.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ortak Hayatta Anlayış


Müminlerin Emiri (a.s) şöyle buyurmuştur:


"And olsun Allah'a ki, (Fatıma ile ortak hayatımızın başladığı günden, aziz ve yüce Allah katından ruhu kabzedildiği güne dek) asla onu ne üzdüm ve ne de bir şeyi yapmaya zorladım; o da beni hiç üzmedi ve itaatsizlik etmedi. Ona baktığımda, bütün acılarımı ve dertlerimi unutuyordum." [1]


En Doğru Sözlü Hanım


Aişe şöyle demiştir:


"Babası (Allah Resulü) hariç Fatıma'dan daha doğru sözlü birini asla görmedim." [2]


İbadet


Hasan-ı Basri şöyle demiştir:


"Bu ümmet arasında Fatıma'dan (s.a) daha çok ibadete düşkün biri olmamıştır; o kadar namaz kılar ve ibadet ederdi ki ayakları şişerdi." [3]


Başkalarına Dua Etmesi


İmam Hasan (a.s) şöyle buyurur:


"Bir Cuma akşamı annem Fatıma'nın mihrabında ibadete durmuş olduğunu gördüm. Şafak vaktine kadar ibadette kaldı; rükû ve secde etti. Hep mümin erkek ve kadınların isimlerini söyleyerek dua ediyordu, ama kendisine hiç dua etmiyordu. Anneme dedim ki: "Anneciğim! Başkalarına dua ettiğin gibi kendine neden dua etmiyorsun?" Annem: "Oğulcuğum! Önce komşu, daha sonra kendi evin" buyurdu." [4]


Örtünme


İmam Musa b. Cafer (a.s), babalarından nakille Müminlerin Emiri Ali'den (a.s) şöyle rivayet eder:


"Gözleri görmeyen biri, Fatıma'nın evine girmek için izin istedi. Fatıma bir köşeye çekildi. Allah Resulü (s.a.a), Fatıma'ya şöyle buyurdu: "O görmüyordu. Seni görmediği hâlde neden bir köşeye çekilip kendini sakladın?" Fatıma dedi ki: "O beni görmüyordu, ama ben onu görüyordum ve ayrıca kokuyu alabiliyordu." Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a): "Şahadet ederim ki sen, benim tenimin paresisin." buyurdu." [5]


Mahrem Olmayan Erkeklerden Sakınma


Hz. Fatıma (s.a) kendisine sorulan "Kadınlar için en iyi olan nedir?" sorusunu şöyle cevapladı:


Kadınlar için en iyi olan, erkekleri görmemesi ve onlara görünmemesidir.[6]

Allah Resulü'nün (s.a.a), ashabına sormuş olduğu "Kadının Allah'a en yakın olduğu zaman ne zamandır?" sorusuna Hz. Fatıma (s.a) şöyle cevap vermişti:


"Kadının Allah'a en yakın olduğu zaman, evinin en gizli yerine çekildiği zamandır."


Allah Resulü (s.a.a), Hz. Fatıma'nın (s.a) bu cevabından haberdar olunca şöyle buyurmuştu:
 

"Fatıma, bedenimin bir parçasıdır." [7]


Hemen belirtmek gerekir ki kadının dışarı çıkması, bir haramın işlenmesine neden olmadığı sürece sakıncasızdır ve hatta bazen kadının dışarı çıkması daha iyi veya gerekli bile olur. Ancak bu başlık altında aktardığımız hadislerin vurgu yaptığı nokta şundan ibarettir: Herhangi bir neden veya zorunluluk olmadığı sürece kadının mahrem olmayan erkeklere kendini göstermemesi daha iyidir.


Züht ve Allah Korkusu


"Ve şüphe yok ki onların hepsine de vaat edilen yer, cehennemdir. Orasının yedi kapısı var, her kapıya da onlardan bir kısmı ayrılmıştır." [8] ayeti indiğinde, Allah Resulü (s.a.a) yüksek sesle ağlamış, ashap da Peygamber'in ağlaması üzerine ağlamıştı; ama Cebrail'in ne getirdiğini bilmiyor ve (Allah Resulü'nün heybetinden) kimse de konuşmaya cüret edemiyordu.


Allah Resulü'nün (s.a.a), Fatıma'yı (s.a) görünce sevindiğini hatırlayan Selman, hemen olayı anlatmak için Fatıma'nın (s.a) evine gitmiş ve onun, birçok yeri hurma lifleriyle yamalı yün bir cübbe giymiş olduğu hâlde arpa öğüttüğünü ve "Allah katındaki, daha hayırlıdır ve daha sürekli." [9] dediğini duymuştu.


Selman, Cebrail'in vahiy getirdiğini ve Allah Resulü'nün (s.a.a) de bundan etkilenerek ağladığını Fatıma'ya (s.a) bildirir. Hz. Fatıma (s.a) yerinden kalkarak yamalı cübbesini bürünür ve hareket eder. Selman (bunu görünce çok üzülür ve) şöyle der:


Ne de üzücüdür, kisra ve kayser kızları ipek giysinler giyerken Muhammed'in kızı on iki yeri hurma lifiyle yamalı yün cübbe giysin!


Fatıma (s.a), Allah Resulü'nün (s.a.a) huzuruna vararak selâm takdim ettikten sonra şöyle arz eder:


Babacığım! Selman benim giydiğim elbiseye hayret etmektedir; oysaki seni seçen Allah'a andolsun ki, beş yıldır (ben ve Ali) bir koyun postundan başka bir şeye sahip değiliz. Gündüzleri onun üzerinde devemize yem veriyoruz, geceleri ise yatak olarak kullanıyoruz. Yastığımız ise, hurma lifleriyle doldurulan bir başka deri parçasıdır!


Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurur:


"Selman! Benim kızım (Allah'a doğru) yol alanların öncüsüdür."


Hz. Fatıma (s.a) arz eder ki:


"Babacığım! Canım feda olsun sana, ağlamanızın nedeni nedir?"

 Allah Resulü (s.a.a), Cebrail'in indirdiği ayetten haber verince, Fatıma (s.a) öyle ağlar ki, yere yığılır ve devamlı şöyle derdi:


"Eyvahlar olsun! Cehennem ateşine düşenin vay hâline..." [10]


Züht


İmam Cafer Sadık'tan (a.s) ve Cabir b. Abdullah Ensari'den şöyle rivayet edilmiştir:


"Allah Resulü (s.a.a), Fatıma'nın kalın bir elbise giydiği halde el değirmeniyle un öğüttüğünü ve aynı zamanda da çocuğunu emzirdiğini görünce gözleri doldu ve "Kızcağızım! Dünyanın acısına, ahiretin tatlılığının girişi olarak bunlara dayan." buyurdu. Fatıma dedi ki: "Ey Allah Resulü! Nimetlerinden dolayı Allah'a şükrediyorum." Bunun üzerine, Allah Teâlâ şu ayeti indirdi:[11] "Ve elbette yakında Rabbin, sana öyle şeyler verecek ki, sonunda razı olacaksın." [12]


Ali İle Ev İşi Taksimi


İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:


"Ali su ve odun getirirdi, Fatıma ise un öğütür, hamur yapar, ekmek pişirir ve elbiseleri yamardı. Fatıma insanların en güzellerindendi ve kutsal yanakları güzellikten gül gibiydi; Allah'ın selâmı onun, babasının, eşinin ve evlatlarının üzerine olsun!" [13]


Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:


"Fatıma, tulumla o kadar su taşımıştı ki sinesinde izi çıkmıştı; el değirmeniyle o kadar un öğütmüştü ki elleri yaralanmıştı; o kadar ev temizlemiş ve yemek pişirmek için ocakta ateş yakmıştı ki elbiseleri toz duman olmuştu..." [14]
 

Kaynaklar


[1]- Biharu'l-Envar, c.43, s.134; Keşfu'l-Gumme, c.1, s.492; Beytü'l-Ahzan, s.37
[2]- Biharu'l-Envar, c.43, s.53; Keşfu'l-Gumme, c.2, s.30; Mena-kıb, Şehraşub, c.3, s.119
[3]- Biharu'l-Envar, c.43, s.84; Menakıb, Şehraşub, c.3, s.119; Munte-he'l-Âmal, s.161; Beytü'l-Ahzan, s.22
[4]- Keşfu'l-Gumme, c.2, s.25-26; Biharu'l-Envar, c.43, s.81-82; Mun-tehe'l-Âmal, s.161; Beytü'l-Ahzan, s.22
[5]- Bihar, c.43, s.91; Reyahinu'ş-Şeriat, Şeyh Zebihullah Mehallatî, c.1, s.216 (İslâmiyye basımı, Tahran); Muntehe'l-Âmal, s.161 -162
[6]- Keşfu'l-Gumme, c.2, s.23-24; Menakıb, Şehraşub, c.3, s.119; Mun-tehe'l-Âmal, s.161
[7]- Biharu'l-Envar, c.43, s.92; Muntehe'l-Âmal, s.162
[8]- Hicr Suresi, 43-44
[9]- Kasas Suresi, 60
[10]- Reyahinu'ş-Şeriat, c.1, s.148; Beytü'l-Ahzan, s.28-29
[11]- Bihar, c.43, s.85-86; Menakıb, Şehraşub, c.3, s.120; Muntehe'l-Â-mal, s.161; Beytü'l-Ahzan, s.24
[12]- Duhâ Suresi, 5
[13]- Ravzetü'l-Kâfi, s.165 (İslâmiyye basımı, Tahran)
[14]- Biharu'l-Envar, c.43, s.42, 82; Beytü'l-Ahzan, s.23
Editör: Hasan Bedel