Kısaca Şeyh Ensarî diye anılan Şeyh Murtaza b. Muhammed Emin Ensarî, Gadir-i Hum Bayramı'na rastlayan 18 Zilhicce 1214/3 Mayıs 1800 tarihinde İran’ın kuzeyindeki Dizful şehrinde doğdu. Şeyh Ensarî’nin nesebi Hz. Peygamber’den 1540 hadis rivayet eden ve şehadetinden sonra İmam Hüseyin’in (as) ilk ziyaretçisi olan (bu esnada görme yetisini kaybetmişti) sahabî Cabir b. Abdullah el-Ensarî’ye (öl. 78/697-698) ulaşır. Âlim bir zat olan babası Muhammed Emin, 1248/1833-4 yılındaki veba salgınında; Şeyh Yakub’un kızı olan annesi ise, 1279/1862-63 yılında Necef’te vefat etti. Rivayet edildiğine göre Şeyh Ensarî’nin doğumundan önce annesi rüyasında İmam Cafer Sadık’ı (as) görmüştür. Rüyasında İmam Cafer Sadık’dan altın tezhipli bir Kur’ân alan annesi, rüyasını tabir ettirdiğinde, salih ve âlim bir erkek çocuğu olacağı müjdesini almıştır.
Şeyh Ensarî tahsiline babası Muhammed Emin’in yanında başladı ve ondan Arap edebiyatı ve başlangıç ilimlerini öğrendi. Daha sonra şehrin meşhur âlimlerinden olan amca oğlu Şeyh Hüseyin b. Ahmed Ensarî’den (ö. 1253/1837-38) fıkıh ve usul dersleri alan Şeyh Ensarî 1232/1817 yılında öğrenimine devam etmek için babasıyla birlikte Kerbela’ya gitti.
Kerbela’da Kerbela İlim Havzası reisi Seyyid Muhammed Mücahid (ö. 1242/1836-37) ile tanıştı. Seyyid Mücahid, Şeyh Ensarî’nin üstadı ve amca oğlu Şeyh Hüseyin Ensarî ile birlikte Seyyid Ali Tabatabaî’nin derslerine katılmıştı. Şeyh Ensarî’ye yakınlık gösteren Seyyid Mücahid, Şeyh Ensarî’yi küçük bir imtihana tabi tuttuktan sonra talebeliğe kabul etti. Dört yıl boyunca Seyyid Mücahid’in ve Şerifü’l-ulema Molla Muhammed Mazenderanî’nin (ö. 1245/1829-30) derslerine devam etti. Şeyh Ensarî, Osmanlı-İran münasebetlerinin bozulması ve 1234/1818’de Bağdat Valisi Kölemen Davud Paşa’nın Kerbela’ya yönelik baskıları üzerine buradan göç eden bazı ailelerle birlikte Kazımeyn’e gitti. O sırada ziyaret için memleketinden Atabat’a gelen bir kafile ile birlikte, kendisini görmek isteyen babasının yanına, Dizful’a döndü.
Bir yıl memleketinde kaldıktan sonra 1237/1821-22 yılında Kerbela’ya dönen Şeyh Ensarî Şerifü’l-ulema’nın derslerine katıldı. Ertesi yıl Necef’e gitti ve Şeyh Musa Kaşifülgıta’nın (ö. 1241/1825-26) derslerine katıldı. Bir kez daha babasını ziyaret etmek için Dizful’a dönen Şeyh Ensarî 1240/1824-25 yılında İmam Musa er-Rıza’yı (as) ziyaret etmek için Meşhed’e hareket etti. Yolda Burucerd, Isfahan ve Kaşan ilim havzalarını ziyaret eden Şeyh Ensarî, Burucerd’de Şeyh Esedullah Burucerdî’nin (ö. yaklaşık 1271/1854-55), Isfahan’da Seyyid Bâkır Şeftî’nin derslerine katıldı. Kaşan’da dört yıl konaklayan Şeyh Ensarî, burada Molla Ahmed Nerakî’nin (ö. 1245/1829-30) derslerine devam etti. Molla Nerakî’den rivayet ve ictihad icazetleri alan Şeyh Ensarî Kaşan’dan Meşhed’e gitti. Şeyh Ensarî'nin el yazısı
Meşhed’de beş ay ikamet eden Şeyh Ensarî, oradan Tahran’a geçti ve altı yıl süren yolculuktan sonra 1246/1830-31 yılında Dizful’a döndü ve memleketindeki ilim havzasının yöneticiliğini yaptı, dersler verdi. 1249/1833-34 yılında Necef’e dönen Şeyh Ensarî, burada kimi kaynaklara göre Şeyh Ali Kaşifülgıta’nın (ö. 1254/1838-39) kimine göre Cevahir’in müellifi Şeyh Muhammed Hasan Necefî’nin derslerine katıldı. Her iki üstadın derslerine bir ay boyunca devam eden Şeyh Ensarî, daha sonra kendi ders halkasını kurdu ve tedrise başladı. Şeyh Hasan Necefî’nin uygun görmesiyle onun vefatından (1266/1850) sonra Şiî mercilik makamının yöneticisi (zaim) kabul edildi ve on beş yıl boyunca, vefatına kadar bu görevini sürdürdü.
İshal salgınında hasta düşen Şeyh Ensarî, 17 Cemaziyelahir 1281/17 Kasım 1864 tarihinde Necef’te vefat etti. Cenaze namazını Seyyid Ali Tusterî kıldırmıştır. Kabri, Türk Mescidi olarak bilinen Necef’teki Şeyh Ensarî Mescidi’ndedir.
Şeyh Ensarî’nin 500-3000 talebesi olduğu söylenmiştir. Doğumunun 200. yılı anısına yayımlanan Şeyh Ensarî’nin Hayatı kitabında 316 talebesinin biyografisi yer almıştır. Talebelerinden bazıları şunlardır: Şeyh İbrahim Âl-i Sadık (ö. 1284 veya 1288/1868 veya 1872), Seyyid Muhammed Behbehanî (ö. 1963), Mirza Şirazî (ö. 1895), Şehid Hacı Mirza İbrahim Hoyî (ö. 1325/1907), Ahund Horasanî (ö. 1911), Mirza İbrahim Sebzevarî (ö. 1316/1898), Şeyh İbrahim Kaftan (ö. 1279/), Mirza Habibullah Reştî (ö. 1312/1862), Şeyh Mevla İbrahim Kummî (ö. 1308/1890), Mirza Muhammed Aştiyanî (ö. 1319/1901), Seyyid Ebu’l-Kasım Hansarî (ö. 1280/1863).
Otuz civarında kitap ve risale kaleme alan Şeyh Ensarî’nin başlıca eserleri şunlardır: Feraidü’l-usul. (er-Risale adıyla da anılan eser defalarca basılmış ve birçok âlim tarafından şerh edilmiştir); el-Mekasib (el-Metâcir adıyla da anılmaktadır ve eser üzerine birçok şerh ve haşiye yazılmıştır. Bu iki eser Şiî ulemâsının büyük teveccühünü kazanmış ve Ahund Horasanî’nin Kifayetü’l-usul’ü ile birlikte Şiî medreselerinde en üst seviyede okutulan temel ders kitaplarını oluşturmuştur. Bu eserlerin çok kapsamlı olması sebebiyle daha sonraki ulemâ bunlara şerh ve haşiye yazmıştır); et-Tahare (Allame İbnü’l-Mutahhar el-Hillî’nin el-İrşad adlı eserinin şerhi olup birçok defa basılmıştır); el-Menasik; Haşiyetü Necati’l-ibâd (Hocası Şeyh Muhammed Hasan Necefî’nin eserine yazdığı haşiyedir); Mecmuatü’l-hidaye (Şeyh Ensarî’nin fetvalarından meydana gelmiş olup Muhammed Taki b. Muhammed Bâkır Yezdî tarafından derlenmiştir).