprağın, bazı bölgelerde taşın bebeklerin ilk ağızlarının açılmasında kullanıldığı bilinir. Bu toprak ile defin esnasında kefen bezine Allah’ın birliğini anlatan sözler yazılır.

“Toprak başıma” sözünde yas ve keder saklıdır. Bu ifadede sen değil de ben ölmeliydim, sen ölmüşken yaşama bana haram, Senin için ölebilirim anlamı saklıdır. Çamuru yüzüne ve giysisine süren kimse bu iki inançtan hareket etmiş olmalıdır.

Muharrem ayının ilk gününden itibaren İmam Hüseyin'in yasını tutan aileler evlerinin çatılarına kırmızı, yeşil ve siyah renkli bayraklar asarlar. Hatta evin giriş kapısında Hz. Ali, Hz. Hüseyin, Hz Abbas ve diğer on iki imamın çizilen resimlerini asarlar. 2003 yılından itibaren yani Saddam Hüseyin rejiminin düştüğü yıldan itibaren Türkmen Şiî kesiminin yoğun olarak yaşadığı yerleşim birimlerinde yollar boyunca rengârenk bayraklar asılır.

Irak’ta Türkmen kadınları da Arap kadınlarının yaptığı gibi bir dilek tutup Muharrem ayı boyunca siyah elbise giyinirler. Iğdır’da ziyaret edilen yerlere yemin edildiği olur. Mesela “Ant olsun gittiğim ziyarete ki benim bu olaydan haberim yoktur veya vardır.” denir.

Irak’ta, bazı kesimler ziyaret makamı etrafında aynı tavaf gibi; en az üç en çok yedi defa dönerler. Türk kültürlü Sünni halklarda da yatır etrafında tavaf inanç ve uygulaması çok yaygındır.

Kerbela’ya Irak’ta İmamları ziyaret edip onların tarafında olduklarını dile getirmek, sevap kazanmak için gidilir. Irak’ta da ziyarete giden insanların doğal olarak temiz olması gerekir. Ama sıradan ziyaretler için saç, sakal, bıyık kesme âdeti yoktur. Zaten Şiî inancına göre sakal kesme âdeti hoş görülmez.

Iğdır’dan Kerbela’ya gitmiş kimse oradan öncelikli olarak “mühür” getirir. Ayrıca tespih, seccade, kefen, misk türü şeyler getirilir. Irak’ta ziyarete gidenler, Türbet getirilir. Türbet mübarektir, namazda kullanılır. Ayrıca, İmam şekeri, oyuncak, tespih, başörtü, aba, cübbe, üstü yazılı (Ya Muhammed, Ya Ali, Ya Hüseyin, Ya Abbas, Ya Fatıma, Ya Zeynep ) atkılar getirirler.

Irak’ta ve İran’da yeni doğan Şiî inançlı Türkmen çocukların ağızları Zemzem Suyu ile açılır ve Kerbela Toprağı gibi kutsal kabul edilen Kerbela taşı sürülür. Irak ziyaretçileri tarafından Hz. Abbas Suyu’ndan getirilir. Özellikle Hz. Abbas’ın yatırı altında bulunan kuyudan çıkan suyun kutsal olduğuna inanılır. İnanca göre bu su her derde devadır. Mübarektir, kutsaldır. Saddam Hüseyin döneminde bu su sadece Saddam ve akrabaları tarafından kullanılırdı. Yani halka yasak edilmiştir. Günümüzde ise bu suyu kullanmak yine sade vatandaşa nasip olmamaktadır.

Sonuç

Evvelce Hz. Ali, Hz. Fatma  gibi Türk halk inançlarında fevkalade önemli yer tutan kültler konusunda çalışmalarımız olmuştur. Bu çalışma ile inanç coğrafyamızın bu kesime Muharremlik ile ilgili inanç ve uygulamalara Türk kültürlü halklar arasında dolaşarak biraz daha girmeye çalıştık. Buradaki dinî sembollerin diğer inanç kesimlerindeki benzerleri ile karşılaştırmayı amaçladık. “Kefaret edici ayinlerin” halk inançları araştırmacısı gözü ile bakınca farklı boyutlarda da olsa bu kültür coğrafyasında büyük ölçüde paylaşıldığını gördük.