.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

İmam Cafer-i Sadık diye meşhur olan Cafer bin Muhammed bin Ali bin Hüseyin (Medine, h. 83/Medine, h. 148), On İki İmam'ın (a.s) altıncısıdır. 65 yaşında iken şehit oldu; babası İmam Muhammed Bakır (a.s), dedeleri İmam Seccad (a.s) ve İmam Hasan’ın (a.s) yanında Cennetü’l Baki mezarlığında defnedildi.

Annesi Kasım bin Muhammed bin Ebu Bekir’in kızı Ümmü Ferve’dir. İmameti 34 yıl sürmüştür.[1] Künyesi Ebu Abdullah’tır ve Caferi mezhebi ona nispet verilmektedir.[2]

İmam Cafer Sadık’tan (a.s) fıkıh ve kelam alanında çeşitli konularda geniş ve değişik hadisler nakledilmiştir. Bundan dolayı Şia mezhebini "Caferî Mezhebi" olarak adlandırmışlardır. Hz. İmam’ın (a.s) imametinin ilk yıllarında meydana gelen siyasi boşluk, insanların özgürce İmam Cafer Sadık’a (a.s) yönelmelerine neden olmuş ve fıkhi, kelami konuları ondan öğrenmişlerdir.[3]

Ehl-i Sünnet ulemalarından İbni Hacer Heysemi şöyle diyor: "İnsanlar, onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır. Yahya b. Said, İbni Cerih, Süfyan b. Uyeyne, Süfyan Sevri Ebu Hanife, Şu’be b. El-Haccac ve Eyüp Sahtiyani gibi büyük şahsiyetler ondan rivayet nakletmişlerdir."

Ehl-i Beyt İmamlarından (a.s) hiçbirinin İmam Cafer Sadık (a.s) kadar öğrencisi olmamış ve İmamlardan (a.s) nakledilen rivayetler ondan nakledilen rivayetlerin sayısına ulaşmamıştır. Hadis ashabı, ondan rivayet nakleden ravilerin sayısını 4000 olarak belirtmişlerdir. İmam Cafer'in (a.s) Şehadeti, Mansur Devaneki tarafından tedarik edilen zehir sonucu olmuştur.[4]

Nesep, Künye ve Lakabı

Cafer bin Muhammed bin Ali bin Hüseyin bin Ali bin Ebu Talip (a.s), Şiaların altıncı İmamı ve Müminlerin Emiri’nin soyundan gelen beşinci imamdır. Künyesi Ebu Abdullah ve en ünlü lakabı ise “Sadık”tır. Öteki lakapları ise, şunlardan ibarettir: Sabır, Tahir ve Fazıl. Ancak Şia bile olmayan kendi asrındaki fakih ve muhaddisler, onun hadisteki doğruluğundan ve rivayetleri nakletmesindeki sadakatinden dolayı onu övdüklerinden “Sadık” lakabı ile şöhret bulmuştur.[5]

Annesinin adı Fatıma veya Garibe, künyesi ise Ümmü Ferve’dir.[6] Ümmü Ferve, Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir’in kızıdır.[7]

Doğumu ve Şehadeti

İmam Cafer Sadık (a.s), hicretin 83. yılında Medine’de dünyaya geldi ve h. 148. yılında 65 yaşında iken orada şehit edildi. Babası İmam Muhammed Bakır (a.s), dedesi İmam Seccad (a.s) ve büyük amcası İmam Hasan’ın (a.s) yanında Cennetü’l Baki mezarlığında defnedildi.[8] Dünyaya geliş tarihini 17 Rebiülevvel ve şehadetini ise 25 Şevval olarak belirtmişlerdir. Şehadet günü için Recep ayı veya Şevval ayının ortasını da nakletmişlerdir. Bazı tarihçi ve tezkire yazarları dünyaya gelişini hicretin 80. yılında,[9] İbni Kuteybe ise, şehadetini hicretin 146. yılında olduğunu belirtmiştir.[10]

Ömrünün 12 yılını dedesi (İmam Seccad) (a.s), 19 yılını ise babası (İmam Muhammed Bakır) (a.s) ile geçirmiştir. İmamet süresi 34 yıl sürmüştür.[11]

Şehadeti

Fusûlü’l Mühimme ve Misbahu Kef’emi[12] kitapları ve başka kitaplarda da zikredildiği gibi, İmam Sadık (a.s) zehirlenerek şehit edilmiştir. İbn Şehraşub’un, Menakıp kitabında yazdığına göre Ebu Cafer Mansur onu zehirlemiştir,[13] Zira Mansur’un ona karşı olan kini ve İmam'ın (a.s) halkı ona karşı kışkırtma korkusu, Mansur'u rahat bırakmıyordu. Mansur’un biyografisini bilen herkes, Mansur’un hilafete ulaşmak için çaba sarf edenlere hiç acımadığını ve hatta Abbasi hükumetinin kurulmasında oldukça büyük çabalar sarf eden Ebu Müslim Horasani’ye bile acımadan katlettiğini bilirler.[14]

İmamet

İmam Cafer Sadık’ın (a.s), Hişam b. Abdülmelik, Velid b. Yezid b. Abdülmelik, "Nakıs" lakaplı Yezid b. Velid b. Abdülmelik, İbrahim b. Velid ve Mervan Hammar’ın hükumeti dönemine denk gelen imameti 34 yıl sürmüştür. Daha sonra Pirahen Sahan siyah bayraklarla Horasan’dan Ebu Müslim ile birlikte kıyam etmiş ve "Saffah" lakaplı Ebü’l Abbas Abdullah b. Muhammed b. Ali b. Abdullah b. Abbas, 4 yıl 8 ay İslam beldelerine hükmetmiştir. Sonra kardeşi "Mansur" lakaplı Ebu Cafer, 21 yıl 11 ay hükümdarlık yapmıştır. İmam Cafer Sadık (a.s), Mansur’un hükumeti ele geçirmesinden 10 yıl sonra şehit olmuştur.

İmamet Delilleri

Hişam b. Salim, Ebü’s-Sabah Kenani, Cabir b. Yezid Cu’fi, Abdü’l A’lâ Mevla Âl-i Sam gibi çeşitli kişiler İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) oğlu “Cafer”in imametini ortaya koyan hadisler nakletmişlerdir. Şeyh Müfid şöyle yazmaktadır: İmam Muhammed Bakır’ın (a.s) oğlu Cafer’in imametini anlatan vasiyetinin yanı sıra, İmam Cafer’in ilim, züht ve ameldeki üstünlüklerinin tüm kardeşlerine, amcaoğullarına ve öteki insanlara açık olması onun imametine bir delildir.

İlmi Hareket ve Ayaklanma

Hz. Resulü Kibriya Efendimizin (s.a.a) vefatından sonra halifeler döneminde ne zaman fıkhi bir mesele halife veya sahabelere zor gelirse, İmam Ali’ye (a.s) müracaat edilir ve o da meseleyi çözerdi. İmam Ali (a.s) şehit olduktan sonra, düşmanlar ortamı onun oğulları ve Şialara karşı zorlaştırmış ve onlar ile halk arasına mesafe koymuşlardı. Öte yandan dinini dünyasına satanlar da zamanın hakimlerini memnun etmek veya kendi menfaatleri için hadis uydurmaya koyulmuşlardı. Öyle ki artık doğru hadisle uydurma hadisleri ayırmak fakihlere zor gelmeye başlamıştı. Söylenebilir ki hicretin 40. yılından neredeyse birinci asrın sonuna kadar az bir sahabe ve tabiin dışında doğru fıkıhtan –Âl-i Muhammed’in Fıkhı- kimse yararlanamamıştı. İmam Muhammed Bakır (a.s) döneminde az bir rahatlama yaşanmış ve 114-148 (İmam Cafer Sadık’ın (a.s) imamet dönemi) yıllarında Âl-i Muhammed fıkhı yayılmaya veya başka bir ifadeyle, Caferi fıkhının eğitim ve öğretim günleri başlamıştı. Medine bile bu yıllarda farklı bir yüze bürünmüştü.

İmam Cafer Sadık’ın (a.s) dönemi, Mervani hükumetin önce zayıflamasına ve ardından yıkılmasına denk gelmiştir. Öyle ki bu durum siyasi özgürlükleri beraberinde getirmiş, köşe ve bucaklarda dini ve yöneticilere karşı ayaklanmalar görülmeye başlanmış, bu da çeşitli dallarda bilimsel tartışmalar için özgür bir alan oluşmasına neden olmuştur. İmam Cafer Sadık’tan (a.s) fıkhi ve kelami olan değişik konularda nakledilen hadisler, çok geniş ve çeşitlidir. Bundan dolayı Şia mezhebine Caferi mezhebi de denmektedir. İkinci yüzyılın ilk yarısında meydana gelen siyasi boşluk, insanların özgürce İmam Cafer Sadık’a (a.s) yönelmelerini sağlayarak fıkhi ve kelami sorularını ondan öğrenmelerine neden olmuştur.

İbn Hacer, İmam Cafer Sadık (a.s) hakkında şöyle yazmıştır: insanlar onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır. Yahya b. Said, İbni Cerih, Süfyan B. Uyeyne, Süfyan Servi, Ebu Hanife, Şu’be b. El-Hüccac ve Eyüp Sahtiyana gibi büyük şahsiyetler ondan rivayet nakletmişlerdir. Alimler, Hz. Muhammed’in (s.a.a) Ehlibeytinden (a.s) olan İmam Cafer Sadık’tan (a.s) naklettikleri kadar hiç kimseden hadis nakletmemiş ve hiçbirinin onun kadar öğrencisi olmamıştır. Ayrıca ondan nakledilen rivayet kadar 14 On dört Masum un (a.s) hiçbirinden rivayet nakledilmemiştir. Hadis ashabı, ondan hadis nakledenlerin sayısını 4000 olarak açıklamışlardır.

İslam Hukuku 

Zehebi’nin Ebu Hanife’den naklettiğine göre, Ebu Hanife şöyle demiştir: Cafer b. Muhammed’den, yani İmam Sadık’tan (as.) daha fakih birisini görmedim. Ehlisünnetin dört büyük mezhebinden birinin imamı olan Malik b. Enes şöyle demiştir: "Fazilet, bilim ve takvada ondan daha üstün birisini görmedim." 

Zübeyr Bekâr şöyle yazmaktadır: Ebu Hanife’nin İmam Cafer Sadık’la çeşitli mülakatları olmuştur. Bu mülakatlardan birinde İmam, Ebu Hanife’ye şöyle demiştir:

- Allah’tan kork ve dinde kıyas etme; kıyas eden ilk kişi şeytandır. Allah şeytana şöyle buyurmuştur: Âdem’e secde et. Şeytan: Beni ateşten onu topraktan yarattın, demiştir. (A’raf, 21) Sonra İmam, Ebu Hanife’ye şöyle sormuştur:

- İnsanı öldürmek mi, yoksa zina mı daha günahtır? Ebu Hanife:

- İnsan öldürmek! İmam:

- Öyleyse neden insan öldürmek iki şahitle sabit olmakta iken zina ise, dört şahitle? Kıyasla ne yapmaktasın? Allah katında namaz mı daha üstündür, yoksa oruç mu? Ebu Hanife:

- Namaz İmam: Öyleyse neden adet gören kadın orucunun kazasını tutmakta ama namazın kazasını kılmamaktadır? Allah’ın kulu! Allah’tan kork ve kıyas etme!

Döneminde Gerçekleşen En Önemli Ayaklanma

Zeyd b. Ali’nin Kıyamı İmam Cafer Sadık (a.s) Zeyd b. Ali b. Hüseyin (a.s) hakkında şöyle buyurmuştur: O, Âl-i Muhammed âlimlerinden biriydi, Allah için gazaplanmış, düşmanla savaşmış ve sonunda öldürülmüştür. Bazı rivayetlerin içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla Zeyd’in (a.s) ayaklanması İmam Cafer Sadık (a.s) tarafından teyit edilmiştir.

Şeyh Saduk, Uyun-u Ahbari’r-Rıza kitabında şöyle nakletmiştir: Zeyd b. Musa b. Cafer (a.s) Basra’da ayaklanarak Abbas oğullarının evini ateşe verdiğinde, Me’mun İmam Rıza’ya şöyle dedi:

- Eğer kardeşin Zeyd böyle bir iş yapmışsa, ondan önce de Zeyd b. Ali (a.s) ayaklanmış ve öldürülmüştür. Eğer senin hatırın olmasaydı, onu öldürürdüm; çünkü o çok kötü bir şey yaptı. İmam (a.s) şöyle buyurdu:

- Kardeşim Zeyd’i, Zeyd b. Ali (a.s) ile karşılaştırma! O, Âl-i Muhammed’in alimlerindendi. Allah için gazaplanmış, düşmanla savaşmış ve sonunda öldürülmüştür. Babam Musa b. Cafer, babası Cafer b. Muhammed’den (İmam Cafer Sadık) şöyle duymuştur:

Allah, amcam Zeyd’i (a.s) bağışlasın! O, insanları “Âl-i Muhammed’in rızasına” çağırıyordu ve eğer zafer kazansaydı, vadesine vefa gösterecekti. Kıyam etmeden önce benimle istişare etti. Ona şöyle dedim:

- Amca! Eğer razı olursan, öldürüleceksin ve Kufe’de darağacına asılacaksın, kendin biliyorsun.

Abdullah b. Seyabe’nin naklettiği başka bir rivayette ise şöyle geçmiştir:

Bizler yedi kişiydik. Medine’ye giderek İmam Sadık’ın (a.s) yanına uğradık. İmam (a.s) bize: "Amcam Zeyd’den (a.s) ne haber?" diye sordu. Şöyle dedik:

- Ayaklandı veya ayaklanmak üzeredir. İmam (a.s):

- Eğer bir haber alırsanız, bana haber verin. Birkaç gün geçti ve Besam Sayrafi’den bir mektup ulaştı. Mektupta şöyle yazmaktaydı:

"Zeyd, Safer ayında çarşamba günü ayaklandı ve cuma günü öldürüldü." Biz, İmam Cafer Sadık’ın (a.s) yanına gittik ve mektubu ona verdik. İmam (a.s) mektubu okudu ve ağladı. Sonra şöyle buyurdu:

- İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Amcamı Allah’ın sonsuz rahmetine emanet ediyoruz. Bizim dünya ve ahiret adamımızdı. Allah’a and olsun ki amcam, Resulullah (s.a.a), Ali, Hasan ve Hüseyin’in (s.a) yanında şehit olanlar gibi dünyadan şehit olarak ayrılmıştır.

Hz. Mehdi’nin (a.s) zuhurundan önce kılıçla ayaklanma babında nakledilen bir rivayette şöyle geçmiştir: Zeyd’in (a.s) ayaklandığını söylemeyin. (Onun ayaklanmasını örnek almayın) Zeyd (a.s), alim ve doğru bir adamdı. O, sizleri kendisine çağırmadı; bilakis “Âl-i Muhammed’in rızasına” çağırdı. Eğer zafer kazansaydı, vaat ettiği şeye vefa edecekti.

Ashabı

İmam Cafer Sadık’ın (a.s) öğrenci sayısını dört bine kadar yazmışlardır. Bu dört bin öğrenciye, her gün İmam'ın (a.s) huzuruna gelip ondan ders alanların yanı sıra, bir süre boyunca İmam’dan (a.s) bilim öğrenenler de dahildir. Keşfü’l Gumme kitabının yazarı şöyle yazmaktadır:

Yahya b. Said Ensari, Eyüp Sahtiyani, Aban b. Tağlib, Ebu Amr b. A’la ve Yezid b. Abdullah gibi bazı tabiin ondan hadis nakletmişlerdir. Malik b. Enes, Şu’be b. Haccac, Süfyan Sevri, İbn-i Cerih, Abdullah b. Ömer, Ruh b. Kasım, Süfyan b. Uyayne, Selman b. Bilal, İsmail b. Cafer, Hatem b. İsmail, Abdülaziz b. Muhtar, Veheb b. Halit ve İbrahim Tahman gibi alimler de ondan hadis nakletmiştir. Cabir b. Hayyan Kufi’yi de İmam Cafer Sadık’ın (a.s) öğrencilerinden saymışlardır.

Ehlisünnet Büyüklerinin Onun Hakkındaki Sözleri

İbn-i Hacer Askalani, onu şöyle anlatmıştır: "el-Haşimî, el-Alevî, Ebu Abdullah el-Medenî es-Sadık." Yine dediğine göre İbn-i Hayyan şöyle yazmıştır:

"Fıkıh, ilim ve fazilette Ehlibeytin (a.s) seyyidi idi." Ehlisünnet alimlerinden İbn-i Hacer Heytemi şöyle demektedir: "insanlar onun ilmini o kadar çok nakletmişlerdir ki şöhreti şehrin her yerine ulaşmıştır." Yahya b. Said, İbn-i Cerih, Süfyan B. Uyeyne, Süfyan Sevri, Ebu Hanife, Şu’be b. El-Haccac ve Eyüp Sahtiyani gibi büyük alimler ondan rivayet nakletmişlerdir.[49]

http://tr.wikishia.net

- - - - - - - - - - - -

El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.
Şehidi, 1384, s. 4.
Şehidi, 1384, s. 61.
Menakıp, c. 4, s. 280;
Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.
Şehidi, 1384, s. 3.
Şehidi, 1384, s. 5.
El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.
El-Müfid, h. ş. 1380, s. 526-527.
Keşfü’l Gumme, c. 2, s. 155;
Şehidi, 1384, s. 4’den naklen.
El-Mearif, s. 215; Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.
El-Tabersi, k. 1417, s. 514.
Meclisi, Bihar, c. 47, s. 1-2;
Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.
Menakıp , c. 4, s. 280;
Şehidi, 1384, s. 85’den naklen.
Şehidi, 1384, s. 85-86.