Gözüme Rachel Corrie'nin bir fotoğrafı ilişti internetteki Filistin görselleri arasında. Bakışları ile diliyle anlatamayacağı birçok şeyi anlattığı o meşhur fotoğraf.

Normalde milyonlarca Amerikalı sarışın kızdan biridir Rachel. Ama bu masum yüz, bir an zihnimde bütün isimleri, tabelaları yakıp yıktı. Müslüman, Hıristiyan, Arap, Türk...

Ne kadar etiketlerden ibaret görünen kelimelerdi, Rachel’in masum gözlerinden bakıldığında.

İster Müslüman ister gayrimüslim insan olmakta o kadar yetersiziz ki!

İnsan olmak! İnsan olmak!

Rachel’in bakışlarındaki o sivri eleştiri fırtınasının haykırdığı tek kelime bu!

Rachel diyor ki:

Ey bir one minute gazıyla yıllarca uçanlar!

Ey “İslam” kelimesinin gölgesinde bütün insaniyetsizliklerini, alçaklıklarını gizleyenler!

Ey kavmiyet, milliyet gururuyla yel değirmenlerine savaş açanlar!

Ey göğsünü iki düğme fazla açarak erkeklik taslayanlar!

Ey hoşgörüden dem vurup aslında güçlü zalimi hoş gören korkaklar!

Ey kendi kendilerini akşam sabah cennetle müjdeleyenler!

Ey cehennem korkusuyla bütün kötülüklerine kılıf uyduranlar!

Kalkın ve bakın. Cehennem işte tam da burada! Cehennem şu an benim ayaklarımın altında. Cehennem sizin bakışlarınızı kaçırdığınız Filistin’de!

Cehennem sizin oy devşirmek için adını dilinize pelesenk ettiğiniz yerde!

Cehennem tam olarak sizin hoş gördüğünüz yerdir!

Cehennem, dünüyle bugünüyle, biraz daha bekleyelim, biraz daha hoş görelim derken bütün Cennet çiçeklerini yakıp kül etti!

Siz hangi Cenneti umuyorsunuz? Cennetiniz burada alev alev yanıp küle dönmekte!

Ey Cennetin Cehennem yürekli sakinleri!

Çiçeklerin imdadına koşun!

Koşun ki melekler Cehennem’de yanmaktalar!

Hangi hakla Cennete öyle rahat rahat yayılıp kuruluyorsunuz? Siz Cenneti nasıl ve ne zaman hak ettiniz?

Yoksa siz ateşle doldurduğunuz koca göbeklerinizi cennet mi sanıyorsunuz?

Ey Araplar!

Ey Türkler!

Ey Müslümanlar!

Şu koca buldozerlerin altında ezilen umutları, zulüm kurşunlarıyla delik deşik olan yeni yetme yürekleri savunma sırası nasıl oldu da hepinizden geçerek bana gelip çattı!?

Nasıl oldu da, Filistinli anaların gözyaşlarını silme sırası, sizin arşın arşın ihramlarınızdan, fistanlarınızdan, çarşaflarınızdan, türbanlarınızdan geçti de, benim, annemin okşamaya doymadığı sarı saçlarıma gelip çattı…

Efendiler!

Varsın beni buldozerler çiğnesin de şu Filistinli körpelerin kanına karışsın kanım!

Ben ki hiçbir iddiam yok.

Bırakın beni bu Cehennem’de çiçeklerin güllerin arasında yanayım!

Petrollerinizle suladığınız Cennetler de varsın sizin olsun!

Siz dünya açken tok ve rahat uyuyun!

Ben, açların yaşayabilmesi için ölümü gençlik umutlarımla satın almaya talibim!

Evet, varsın iddia sahipleri stratejik hesaplar içinde insanlığın pazarlığını yapmaya devam etsin, Rachel Corrie’nin merhamet dolu gözlerini insanlık hiçbir zaman unutmayacaktır.

Ne ilginçtir ki, ömrünü ilme ve ibadete adayan nice sözde âlimlerin, şeyhlerin yüzünde göremediğimiz ışığı ve merhameti bir Amerikalı kızın yüzünde ve bakışlarında görüyoruz.

İşte Allah’ı bir kabile reisi gibi kendine özel ve kendi hizmetinde sanan taifeci düşüncenin ne kadar zavallı bir cehaletten ibaret olduğunu ortaya koyan hakikat budur…