.
.

 

 

 

“De ki: “Ey günah işleyerek kendilerine yazık eden kul­la­rım! Al­lah’ın rah­me­tin­den ümidinizi kes­me­yi­n! Çünkü Al­lah, bü­tün gü­nah­la­rı bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.”[1]

 

İnsan sosyal bir varlıktır ve çeşitlilik yönünden de epeyce zengindir. Etrafımıza bakacak olursak bu çeşitliliğin ne kadar da çok olduğunuz göreceğiz. Bu çeşitliliklerden birisi de düşünce bazlıdır. Pozitif ve negatif düşünceli insanlar. Farkına varsak da varmasak da bu düşünceler bizlerin hayatlarında önemli bir yer tutar hatta yaşantımızı şekillendirir. Bazen buna ortama ayak uydurmak deriz, bazen akıma kapılmak bazen de mahalle baskısı deriz. Her insan bir çiçektir bir cevherdir ve nerede, hangi düşüncelerin arasında olduğumuza çok dikkat etmelidir. Konuyu bu açıdan ele alırsak başlı başına kitap yazmak gerekir aslında ama üzerinde durulması gereken konu “Umut/Ümit” meselesidir.

Pozitif düşünceye sahip olan insanlar her soruna bir çözüm üretebilir ama negatif düşünceye sahip olan insanlar da her çözüme bir sorun üretebilirler.

 

“Rahmetim, her şeyi kuşatmıştır.”[2]

 

Bizleri yaratan ve sonsuz nimetler veren yaratıcımız sürekli bizlere pozitif olmamızı ilga eder. Ülkemizin zenginliklerinden biri olan Mevlâna atfedilen “Gel, ne olursan ol yine gel, Bin kere tövbe etsen, Bin kere tövbeni bozsan da yine gel, bizim kapımız umutsuzluk kapısı değildir” sözü de bu bağlamdadır.

“Dediler ki: “Seni (Rabbinden ikram edilen bir) gerçekle müjdeledik; sakın umut kesenlerden olmayasın.”[3]

İnsan, dünyayı içerisinde bulunduğu ve içerisinde bulundurduğu olarak ikiye ayırır. Bu yüzden de diğer insanları ve yaşadığı olayları değerlendirirken bu iki dünyasını katar ve ona göre bir çıkarım elde eder. Pozitif insanlar ile oturup, pozitif düşüncelere sahip olan insan sürekli umuttan ve güzellikten söz eder. Sabrı ve tahammülü daha çoktur ve zorluklarla kolaylıkla başa çıkar.

Pozitif düşünceye sahip olan insan, iyi bir sanatçıdır hayatının her alanında…

“Kadın, alışkanlığı üzere her gece Allah'ın ona lütfettiği şeyler için dua ediyordu. Yine o gecelerden birinde şöyle dua etmeye başladı:

 

-Allah'ım! Sana şükürler olsun ki her gece eşimin horlama sesini duyuyorum. Bu şu demektir; o yaşıyor ve hayattadır hala.

-Allah'a şükürler olsun ki kızım her gün evde bulaşık yıkamaktan şikâyet ediyor. Bu şu demek; Kızım kendi evinde ve sokaklarda avere olmuyor.

-Allah'a şükürler olsun ki vergi ödüyorum. Bu şu demek; Çok şükür kazancım ve işim var ve vergi ödeyebiliyorum.

-Allah'a şükürler olsun ki elbiselerim bana dar geliyor artık. Bu şu demek yeterince yemek yiyorum ve yemek bulabiliyorum.

-Allah'a şükürler olsun ki günün sonunda yorgunluktan ölüyorum. Bu şu demek; Demek ki zor işleri yapabilecek gücüm var.

-Allah'a şükürler olsun ki evimin yerlerini, kapı ve pencerelerini yıkayıp siliyorum. Bu şu demek; demek ki bunları yapacağım bir evim var.

-Allah'a şükürler olsun ki bazen hasta olup yatağa düşüyorum. Bu şu demek; çoğu zaman sağlıklıyım.

-Allah'a şükürler olsun ki yılın bazı zamanları aldığım hediyeler yüzünde cebim boşalıyor. Bu şu demek; etrafımda benim için değerli olanlar var ve ben de onlara hediyeler alabiliyorum.

-Allah'a şükürler olsun ki her sabah, saatimin alarmına uyanabiliyorum. Bu şu demek; henüz hayattayım...

Gerçekten de güzel düşünmeli ve gerçekten de Allah'a şükretmeliyiz.”


[1]-Zümer 53
[2] Araf 156
[3] Hicr 55