.
.

Bismillahirrahmanirrahim

Musa AYDIN

Nesteğfirukellahumme ve netubu ileyk, ve neselukellhumme ve ned’uk, bismikel-eezzil, ecellil-ekrem, ve bi izzetike ve lütfike ve rahmetik ve bi-hürmeti habibike ve resulik ve Ehlibeytihi Ya Allah!
Ya Allahu Ya Rahmanu Ya Rahim, Ya muqallibelqulubi sebbit qalbi ala dinik.
Allahumme salli ve sellim ve zid ve barik ala Seyyidina muhammdin ve ala ali seyyidina Muhammed, kema sallaeyte ala İbrahime ve ali İbrahim. İnneke hamidun mecid.
.

Allah’ım Aziz kitabında bize öğrettiğin gibi, Resullerinin dilinden naklettiğin gibi sana yöneliyor, sana sığınıyor, sana yalvarıyor, seni çağıyoruz.

Ey yüce Rabbimiz, esma-i hüsnan ile sana yalvarıyoruz:

Ey Azim, ey kadir, ey Muteal, Ey Cebbar, ey Rahman, ey Rahim, Ey Ğaffar.

“Sadece sana kulluk ediyor, sadece senden yardım diliyoruz. Bizi doğru yola hidayet eyle; nimet verdiklerinin, (yani nebilerin, sıdıkların şehitlerin ve salihlerin yoluna,) gazap edilenlerin, yolunu şaşıranların yoluna değil.” (Fatiha Suresi)

“Ey Rabbimiz, bizleri doğru yoluna erdirdikten sonra kalplerimizi yamultma ve bize katından bir rahmet ihsan et. Şüphesiz, çok bağış yapan yalnız sensin.” (Al- İmran, 8)

“Ey Rabbimiz, indirdiğine inandık ve Peygamber'inin ardınca gittik; şimdi bizi o şahitlerle birlikte yaz!” (Al-i İmran, 53)

“Allah'ım, peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır.” (Bakara, 285)

Put kıran İbrahim’in diliyle yalvarıyoruz: “Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin.” (Bakara, 128)

“Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!” (Bakara, 201)

Talut ve askerlerinin Câlût ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında yalvardığı gibi sana yalvarıyoruz: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kâfir kavme karşı bize yardım et.” (Bakara, 250)

“Rabbimiz! Unutursak veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma. Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır bir yük yükleme. Ey Rabbimiz bize gücümüzün yetmediğini yükletme, günahlarımızı affet, bizleri bağışla ve bize acı! Sensin mevlamız! Bizi, kafirler topluluğuna karşı yardımınla zafere eriştir.” (Bakara, 286)

“… Ey Rabbimiz günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla, savaş alanlarında ayaklarımıza sebat ver ve kafirlere karşı bizlere zafer inayet eyle…” (Al-i İmran, 147)

"Ey Rabbimiz, sen alemleri boşuna yaratmadın, seni bütün eksiklerden tenzih ederiz; o halde bizi o ateş azabından koru.” (Al-i İmran, 147)

“Ey Rabbimiz, gerçekten biz: "Rabbinize iman edin!" diye imana çağıran bir davetçiyi işittik ve derhal iman ettik. Ey Rabbimiz, günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizleri, Sana ermiş kullarınla birlikte yanına al!” (Al-i İmran, 193)

“Ey Rabbimiz, peygamberlerinle bize va'd ettiklerini ver. Kıyamet gününde yüzümüzü kara çıkarma! Şüphesiz Sen, sözünden caymazsın!" (Al-i İmran, 194)

 “… Ey Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik. Eğer bizi affetmez, bize acımazsan elbette ki hüsrana uğrayanlardan olacağız." (A’raf, 23)

"Ey Rabbimiz, bizleri, zalimler topluluğuyla birleştirme!" (A’raf, 47)

 “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Canımızı müslümanlar olarak al."  (A’raf, 126)

"Rabbimiz, hiç kuşkusuz sen bizim gizlediğimizi de bilirsin, açığa vurduğumuzu da. Yerde de gökte de hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz." (İbrahim, 38) Görünmeyen yüzümüzü, görünenden, içimizi dışımızdan daha güzel, daha hayırlı kıl..

Allah’ım, mağaraya sığınan imanlı yiğit gençler diye tavsif ettiğin Ashab-ı Kehf’in diliyle sana yalvarıyoruz: "Ey Rabbimiz, katından bir rahmet ver bize ve bizim için işimizde bir çıkış yolu göster, bizi çıkmazda bırakma." (Kehf, 10)

Allah’ım, kendi ellerinin önden hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde: "Rabbimiz, bize bir resul gönderseydin de senin ayetlerine uyup müminlerden olsaydık ne olurdu!" (Kasas, 47) diyenler gibi iş işten geçtikten sonra değil, fırsatlar elimizdeyken gönderdiğin Resul’üne ve Aziz Kitab’ına hakkıyla uymayı bizlere nasip et…

Allah’ım, cehennemde durmadan feryat edip: "Rabbimiz, çıkar bizi (bu ateşten) de önceden yaptığımızdan başka şey yapalım. Salih ve hayra yönelik işler yapalım." diye yalvaran ve senden “Sizi biz, öğüt alanın öğüt alacağı bir süre ömürlendirmedik mi? Uyarıcı da geldi size. Hadi, tadın bakalım azabı! Zalimler için hiçbir yardımcı yok artık” (Fatır, 37) cevabını alanlar gibi değil, şimdiden uyarıcılarımızın uyarısından öğüt alıp istediklerine ve emrettiklerine uymayı yasakladıklarından uzak durmayı bize nasip buyur…  

Allah’ım, bizi de Arş’ı yüklenip taşıyan ve Rablerinin hamdi ile tespih eden meleklerinin, haklarında "Rabbimiz! Sen her şeyi rahmet ve ilim halinde kuşattın. Tövbe edip senin yoluna uymuş olanları bağışla. Ve onları cehennem azabından koru!" "Ey Rabbimiz, onları kendilerine vaat etmiş olduğun Adn cennetlerine koy! Atalarından, eşlerinden, zürriyetlerinden salih olanları da. Azîz ve Hakîm olan, hiç kuşusuz sensin, sen!" (Mu’min, 7-8) diye dua ve istiğfar ettikleri mu’minlerden eyle.

Allah’ım, biz de Hz. İbrahim ve yanındakiler gibi şirk ehline haykırıyoruz: "Biz sizden de Allah dışındaki kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz Allah'a, yalnız Allah'a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır." diyoruz. Ve yine Halilullah’ın diliyle sana yalvarıyoruz: “Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız sanadır!" (Mümtehine, 4)  

"Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı kılma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin." (Mümtehine, 4-5)

"… Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kalplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok şefkatli, çok merhametlisin!" (Haşr, 10)

Ey Yüce Rabbimiz, bize kitabında “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun” diye vasfettiğin, “Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın; parçalanmayın.” (Âl-i İmrân, 103) emrine uyan, “Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.” (Âl-i İmrân, 105) ve “Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.” (Enfal, 46) uyarısına kulak veren, itaat eden ve “Allah’ın Resulü Muhammed ve onunla birlikte olanlar kafirlere karşı şiddetli ve katı, kendi aralarında merhametlidirler.” (Fetih, 29) vasfını kendine prensip edinen bir ümmet olmaya bizi muvaffak eyle.

“Müminler birbirinin velisidir, dostudur.” (Tevbe, 71) “Müminler birbirlerinin kardeşidir.” (Hucurât, 10) hükmünce amel eden ve “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır.” (Mâide, 51)

Yine “Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Gerçekten, kin ve düşmanlıkları ağızlarından (dökülen sözlerinden) belli olmaktadır. Kalplerinde sakladıkları (düşmanlıkları) ise daha büyüktür.” (Âl-i İmrân, 118) ayetlerindeki uyarıları dikkate alan, uyan, amel eden, etmeyenleri uyaran, karşı çıkan bir ümmet olmayı nasip buyur.

Ya Rabbi Ahzap savaşında Resul’ün şöyle yakarmıştı sana: “Allah’ım, bütün küfür, bütün imanla karşı karşıya gelmiş.” Bugün de biz sana yakarıyoruz: Ey Rabbimiz, küfür ve şirk alemi tek millet haline gelmiş, ama ümmeti Muhammedi parça parça..

Ey Rahman, ey Rahim, ey Gafur Rabbimiz, evvela ümmet olma bilincini, ümmetin maslahat ve menfaatini her türlü şahsi, ırki, hizbi, menfaat ve maslahatın önünde tutabilme, şuur ve samimiyetini bizlere inayet buyur.

Ey Rabbimiz, ümmetin birlik ve beraberliğini, küfre karşı tek vücut olma, tek sada olma azmini ve iradesine bizlere lütfeyle.

Aramıza fitne ve fesat tohumları ekmek isteyenleri, ıslaha kabil iseler ıslah, değillerse, layık oldukları şekilde cezalandır. Şerlerini kendilerine geri çevir.

Saniyen, Ey Kahhar ve muntekim Rabbimiz, İslam ve Müslümanlara karşı saflarını birleştiren küfür, şirk ve zulüm dünyasının saflarını boz, birliklerini parçala, onları birbiriyle meşgul eyle. İslam aleyhine düzenledikleri entrikaları, hileleri ve şeytani planları kendi aleyhlerine çevir, kendi başlarına çal.

Ya Rabbelalemin, (ırkına, dinine, mezhebine, adına bakmadan) her zaman zalimin karşısında ve mazlumun yanında yer almayı bizlere nasip buyur.

Ey müstaz’afların Rabbi, ey mazlumların sığınağı, dünyanın dört bucağında zalimlerin zulmüne, kâfirlerin hışmına uğrayan müstaz’aflara ve mazlumlara yardımlarını esirgeme. Onları kendi hallerine bırakma. Onların intikamını en şiddetli şekilde zalim düşmanlarından al. Onları nihai zaferlere ulaştır.

Özellikle Filistin’de, Gazze’de, Lübnan’da, Yemen’de, Irakta, Bahreyn’de, Miyanmar’da ve dünyanın dört bucağında evrensel küfre, istikbara ve Siyonizm’e karşı ümmetin izzet ve onurunu savunan direnişçi kardeşlerimize sabır ve sebat inayet et. Lütuf ve yardımlarını ve en yakın zamanda nihai zaferi onlara nasip ederek, bütün dünyadaki mazlumları, müstaz’afları ve İslam ümmetini sevindir.

İlk kıblemizi, Mescid-i Aksa’mızı bize geri çevir.

Ey Rabbimiz bize onlar hakkındaki görevlerimizi hakkıyla ifa etmeyi, gönlümüzle, dilimizle, elimizle, mal ve canlarımızla hak ve hakikati, İlahi ve insani bütün değerleri savunmayı nasip buyur.

Bizlere de onlar gibi Peygamber torunu, özgürlerin babası, mücahitlerin ve şehitlerin efendisi, Hz. Hüseyn’e iktida ederek Hüseyni yaşamayı ve Hüseyni ölmeyi nasip eyle.  

Ve son olarak Yine Halilullah’ın diliyle sana yalvarıyoruz: “Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.”

Bi-Muhammed’in ve Âlihi ve bil-Fatiha.