.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ali Ekber diye meşhur olan Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebu Talib, Hz. Hüseyin'in (a.s) oğludur. Hicretin 33. yılında Medine'de dünyaya geldi. Dış görüntüsü ve ahlaki yapısı Peygamber Efendimize (s.a.a) çok benzemekte idi. Aşura Vkıyamında olağanüstü cesaret ve fedakârlık sergilemiş ve Yezid ordusuna karşı savaşırken Kerbela sahrasında şehit olmuştur. Rivayetlerin naklettiğine göre Aşura'da şehit olan Beni Haşim'den ilk kişidir. Kabr-i şerifleri değerli babası Hz.Hüseyin'in (a.s) türbesinin yanındadır.

Tarihi kaynaklarda lakabının "Ekber" künyesinin ise "Ebu’l Hasan" olduğu geçmiştir.


Hz. Ali Ekber, son derece ahlaklı ve oldukça yakışıklı biriydi. Peygamber Efendimize (s.a.a) olan şiddetli benzerliğinden dolayı sahabe ne zaman Peygamberi görmek ister ve Hz. Ali Ekber'e özlerse ona bakarladı.


Aşk kafilesi Mekke'den Kerbela'ya doğru yol aldığı günlerden bir gün, öğlen saatlerinde dinlenmek için konakladıkları bir sırada, Hz.Hüseyin (a.s) hafif bir uykuya dalmış ve bir süre sonra başını kaldırarak şöyle buyurmuştu:

"Bir münadi gördüm ki şöyle nida etmekteydi: Siz gidiyorsunuz ve ölüm sizin peşiniz sıra hareket etmektedir." Ali Ekber babasına şöyle arz etti:

"Babacığım! Acaba biz hak üzere değil miyiz?"

Hz. Hüseyin şöyle cevap verdi:

"Tabi ki oğlum, Allah'a and olsun ki biz hak üzereyiz."

Ali Ekber yiğit bir şekilde şöyle dedi:

"Öyleyse ölümden korkumuz yoktur."

Hz. Hüseyin şöyle buyurdu: "Oğlum! Allah'ın babadan oğla vereceği en üstün mükâfatı sana versin."

Hz. Hüseyin'in (a.s) vefalı ashabının mukaddes naaşları paramparça olmuş hâlde toprak üstünde yatmaktaydı. Şimdi Ehlibeyt’ten başka kimse kalmamıştı. Hz. Hüseyin'in (a.s), cemal ve ahlak olarak herkesten daha güzel olan oğlu Ali, İmamın (a.s) huzuruna varıp savaşmak için izni istedi. Hz. Hüseyin (a.s), duraksamaksızın izin verdikten sonra ümitsizce baktı durdu; iradesi dışında gözyaşları damla damla süzüldü ve şöyle dedi:

"Allah'ım! Şahit ol, bu orduya karşı öyle bir genç gidiyor ki boy, ahlak ve konuşma tarzıyla Peygamberine (s.a.a) çok benziyor. Biz Peygamberi arzuladığımızda ona bakardık."

Sonra da Ömer b. Sad’a dönerek yüksek sesle şöyle buyurdu:

"Ey Sad'ın oğlu, benim soyumu kuruttuğun gibi Allah da senin soyunu kurutsun!"
 

Hz. Ali Ekber, İbn Sad ordusunun aman name teklifini reddettikten sonra peş peşe düşmana saldırarak şu şekilde recez okumaktaydı:

"Ben, Hüseyin'in oğlu Ali'yim. Allah'ın evine ant olsun ki bizler Peygambere daha evla ve layığız. Allah'a yemin olsun ki bu haram zade bize hükmedemez. Kılıcımla sizleri öldüreceğim ve babamı savunacağım hem de Haşimi ve Kureyşi soyundan bir gencin vuruşuyla."

Ali Ekber düşmana yaklaşıp kanlı bir savaşa girişmişti. Düşman ordusundan bir grubu öldürdükten sonra babasının yanına dönerek şöyle dedi:

"Babacığım! Susuzluk beni öldürmek üzeredir ve bu demirlerin ağırlığı da bir yandan beni zorlamaktadır; bir içimlik su verebilir misin?"

Hz. Hüseyin (a.s) ağlayarak buyurdu:

"Aziz oğlum, dön ve savaş! Çünkü artık ceddin Muhammed’in (s.a.a) huzuruna varmana ve onun elinden tas dolusu su içmene çok az bir zaman kaldı. Artık asla susamayacaksın."

Hz. Ali Ekber savaş meydanına döndü. Canından el çekip şehitliğe hazırlandı. Çok ağır bir saldırıya geçti. Ansızın Münkiz b. Mirra-i Abdî, onu nişan alarak bir ok fırlattı. Ali Ekber aldığı ok yarasıyla savunma gücünü kaybedip yere düştü ve yüksek sesle şöyle dedi:

"Canım babam! Benden selam olsun sana. Bu ceddim Muhammed'dir (s.a.a), sana selam yolluyor ve 'Bize çabuk gel!' diyor."

Bir kez daha feryat etti ve can verdi. İmam Hüseyin (a.s), oğlunun cansız bedeninin yanına gelerek yüzünü onun yüzüne dayadı ve şöyle buyurdu:

"Ey İbn Sad! Benim soyumu kestiğin gibi Allah da senin soyunu kessin. Bizimle Allah Resulü arasındaki akrabalık bağına riayet etmedin, Allah seni yatağında başını kesen kimseye musallat etsin.

Allah’ım! Sen şahit ol ki halk içinde Peygamberin Muhammed'e yaratılış, huy ve mantık olarak en çok benzeyen kişidir. Ne zaman Peygamberini görmeyi arzu etsek, ona bakıyorduk.

Allah'ım! Toprağın bereketini onlardan al ve aralarını aç. Onları acı bir şekilde birbirlerinden ayır. Bizleri davet ederek yardım edeceklerine söz verdiler, ancak bize düşmanlık ettiler ve bizimle savaşa kalkıştılar. Hiçbir zaman vali ve yöneticileri onlardan hoşnut etme ve farklı fırkaları onlara musallat et.

(Oğlum) Seni öldürenleri Allah öldürsün, ne kadar da Allah'a karşı küstahlık ve Resulüne de saygısızlık ettiler! Senden sonra dünyanın başına kül olsun!"

Olayı aktaran şahıs şöyle der:

"Hz. Zeyneb (s.a) kadınların çadırından çıkıp, 'Ey habibim, ey kardeşimin oğlu!' dedi ve meydana doğru koşmaya başladı. Ali Ekber'in yanına geldiğinde kendini, o pare pare naaşın üstüne attı.

İmam Hüseyin (a.s), Hz. Zeyneb'i (s.a) geri gönderdi. Bundan sonra Ehlibeyt gençleri birbiri ardınca meydana çıkıp savaştılar.