.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

وَاصْبِرْ عَلٰى مَا اَصَابَكَ اِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِ

 “Başına gelene sabret! Çünkü bunlar kesin olarak yapılması gereken işlerdendir...”

Sabır, İlerlemenin ve Tekâmülün Temelidir

Bu dünyada herkesin ulaşmaya çalıştığı arzuları vardır. Biri ilmin aşığı, diğeri malın mülkün hayranı ve bir diğeri de makam ve koltuğun hastasıdır. Arzu edilen şeye ulaşmak, maddî ve manevî her ne olursa olsun, sabra ve mukavemet göstermeye bağlıdır. Bir öğrenci gece gündüz ders çalışma zahmetine girmese, sabır gösterip ilim öğrenmenin sorunlarıyla mücadele etmese, asla arzuladığı hedefe ulaşamayacaktır. Edison, ilim öğrenme ve tabiat dünyasındaki sırları keşfetme yolunda öylesine büyük bir sabır ve mukavemete sahipti ki, kimi zaman yemek yemeği unuttuğu söylenir. Dünyanın büyük bilginleri, İslamî ve gayri İslamî ilimlerin temelini atanlar, sabır ve mukavemet sayesinde çeşitli bilim dallarında büyük yerlere gelmişlerdir. Sokaklarda gezerek, gece toplantıları yaparak ilimde bir yere varmak asla mümkün değildir. Servet biriktirme peşinde olan bir tüccar, büyük hedefleri uğrunda ve yaşam standartlarını yükseltme yolunda yolculuk sıkıntısına katlanmasa, deniz veya hava yolculuklarını basit görmese, hedeflediği noktaya asla ulaşamaz.

Gerçekten Allah’ın rızası peşinde olan bir mümin de mücadele vermeden herhangi bir günahı terk edemez, namaz ve oruç gibi ibadetlerin zorluğuna katlanamaz. İnsan sabır ve mukavemetten dolayı her nevi kemal ve arzunun temellerini zihninde tasarlamaktadır.

* * *

Hz. Ali’nin (a.s) Sabır Hakkındaki Bir Sözü

Bu açıklamaların ardından Hz. Ali’nin (a.s) sabır hakkında buyurmuş olduğu sözün azameti daha iyi anlaşılacaktır. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Sabır gösterin! Çünkü sabrın imandaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başı olmayan bedenin hayrı olmadığı gibi, sabrı olmayan imanın da hayrı yoktur.”[1]

Sahih, Hasen, Muvassak ve Zayıf Hadisler Sahih, Hasen, Muvassak ve Zayıf Hadisler

Hakikaten sabır başarının sırrı, ilerlemenin ve hedefe ulaşmanın temelidir. Sabrı ve dayanıklılığı olmayan bir asker, savaş ortamında hemen teslim olacak, silahının ve mevziisinin düşmanın eline geçmesine neden olacaktır. Mümin bir kimse sabır sayesinde, zahmetsiz olmayan ilahi farzları yerine getirebilir ve günahlardan kaçınabilir. Azamet, izzet, ilerleme ve yücelik, cehaletin pençelerini sabır gücüyle kırmayı başaran kimsenindir. Zafer, sabır gücüyle donatılmış orduya aittir vb.

Kur’ân’da şöyle buyrulmaktadır:

“Sizden, sabırlı yirmi kişi olursa, iki yüz kişiyi yener.”[2]

Kur’ân’da ahiret derecelerinin sabır sayesinde nasip olacağı şöyle buyrulmuştur:

“Sabretmenize karşılık size selam olsun. Ahiret yurdunun hayırlı sonu ne güzeldir!”[3]

Sınırları korumak, İslam ordusunun büyük görevlerinden biridir ve bu, sabır olmadan mümkün değildir. Bu açıdan, sınırları korumak ve sabır konusu Kur’ân’da yanyana vurgulanmıştır:

“Ey iman edenler! Sabredin, düşman karşısında dirayetli olun ve sınırlarınızı koruyun…”[4]

Sabır konusu Kur’ân’ın yüzü aşkın ayetinde geçmektedir ve bu ayetlerde sabrın kendine has sonuçlarından bahsedilmektedir. Birçok ayette amaç, kadın-erkek herkesin sabır sayesinde sorunları aşabileceğinin vurgulanmasıdır. Bu yüzden Lokman, evladına şöyle demiştir:

“Başına gelene sabret! Çünkü bunlar kesin olarak yapılması gereken işlerdendir...”


[1]     Nehcü’l-Belaga, 82. Hutbe.

[2]     Enfal, 65.

[3]     Ra’d, 24.

[4]     Âl-i İmran, 200.