Kur’ân’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası[1] ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimaî ve ailevî erdemleri içermektedir. Tüm ders ve ibretleri detaylıca açıklamak uzun bir beyanı gerektirdiğinden ve bu da bu yanıttaki hedefimizle bağdaşmadığından ötürü, belirli noktalar çerçevesinde bazı hususlara işaret etmemiz gerekmektedir:

1. Peygamber ve Elçilerin Çektikleri Acı ve Zorluklar:

Yusuf Sûresi, peygamberlerin yaşamlarında tahammül ettikleri değişik acı ve zorluklara işaret etmektedir. Bu sûre Hz. Yusuf’un peygamber şahsiyetini oluşturan zorluklardan detaylıca söz etmektedir.[2]

2. Yaşamda Hatta Bir Aile İçindeki Yanlış Yorumlama ve Asılsız Kötü Zan:

Bu mesele Yusuf ve Bünyamin’in babaları yanındaki başarılarına dair Yusuf’un kardeşlerinin söyledikleri sözlerden açıkça belli olmaktadır:

“Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamızın yanında bizden daha sevimlidir. Oysaki güçlü bir grubuz.”[3]

Bu, Yusuf’un (a.s) kardeşlerinin birçok hata ve günaha düşmesine neden olan ve onları büyük bir zillet, ziyan ve ümitsizliğe yönelten husustu.

3. Tepkisel ve Ham Reflekslerin Tehlikesi:

Akıllı bir insanın amel ve davranışlarını ölçülmüş ve ussal bir tahlil esasınca yapması ve aklî olmayan tahliller esasınca bir harekete girişmemesi gerekir. Yusuf’un (a.s) kardeşleri hikmet ve akıl ile sorunu çözmek ve normal yollardan babalarına yaklaşmak yerine başka bir yola başvurdular. Sonunda ise bu yol onları rezalete, cismanî ve ruhî azaba ve de zillet ve alçalmaya yöneltti. Zira kıskançlık ve kin ateşi meseleyi tüm yönleriyle düşünmelerine ve Yakub’un Yusuf ve Bünyamin’e yönelik gösterdiği ilginin nedenlerini anlamalarına engel oldu. Zira herkesin bireysel menfaatleri kendisi ve aklı arasında bir engeldir.[4]

4. Babanın Aile Müessesesini Korumadaki Rolü:

Bu mesele, çocuklarının yanlışından sonra Hz. Yakub’un gösterdiği tutum ile aydınlanmaktadır. O, çocuklarının yalan söylediklerini bilmesine rağmen aile müessesesini korumak ve onun dağılıp çözülmemesi için çabalamış ve şu sözleri söylemekle yetinmiştir:

“Nefsanî hevesleriniz bu işi size güzel göstermiştir ve ben söyledikleriniz karşısında güzel bir sabır (değerbilmezlikten yoksun bir sabır) gösterecek ve Allah’tan yardım dileyeceğim.”[5]

Bu, bütün babaların öğrenmesi ve uygulaması gereken büyük bir derstir. Aynı şekilde Hz. Yakup (a.s) kıssası, onun evlatlarının istek ve taleplerinden haberdar olduğunu göstermektedir. Aile bireylerinin istek ve arzularından haberdar olmaları yönünde babaların ibret alması gereken bir başka derstir bu. Böylece onların yaptığı davranışlar karşısında hikmet ve düşünce ile tam bir hazırlık içinde olmaları gerekir. Nitekim Yakup da böyle yapmıştır. Zira nefsanî arzular her insanda mevcuttur ve şeytan bunu körüklemektedir.[6]

5. Çocuk ve Gençlere Ciddi Davranılmalıdır:

Yusuf (a.s) rüya öyküsünü babasına söylediğinde babası ona ciddi davrandı. Çocuk olması veya buna benzer gerekçeler ile rüyasını reddetmeksizin rüyasını tabir etti ve gelecekte Allah tarafından peygamberliğe seçileceksin ve bundan önce salihlere tamamladığı gibi düşmanlarına galip gelerek sana da Allah nimetini tamamlayacak ve kâmil kılacak[7], diye onu yorumladı. Bu davranış babalar için bir ders olabilir.

6. Günahsıza Günah Yüklememek:

Bu kıssanın ibretlerinden biri de günahsıza bir günah yüklemememizdir. Yusuf’un (a.s) kardeşleri kendisi hakkında müstahak olmadığı bir hataya mürtekip oldular. Bu, işlerde hikmetin kullanılmayışı, yersiz taassup ve de güç mantığının akla galebe etmesinden kaynaklanmaktaydı. “Yusuf’u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size yönelsin. Ondan sonra (tövbe edip) salih kimseler olursunuz”[8]diye söylediler.

Burada önemli bir nokta vardır ve o da şudur: Hz. Yusuf’un kardeşlerinin sayısı çok ve yaşlarının büyük olmasına rağmen babalarını yeterli ve iyi bir şekilde tanımamaktaydılar. Onlar din ve dünyayı, hak ve batılı bir araya getirmek istediler. Sonuçta ise kıskançlık yaptılar ve taassupları onları günahsız kardeşlerini öldürmeye itti. Öte taraftan da gelecekte salih insanlara dönüşmeyi düşlediler.[9]Nitekim belirtilen âyetten istifade edildiği üzere kendilerini tövbe etmeyle ümitlendirmişlerdi. Burada Numûne Tefsiri yazarı “günah işlemeden önce tevbeden söz etmek” başlığıyla şöyle demektedir: Suç işlemeden önce tevbeden söz etmek, gerçekte vicdanı aldatmak ve günaha yol açmak içindir. Hiçbir şekilde de pişmanlık ve hayıflanmanın göstergesi değildir.[10]Bu mesele özü itibariyle bizim için hem ders ve hem de ibrettir.

7. Cinayeti Edebildiğince Azaltmak:

Bu kıssadan aldığımız bir başka ders de insanın kötülük ve günaha doğru çekildiği ve de radikallerin baskısı ve asi bir topluluğun komplosu altında kaldığı zaman olabildiğince günah ve suçu azaltması gereğidir. Bu mesele, bir ölçüye kadar Yusuf’u seven ve ona şefkat duyan kardeşinin “Yusuf’u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın eğer yapacaksanız böyle yapın”[11]sözünden müşahede edilmektedir.

8. Evlatların Hepsine Sevgi Beslemek ve Sevgi Göstermede Aşırılığa Kaçmamak:

Baba ve anne, bazı evlatlarına sevgi gösterirken diğer evlatlarını da gözetmelidir ve mevcut kıssadan bu dersi almak mümkündür. Her ne kadar Yakup bu hususta bir hata yapmamış olsa da ve Yusuf ve Bünyamin’e gösterdiği sevgi bir nedenden kaynaklanmışsa da bu macera insanın olağanüstü bir dikkat ve itina göstermesi gerektiğini yansıtmaktadır. Zira bazen bir evlada yönelik gösterilen sevgi, bir başka evladın kalbinde kendisini her işe yöneltebilecek, şahsiyetini dağılmış gösterecek ve kardeşinin şahsiyetini yok etmek için hiçbir sınır ve had tanımayacak bir kin yaratabilmektedir.[12]

9. Dost ve Yakınların Komplolarından Uzak Durmak:

İnsanın karşılaşabileceği en tehlikeli komplolar, dost kılığındaki düşman komplolarıdır. Yeminli düşmanlardan bu nahiyeden yediğimiz ağır Ve sert darbeler az değildir. Bazen ekonomik yardımlar adıyla, bazen kültürel ilişkiler sıfatıyla, bazen insan hakları Ve bazen de savunma anlaşmaları ismiyle bu gerçekleşmiştir.[13]

10. Allah’a ve Rahmetine Ümit Beslemek:

Bu mesele açık bir şekilde Yakub’un (a.s) sözünden anlaşılmaktadır. Şöyle demiştir:

“Ben söyledikleriniz karşısında güzel bir sabır (değerbilmezlikten yoksun bir sabır) gösterecek ve Allah’tan yardım dileyeceğim.”[14]

Aynı şekilde şöyle buyurmuştur:

“Ey oğullarım! Gidin Yusuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.”[15]

11. Özel Meselelerin Gizlice Halledilmesi:

Bu kıssadan aldığımız bir başka ders de özel meseleleri başkalarının gözünden uzak ve gizli bir şekilde halletmemizdir. Kur’ân Yusuf’un (as) kardeşleri hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Ondan ümitlerini kesince, kendi aralarında konuşmak üzere bir kenara çekildiler…”[16]

12. Yalan Ağlamaya Kanmamak:

Yalan ağlamaya kanmamak ve duyguların tesiri altında kalmamak da bu kıssanın derslerindendir ve bu, Allah’ın sözünden anlaşılmaktadır:

“(Yusuf’un kardeşleri) gece ağlayarak babalarının yanına geldiler.”[17]

13. Güzel Sabır:

Zor hadiseler ve de bela ve musibetler karşısında güzel bir sabır göstermeliyiz. Nitekim Yakup şöyle buyurmuştur:

“Ben söyledikleriniz karşısında güzel bir sabır (değerbilmezlikten yoksun bir sabır) gösterecek ve Allah’tan yardım dileyeceğim”[18]

14. İffet ve Namus:

Bu ders, Hz. Yusuf (a.s) kıssasının en açık derslerindendir. Zira o Mısır hükümdarının eşi ve diğer kadınların tahrikleri karşısında durdu ve haram bir fiil işlemek ve de Mısır hükümdarının eşi ve diğer kadınların davetini kabul etme yerine zindan ve meşakkati tercih etti. Kur’ân şöyle nakletmektedir:

“Yusuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi.”[19]

Bu yüzden âyet, kadınların Yusuf’un ayağını kaydırmak, ona diz çöktürmek ve onu nefsin tuzağına düşürmek için yaptıkları hile ve desiselerin düzeyini betimlemektedir. Aynı şekilde Yusuf’un (a.s) kendi sabit ve payidar yolu için gösterdiği direniş ve karşı duruş seviyesini de tasvir etmektedir.

15. Sana İyilik Eden Kimsenin Saygınlığını Korumak:

Yusuf (a.s) kıssasındaki ders ve ibretlerden biri de, “O (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı, (ona ihanet etmem mümkün olabilir mi)”[20]âyet-i kerimesindeki “o” zamiri Mısır hükümdarına döndürülür ve doğru olanı da budur. (Nitekim Numûne Tefsiri yazarı[21]ve diğer bazı müfessirler bu şıkkı tercih etmiştir.) Bu önemli ders başkalarına vefa göstermek, onlara güzel davranmak ve kâfir dahi olsalar mal, haysiyet ve kendileri için mühim olan şeyler hususunda onlara ihanet etmememizdir. İhanet etmemizi isteyen kimse aile bireylerinden biri olsa da bunu yapmamamız gerekir. Nitekim Mısır hükümdarının eşi böyle bir teklifte bulunmuştu.

16. Zindanı Günaha Bulaşmaya Tercih Etmek:

Yusuf (a.s) zindan ve meşakkate katlanmayı maneviyatının zedelenmesine ve günah tuzağına düşüp alçalmaya tercih etti.

“Yusuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum” dedi.”[22]

17. Allah Yolunda Kulları İrşat Etmek İçin Fırsatlardan Yararlanmak:

Her ne kadar Yusuf (a.s) birçok acı ve sorunla uğraşsa da asla zindanda bile tebliğden el çekmedi. O, zindan arkadaşlarına gerçek özgürlüğün tevhit ve bir olan Allah’a kul olma şemsiyesi altındaki özgürlük olduğunu öğretti. Yusuf (a.s) onları bir olan Allah’a yöneltti ve sahte ilahları reddetti.

“Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı ilâhlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hâkimiyet sahibi olan tek Allah mı?”[23]

18. İftiralar Karşısında İnsanın Kendisini Savunması:

Yusuf (a.s), insanın gerçek dışı bir iftira ile karşılaştığında savunma hakkının olduğunu ve kendini savunması gerektiğini öğretmektedir. Nitekim Allah ondan şöyle nakletmektedir: “Yusuf, o beni kendine çağırdı, dedi.”[24]

19. Günahsız Olunduğunu İspat Etmek İçin Düşmandan İtiraf Almak ve Çabalamak:

Yusuf (a.s) kıssasından aldığımız derslerden biri de şudur: O, zindanda kalmayı tercih etmekle ve Mısır hükümdarının affını reddetmekle kalmayıp serbest bırakılmadan önce hükümdarın eşi ve diğer kadınlardan kendisinin günahsız ve masum olduğuna dair itiraf almak için ısrar etti. Kur’ân şöyle buyuruyor:

“Kral, “Onu bana getirin” dedi. Elçi, Yusuf’a gelince (Yusuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”[25]

İsteği ulaştıktan ve herkes masum ve günahsız oluşunu itiraf ettikten sonra Kur’ân şöyle devam etmektedir:

“Kral, kadınlara, “Yusuf’tan murat almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?” dedi. Kadınlar, “Hâşâ! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz” dediler. Aziz’in karısı ise, “Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murat almak istedim. Şüphesiz Yusuf doğru söyleyenlerdendir” dedi.”[26]

O zaman zindandan çıktı. Zira itham ve günah parmağı üzerindeyken zindandan çıkması iyi değildi. O, herkesin kendisinin hakkaniyet, haysiyet, temizlik, takva, günahsızlık ve de masumiyetini itiraf etmesinden sonra serbest bırakılmayı istedi.

20. İlmî Salahiyet ve Meslek Uzmanlığını Tanıtmak ve Açıklamak:

Yusuf (a.s) kıssasından aldığımız derslerden biri de insanın halka hizmet ve yarar vermek için kendisini övebileceği, halka ilmî liyakat ve salahiyetini ve de meslek uzmanlığını tanıtabileceğidir.

“Yusuf, “Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim” dedi.”[27][28]

21. Güçlü ve Galip Olduğunda Bağışlamak:

Bu ders Yusuf’un (a.s) kardeşlerine karşı davranışından elde edilmektedir. Her şey açıklığa kavuştuğu, perde arkasında ve inkâr etmek için bir şey kalmadığı zaman Yusuf (a.s) kardeşlerine hitap ederek şöyle dedi:

“Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.”[29]

Yani bugün hiçbir ceza, sitem ve intikam yoktur, ben sizin kusurunuza bakmıyorum ve pek yakında Allah sizi bağışlayacaktır.

22. İnsanları Suçsuz Kılmak, Geçmiş Günah ve Hatayı Hatırlatmamak ve Eski Kinleri Anımsamamak:

Yusuf (a.s) kıssasındaki mevcut büyük derslerden biri de onun karanlık geçmişi diriltmemesi ve de kardeşlerinin kötü davranışları ve onlar yüzünden çektiği acı ve meşakkatleri unutmaya çalışmasıdır. O, bunun tersine kardeşlerini görmekten mutlu olmakta, bu günahı şeytanın boynuna atmakta ve şeytanı kınamaktaydı:

“Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.”[30]

Bir başka yerde ise şöyle buyuruyordu:

“Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[31]

23. Güçlüyken ve Zayıfken Allah’ın Lütuf ve Nimetini Unutmamak:

Bu ders açık olarak Yusuf kıssasında mevcuttur. O, ister karanlık kuyuda ve ister Mısır hükümdarının sarayında veya devlet ve bakanlık makamında olsun, hiçbir durumda Allah’ın lütuf ve nimetini unutmadı. Yüce Allah onun dilinden şöyle buyuruyor:

“Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[32]

Bunlar, kısa olarak açıklayıp detaylarına girmediğimiz takdim edilen bazı güzel yönlerdir.

[1] Yusuf, 3.

[2] Müderrisî, Tefsir-i min Huda el-Kur’ân, c. 5, s. 155.

[3] Yusuf, 8.

[4] Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 9, s. 322.

[5] Yusuf, 18.

[6] Müderrisî, Tefsir-i min Huda el-Kur’ân, c. 5, s. 155.

[7] a.g.e, s. 163, Yusuf, 6.

[8] Yusuf, 9.

[9] Müderrisî, Tefsir-i min Huda el-Kur’ân,c. 5, s. 166; Tefsir-i Numûne, c. 9, s.23.

[10] Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 9, s. 323.

[11] Yusuf, 10.

[12] Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 9, s. 328.

[13] Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 9, s. 333.

[14] Yusuf, 18.

[15] Yusuf, 87.

[16] Yusuf, 80.

[17] Yusuf, 16.

[18] Yusuf, 18.

[19] Yusuf, 33.

[20] Yusuf, 23.

[21] Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 9, s. 369 ve 380.

[22] Yusuf, 33.

[23] Yusuf, 39.

[24] Yusuf, 26.

[25] Yusuf, 50.

[26] Yusuf, 51.

[27] Yusuf, 55.

[28] Mekarim Şirazî, Nâsır, Tefsir-i Numûne, c. 10, s. 12.

[29] Yusuf, 92.

[30] a.g.e.

[31] Yusuf, 100.

[32] a.g.e.