.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Yüce Rabbimiz, bir âyet-i kerimede ‎şöyle buyuruyor:

“O müminler, gıybet, dedikodu, yalan gibi sözleri işittikleri zaman, ondan yüz çevirirler. ‘Bizim yaptıklarımızın sorumluluğu bize, sizin yaptıklarınızın sorumluluğu da size aittir. Selam olsun size. Bizim cahillik edenlerle işimiz yok’ derler.”

Peygamber Efendimiz de (s.a.a) konuya dair bir ‎hadis-i şerifte şöyle buyuruyor:

“Kendisini ilgilendirmeyen söz, tutum ve davranışlardan uzak durması, kişinin iyi bir Müslüman olduğunun göstergesidir.”

İman etmek, kendimize, ailemize, çevremize ‎sorumluluğu üstlenmektir. Bu anlamda bizlere ‎verilen her nimet, bir şükrü gerektirir. Bizlere ‎lütfedilen her imkân, beraberinde bir ‎sorumluluk getirir. Bu imkânları Rabbimizin ‎rızası ve insanlığın hayrı doğrultusunda ‎kullanmak ve korumak, bizim en büyük ‎sorumluluğumuzdur. ‎

Bu anlamda dilimiz, yalana değil, doğruya ‎dönmelidir. Sözümüz, batıla değil, hakka ‎tercüman olmalıdır. Gözümüz, fitne ve fesadı ‎değil, ıslah ve huzuru aramalıdır. Elimiz, şerre ‎değil, her daim hayra uzanmalıdır. Zihnimiz, ‎çevremize kötülük ve çirkinlik değil, iyilik ve ‎güzellikler saçmalıdır. Gönlümüz, kin ve nefret ‎değil, sevgi ve muhabbet yaymalıdır. ‎

Allah Rasûlü (s.a.a) şöyle buyurmuştur.

‎‎Kıyamet gününde insanoğlu, şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini ne şekilde geçirdiğinden, malını/servetini nereden kazanıp nerelere harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden.”

Bu hadisten de anlaşılacağı üzere hepimiz bir ‎hesap vaktine doğru hızla yol alıyoruz. Bu ‎yolculukta sermayemiz, bir saniyesi bile boşa ‎geçirilemeyecek kadar değerli olan ‎ömrümüzdür. Bu yolculukta en büyük ‎gücümüz, Allah’a olan iman ve ‎teslimiyetimizdir. Kazanımlarımız, hayır ve ‎iyiliklerimiz, sâlih amellerimizdir. Bütün ‎bunları israf etmek, beyhude tüketmek ise ‎bizim en büyük kaybımız ve hüsranımızdır.‎

Hayat yolculuğumuzda bize düşen, boş söz, ‎tutum ve davranışlardan uzak durmaktır. Zira ‎mâlâyani olarak isimlendirilen boş söz ve ‎faydasız davranışlar, öncelikle zihnimizi ‎gereksiz yere meşgul eder; kişiliğimizi ve ‎itibarımızı zedeler; zamanla bizleri esir alır. ‎Dünyamıza da ahiretimize de yararı olmayan ‎meşguliyetler, bizlere hayır, bereket ve güzellik ‎kazandırmaz. Aksine vaktimizi öldürür, ‎ömrümüzü tüketir.‎

Günümüzde faydasız bazı televizyon ‎programları, internet siteleri, oyunlar, adeta bir ‎zaman tuzağı haline gelmiştir. Dünya ve ‎ahirete bir katkısı olmayan bu tür ‎meşguliyetler, kişiyi kendisinden, Rabbinden ‎ve çevresinden uzaklaştırmaktadır. ‎Kardeşlerine yabancılaştırmaktadır. Oysa ‎mümin, ancak iki âleme de yararlı olan sâlih ‎amellere yöneldikçe zamanın bereketini ‎hisseder. Mümin, ancak insanlığına yakışan ‎söz, tutum ve davranışlar sergiledikçe erdemli ‎bir birey olur, yücelir ve saygı görür. ‎

Sözlerimizi Peygamberimizin (s.a.a) öğrettiği şu ‎duayla bitirmek isteriz:

“Allah’ım! ‎Kulağımızın kötülüğünden, gözümüzün kötülüğünden, dilimizin kötülüğünden, ‎kalbimizin kötülüğünden sana sığınırız.”‎‎

‎Bizleri bunlardan muhafaza eyle Ya Rabbi!‎

-------------------------

1 Kasas, 28/55 

Editör: Hasan Bedel