Ric'at, sözlükte, geri dönmek anlamına gelir.[1] İslam bir terim olarak ise müminlerin ileri gelenlerinden bir grupla kâfirlerin ileri gelenleri gelenlerinden bir grubun, ölümden sonra ve kıyamet gününden önce tekrar bu dünyaya gelmesi anlamındadır.

 

Ric'at İle ilgili Ayetler



Kuran-ı Kerim konuya iki şekilde bakmaktadır.

1) Gelecekte ric'at olayının gerçekleşeceğine işaret eden ayetler:

Neml suresi 83. ayette Allah, şöyle buyurmaktadır:

"Ve o gün, her ümmetten, delillerimizi yalanlayan bir topluluğu toplayacağız ve onlar, takım-takım duracaklar."

Büyük âlimlerinin birçoğu bu ayetin, ric'at konusuna değindiğine ve kötülerden ve iyilerden bir grubun bu dünyaya geri geleceklerine işaret ettiğini söylemektedir. Çünkü eğer kıyamet günü kastedilmiş olsaydı, "her ümmetten bir grup" tabiri doğru olmazdı. Kehf suresinin 47. ayetinde de buyrulduğu gibi kıyamet günü herkes haşir edilecektir: "Hiçbirini bırakmaksızın onları (tüm ölüleri) mahşerde toplamış olacağız."

2) Geçmiş ümmetlerde, gerçekleşen bazı olaylara işaret eden ayetler:

- Bakara suresinin 259. ayetinde evlerinin duvarları çatıları üzerine çökmüş ve ehlinin cesetleri ve kemikleri de etrafa dağılmış bir kasabaya uğrayan ve ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir diye soran bir peygamber anlatılmaktadır. Ama Allah, onu öldürüp yüz sene öylece bıraktı, sonra tekrar diriltti. Ne kadar kaldın? dedi. "Bir gün yahut daha az" dedi. Allah, "Hayır, yüz sene kaldın" dedi.[2] Bu Peygamberin ismi Uzeyr olsun veya başka bir peygamber önemli değil ve önemli olan Kuran’ın bu dünyada, ölümden sonraki hayatı açıklamasıdır.[3]

- Bakara suresinin 243. ayetinde başka bir ric'at olayından bahsedilmektedir: Ölüm korkusundan yurtlarından çıkıp gidenler için Allah, ölüm emrini verdi ve sonra onları tekrar diriltti.[4]

- Bakara suresinin 55 ve 56. ayetlerinde İsrailoğullarından bir grubun, Allah'ı görmek istemelerinden sonra yıldırım çarpması sonucu öldükleri ve sonra şükretmeleri için Allah'ın onları tekrar dirilttiği olayı geçmektedir.[5]

- Maide suresinin 110. ayetinde, İsa'nın (a.s.) mucizeleri anlatırken şöyle buyrulmaktadır: "Sen ölüleri benim iznimle diriltiyordun."[6] "Tehrucu" yükleminin geniş zamanı ifade etmesi, onun tekrarlandığına bir delildir ve bu bazıları için bir çeşit ric'at sayılmaktadır.

- Bakara suresinin 73. ayeti, ölen birisinin katilini bulmak için çıkan tartışma sonucu Allah'ın emriyle öldürülen kişinin diriltilmesi hakkındadır. Kuran-ı Kerim, şöyle buyurmaktadır: "Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun" dedik. İşte Allah böyle ölüleri diriltir…"[7]

Mezkur ayetlerden başka, Kuran-ı Kerim'de bunu açıklayan diğer ayetler de vardır. Ashab-ı Kehf'in hikâyesi veya Hz. İbrahim'e (a.s.) gösterilmesi için, kesildikten sonra tekrar hayata dönen dört kuş olayı da ric’at konusuna bir delil sayılır.[8]

 


Ric'at İle ilgili Rivayetler



İmam Cafer-i Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır:

"Allah'a andolsun ki Allah, ölüleri diriltmeden ve dirileri de öldürmeden, hakkı sahibine döndürmeden ve seçkin dinini tüm dünyada hâkim kılmadan önce, gece ve gündüzler sona ermeyecektir."

Nakle göre Me’mun, İmam Rıza'ya (a.s.) şöyle söyledi:

"Ey Ebu Hasan! Ric'at konusundaki görüşünüz nedir? Hz. İmam Rıza (a.s.) "Ric'at­ bir gerçektir. Ric'at önceki ümmetlerde de vardı ve Kuran da bunu anlatmaktadır. Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: 'Önceki ümmetlerde gerçekleşen her şey, bu ümmette de aynı şekilde en ince ayrıntısına kadar gerçekleşecektir' diye buyurud.[9]



Akli Açıdan Ric'at



Burada ric'at konusunun hikmet ve felsefesi üzerine birkaç noktaya değinilmesi gerekmektedir:

Tekâmüle ermek

Dünya yeteneklerin ve kabiliyetlerin ortaya çıkması ve tekâmülü içindir. Dünya, varlıkların yetiştirilip istenilen kemale eriştirerilerek ahirete ulaşması için yaratılmıştır. Ama müminlerden bir grup, engeller ve tabii olmayan ölümlerden dolayı, bu manevi yolculuğu devam ettiremeden diğer aleme göç etmişlerdir. Allah'ın hikmeti, onları dünyaya döndürüp bu tekâmül yolculuklarını tamamlamalarını sağlamayı gerektirir. İmam Sadık'ı (a.s.) buyurduğu gibi, "Öldürülmüş olan mümin, doğal bir şekilde ölmesi için ve doğal bir şekilde ölmüş olan mümin de öldürülmesi için (şehitlik sevabına ulaşması için) dünyaya geri döndürülecektir."[10]

Dünyevi azap

İnsanlardan birçoğu bu dünyada çeşitli haklarından mahrum kalarak mazlumca öldürülmüşlerdir. Ric'atin hikmetlerinden birisi de, zulüm ve haksızlıkta zirveye ulaşan kimselerle onların haksızlığına uğrayan mazlumların dünyaya döndürmesi ve mazlum olan tarafın kendi eliyle kendi hakkını zalim olan taraftan almasıdır.

İmam Musa Kazım (a.s.) şöyle buyurmaktadır:

"Ölen insanlar, kendi intikamlarını almaları için dünyaya geri döneceklerdir. Zulüm gören herkes, aynısıyla intikam alacaktır. Öldürülen herkes, kanının karşılığını katilinden kendi eliyle alacaktır. Bu yüzden dökülen kanlarının karşılığını almaları için, onların düşmanları da dünyaya geri geleceklerdir. Mazlumlar, onları öldürdükten sonra otuz ay yaşayacaklardır. Sonra kanlarının intikamını almış ve kalpleri sakinleşmiş bir halde hepsi bir gecede öleceklerdir. Onların düşmanları cehennemin en ağır azaplarına uğratılacaklardır."[11]

Bu iki grubun tekrar dünyaya gelmeleri, birinci grup için tekâmül halkasının tamamlanması ve ikinci grup için de zilletin en aşağı mertebesine düşmeleridir. İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır:

"Ric'at genel değildir ve kâmil imana erişmiş ve aşırı küfre düşmüş kimseler hakkındadır."[12]

Ric'atın mümin ve kâfirlere özel olması ve genel olmamasına bakılınca, bu zikredilen iki konunun, onun temel hikmetlerinden olduğu anlaşılmaktadır.

Dine yardım etmek ve dünyada adalet hükümetini kurmak

Birçok ayet ve rivayetlerden, İslam dini ve ilahi adalet hükümetinin, Hz. Mehdi'nin (a.s.) eliyle bütün dünyaya yayılacağı anlaşılmaktadır. Allah, şöyle buyuruyor: "Biz kendi peygamberlerimize ve müminlere dünyada ve şahitlerin dirildiği günde yardım edeceğiz."[13]

Bu ayetin zahirinden, yardımın bireysel değil toplu olarak yapılacağı anlaşılmaktadır. Ama şimdiye kadar böyle bir yardım gerçekleşmediği için gelecekte mutlaka gerçekleşecektir. Çünkü ilahi vaadin gerçekleşmemesi düşünülemez. İmam Sadık (a.s.) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmaktadır:

"Allah'a andolsun ki bu yardım ric'atte olacaktır. Peygamberlerin ve imamların birçoğu bu dünyada öldürüldüler ve kimse onlara yardım etmedi..."[14]

İmam Muhammed Bakır (a.s.) ise "O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve hak din ile gönderendir" ayetinin tefsirinde şöyle buyurmaktadır:

"Allah, hak dini ric’atte diğer dinlere üstün kılacaktır."[15]


Ric'atin Zamanı



Ric'atin, Hz. Mehdi'nin (a.s.) zuhurundan sonra, O hazretin şahadetinden önce ve kıyamet kopmadan gerçekleşeceğine dair rivayetler vardır.

İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır:

"İmam Zaman'ın (a.s.) kıyamı gerçekleştiğinde Cemadiülahir ve Recep aylarında da hiç görmedik bir şekilde yağmur yağacaktır. Sonra Allah, o yağmur vesilesiyle müminlerin et ve kemiklerini kabirlerinde olgunlaştıracaktır. Onları görür gibiyim; Cehine'den gelmekte[16] ve saçlarındaki toz ve toprakları silkelemekteler."[17]

Rivayetlere göre ilk ric'at edecek kimse Hz. Hüseyin'dir (a.s.). Hz. Hüseyin (a.s.)şöyle buyurmaktadır:

"Yeryüzü yarıldığında ilk çıkacak olan benim ve o gün, Hz. Ali'nin (a.s.) ric'at ettiği ve Hz. Mehdi'nin (a.s.) de kıyam ettiği zamandır."[18]

İmam Sadık'tan (a.s.) şöyle bir rivayet edilmiştir:

"Dünyaya ilk dönecek kimse, Hüseyin b. Ali'dir. O kadar hüküm sürecek ki yaşlanması sonucu kaşları gözlerinin üzerine dökülecektir."[19]

 

Kaynaklar:


[1] Ferheng-i Muin, c: 2, s: 1640.
[2] Bakara Suresi, 259. ayet.
[3] "Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti."
[4] "Allah onlara "Ölün!" dedi (öldüler). Sonra onları diriltti."
[5] "Sonra ölümünüzün ardından sizi dirilttik ki şükredesiniz."
[6] "Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun."
[7] "Haydi, şimdi (öldürülen) adama, (kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun" dedik. Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye size ayetlerini (Peygamberine verdiği mucizelerini) gösterir."
[8] Numune Tefsiri, c: 15, s: 546–557.  
[9] Uyun-u Ahbar-ı Rıza(a.s.), c: 1, s: 2 ve 20, Mizan-ul Hikme’nin nakline göre, hadis: 6924–6926.
[10] Bihar-ul Envar, c: 53, s: 40.
[11] Devani, Ali, Mehdi Mevud, Tercüme, c: 13, s: 1188, Dar-ul Kutub-il İslamiye, c: 27.
[12] Zamiri, Muhammed Rıza, Rec’at, s: 55, Mevud yayıncılık, Tahran, 2. Baskı, 1380.
[13] Mümin Suresi, 10. Ayet.
[14] Yezdi Hairi, Şeyh Ali, İlzam-un Nasib, Kum, Hakk-ı Beyyin baskı kuruluşu, 1397(kameri)
[15] Bihar-ul Envar, c: 53, s: 64.
[16] Cehine: Medinenin uzağında bir yer ismidir ve bu isimde bir kabile gelmiştir. Mecme’-ul Bahreyn, c: 6, s: 230.
[17] Mizan-ul Hikme, 6926. hadis.
[18] Mizan-ul Hikme, 6937. hadis.
[19] Mizan-ul Hikme, 6935. hadis.