.

.

Ehlader Araştırma Bölümü

Bal arısının yaşamı ilahî kudretin nişanelerinden biridir. Onun ürettiği ürün Kur’an’da şifa olarak adlandırılmıştır. Yüce Allah bal arısının yaşamı ve işi hakkında şöyle buyurmaktadır:

“Rabbin bal arısına: dağlardan, ağaçlardan ve (insanların senin için yapacakları) çardaklardan evler (kovanlar) edin, sonra meyve (ve çiçek) lerin her birinden ye de Rabbinin (bal imalinde öğrettiği ve) kolaylıklar gösterdiği yaylım yollarına git diye ilham etti. Onların karınlarından (ağızlarından) renkleri çeşitli şerbet (bal) çıkar ki onda insanlar için şifa vardır. İşte bunda da tefekkür edecek bir zümre için elbette bir âyet var.”[1]

Evet, bugün bal arısının esrarengiz yaşamı sadece bu ilahî vahiy ile açıklanabilir. Meşhur çevrebilimci Morris Meterling şöyle demektedir:

“Biz (bal arısının yaşamındaki) bu kanun ve düzenlerin nereden ve nasıl meydana geldiğini bilmemekteyiz. Bu sırrı anlayabilecek ve bu yasaları yapanı tanıyabileceğimiz bir günün beklentisindeyiz. Özetle biz arılar ülkesinin kanunlarının hangi danışma meclisinde onaylandığını ve uygulanmalarına karar verildiğini ve belirli günde hareket emrini kimin verdiğini bilmiyoruz.”[2]

Bir bilgin arıların evinin kenar derinliğini ölçer ve onun büyük açısının yüz dokuz derece ve yirmi sekiz dakika olduğunu tespit eder. Sonra bu meseleyi Kink adında büyük bir Alman mühendise bir soru şeklinde eğer bir insan en az malzemeyle üç kenar yüzeyi olan en kapsamlı piramiti yapmak isterse onun açıları ne kadar olmalıdır diye sorar. O, diferansiyel formülüyle bu problemi çözer ve yüz dokuz derece ve yirmi altı derece diye cevap verir. O, sorunun arının evi hakkında olduğunu bilmeksizin bu cevabı verir. Böylece arının evinden sadece iki dakika hesapla farklı olduğu sonucu çıkar. Sonra Mag Luzern adında bir başka mühendis daha dikkatli bir işlem yapar ve o iki dakikanın ilk mühendisin sanısından kaynaklandığını ve doğru cevabın bal arılarının yaptıkları gibi olduğunu anlar.[3]

Bu nişaneler ve diğer sayısız nişaneler bir olan yaratıcının ve onun sonsuz kudretinin kanıtı değil midir? Yaratılış evreninde bu sırlara benzer binlerce sır mevcuttur. Bunlardan her birine dikkat etmek her insaflı insanı ilahî sonsuz kudrete sevk etmeye yeter. Eğer insan gözünü açarsa evrenin her zerresinin O’nu ve kudretini gösterdiğini görür. Bütün bu düzen ve azamet tesadüf eseri ve yaratıcısız mıdır? Bu, çok güçlü bir yaratıcının varlığını yansıtmıyor mu? Evet, bu evrenin her zerresi bilen ve kudretli bir rabbin varlığını göstermektedir. Ama bu gören bir göz istemektedir!

Baba Tahir’in deyişiyle:

Denize baksam seni görürüm


Sahraya baksam sahrada seni görürüm


Dağ, taş ve ovaya nereye baksam


Senin güzel varlığının nişanesini görürüm.

[1]     Nahl, 68-69.

[2]     Metroling, Zenbur-i Asal, s. 35-36; Peyam-ı Kur’an’dan alıntı, s. 387.

[3]     Tefsir-i Ebu’l-Futuh Râzi, Merhum Şaranî’nin dipnotu, c. 7, s. 123; Peyam-ı Kur’an, c. 2, s. 388.