.

Ehlader Araştırma Bölümü

Ali Ekber Karagöz

Hz. Mehdi (a.f.), on birinci İmam Hz. Hasan Askeri’nin (a.s) oğludur. İsmi ve künyesi Hz. Resulullah Efendimizin (s.a.a) isim ve künyesinin aynısıdır. Ehl-i Beyt inancına göre Ehl-i Beyt imamlarının on ikinci yıldızıdır. Geleceği tüm Peygamberler, efendimiz Hz. Resulullah (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt(a.s)  İmamları tarafından müjdelenmiştir. İleri gelecekte bir kurtarıcı (Mesih ve/veya Mehdi) inancı semavi dinlerde olduğu gibi ilkel dinlerde de görülmektedir. İslam âlimlerinin ve mahsusen Şia müfessirlerinin çizmiş olduğu genel tabloya bakacak olursak İmam Mehdi’nin geliş dönemi yani büyük gaybet döneminin sona ereceği dönem için şunları diyebiliriz;

1- Dünya zulüm ile dolup taşacaktır,

2- Yerküre adalet için O’nu feryat ederek çağıracaktır,

3- Günahlar artık aleni olarak fiillere dökülecektir. Fitne ve fesadın olmadığı en küçük bir iş dahi olmayacaktır.

Salih bin Ukbe babasından, o da İmam Muhammed Bakır’dan (a.s), babaları vasıtasıyla Resulullah‘dan (s.a.a), şöyle buyurduğunu nakletmektedir:

“Mehdi benim evlâtlarımdandır, onun gaybet dönemi olacaktır. Bu dönemde ümmetten birçoğu delâlete düşecektir. O, peygamberlerin nişaneleriyle gelecek, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır.”

İmam Mehdi’nin gelmesine yakın bir zamanda toplumun bilgi yapısı O’nu bilmeye ve tanımaya yetebilecektir. Dünya adalete susamış olacaktır. Öyle ki yerküre adalet diye feryat edecektir. O’nun gelişi için tüm zeminler hazır halde olacaktır. Bu minvalde 20. asırda tüm dünyaya zuhurun provasını O’nun sevenleri yaşatmışlardır. İmam Mehdi ile aynı soydan İmam Ruhullah Humeyni (r.a.) ve arkadaşları tam bir kararlılık ve teslimiyet ile bu yoldan vazgeçmeyerek dünyadaki zulme dur demişlerdir. Bu anlamda İran İslam Devrimi’nin gerçekleşme biçimi, bizlere İmam Mehdi’nin (a.f.) zuhuru için neler yapmamız gerektiğini özet olarak da olsa göstermiştir. İran İslam Devrimi, 20. asrın en mühim olaylarından biridir. Birçok kimse farklı taraflardan ve farklı perspektiflerden konuyu anlamaya ve anlatmaya çalışmaktadır. Konu sadece İran açısından değil tüm İslam âlemi için büyük önem arz etmektedir. Çünkü sadece coğrafya ile sınırlı kalmamış bir devrimdir. Bugün dünyanın her coğrafyasında İslam İnkılabı’nın fikirsel ve ictimai anlamda eserleri kendini göstermektedir. İslam dinini özgürlük ve hayat perspektifinden uzak olarak okuyan akıllar, maalesef İslam tarihine yakıcı ve yıkıcı eserler bırakmışlardır. Nitekim Allah-u Teâla Kuran-ı Kerimde;

“İnsanlar tek bir ümmetti. Allah müjdeci ve korkutucu olarak peygamberler gönderdi. İnsanların ayrılığa düştükleri şeylerde, aralarında dosdoğru hükmetmek üzere onlara kitap da indirdi. Onlara bunca açık deliller geldikten sonra da gene ancak ihtirasları yüzünden tuttular da ihtilafa düştüler. Hâlbuki Allah inananları, onların ihtilâfa düştükleri doğru şeye, kendi izniyle muvaffak etti, gerçeğe ulaştırdı. Allah, dilediğini doğru ve düz yola çıkarır.” 2

Müslümanların varlık-yokluk ekseninde olduğu bir dönemde İslam Devrimi hareketi iman edenlerin kutsal dinini yeniden yeşertmiştir. İslam İnkılabı, İmam Mehdi (a.f.) zuhurunun habercisi olma özelliğini taşımaktadır.

İslam İnkılabı hareketini başlatanların adaleti talep ettiklerini, bunun için ölümü göze aldıklarını ve bunda ısrarcı olduklarını görürüz. Onların Allah'a olan teslimiyetleri ve kavi duruşları yıllara ışık tutan İnkılabı doğurmuştur. İslam İnkılabı, tam teslimiyet ile gerçekleşmiştir. Bu mücadele çerçevesinde çok değerli hazinlerini şehit vermek pahasına Kerbela’dan ilham alarak İslam İnkılabı gerçekleşmiştir. Ayetullah Hüseyin Beheşti, Ayetullah Murtaza Mutaharri gibi hazineler bu yolda canlarını verme pahasına İslam Devrimi’ni yeşertmişlerdir. Bu yoldaki şehadetler Allah-u Teâlâ’nın Kuran-ı Kerim’de geçen şu ayetinin canlı tefsirini günümüz dünyasına sunmuştur;

“Onlarla savaşın ki, Allah onları sizin elinizle cezalandırsın, onları rezil rüsvâ etsin, sizi onlara karşı başarılı kılsın, inananların yüreklerine su serpsin, kalplerindeki öfkeyi yatıştırsın. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah bilmekte, hikmetle yönetmektedir.” 3

İmam Ruhullah Humeyni birçok sözünde, kurduğu İslam Cumhuriyeti'ni “İmam Mehdi'nin hükümeti” şeklinde adlandırmış ve vurgulamıştır. İmam Humeyni İnkılabın gelecekteki rolü ve dünyadaki konumunu net bir şekilde belirtmiştir. İnkılab, İmam Mehdi’nin (a.f) büyük zuhuru için dünya halklarının uyanışının nedenidir. Bizzat İmam Humeyni’nin kendisi; “Bu devrim İmam Mehdi’nin devrimidir.” Diyerek devrimin çizgisini net bir dille ifade etmiştir.

İmam Mehdi’nin (a.f.) mazlumları kurtarmak ve adaleti tesis etmek için zuhur ettiğinde bizlerden aynı fedakârlığı göstermemizi isteyecektir. Her İnkılab, fedakârlık ve tam bir teslimiyet ister. Bu fedakârlık ve teslimiyet Allah’ın bizden istediğidir. Tıpkı, Şah halkı kurşuna dizdiğinde İmam Humeyni’nin (r.a); “-sokaklara dökülün!…” emrine halkın büyük bir cesaret ile lebbeyk dediği gibi bizde İmam Mehdi’nin çağrısına koşmalıyız. İslam Devrimi’nin özelliği fedakârlık ve Kerbela’dan ilham aldığı şehadet aşkını ihya etmesidir. Bu iki kavram söz ile basit iki kelime olarak telaffuz edilse de hayata geçirilmesi için tam bir teslimiyet ve şeksiz iman olmaksızın fiile dökülemez. İslam İnkılabı’nın önemli özelliği inancını İmam Hüseyin’in (a.s.) Kerbela Kıyamından almış olmasıdır. Bu inanç ve azim devrimi emperyal cenah karşısında güçlü kılmıştır. Fedakârlık ve şehadet ruhu İmam Mehdi’nin (as) büyük İnkılabında da en önemli faktör olacaktır. Zulüm ekseninin kökten temizlenmesi için bize vazifeler düşecektir. İnancımızı sağlamlaştırmak bu yolda en önemli gayretimiz olacaktır.

Adalet terazisini İmam Humeyni, aldığı öz Muhammedi İslam eğitimiyle tesis etmiştir. Bu hak terazi bazıları için acı ama doğru gerçeklerle doludur. Islah edici olan bu adalet İslam âlemine ve tüm dünyaya ‘’özgürlük ve eşitlik” kavramını tefsir etmektedir. Bu hak adalet işimize gelsin ya da gelmesin kesindir. İmam Mehdi döneminde de adalet ister sevelim ister sevmeyelim kesin ve hak olacaktır. Bütün fedakârlıklar bu doğru İslam Adaletinin yeşermesi için yapılacaktır.

Son olarak;

- … O (a.f.), gelecektir…

- Allah’ım, yüzlerimizi o gün O’nun gelişiyle yüzlerimizi aydınlat,

- Allah’ım, bizleri o gün O’nun gelişiyle karanlıkların prangalarından kurtar,

- Allah’ım, O’nun kalbini bizden razı eyle,

- Allah’ım, dünyanın adalet susuzluğunu giderdiğini görmeyi O’nun gelişiyle bizlere nasip et,

- Allah’ım, Müslüman ve Mustazafları O’nun gelişiyle müjdele,

- Bizleri O’nun yardımından gaflete düşmemek için akıllarımıza yön ver,

- Allah’ım, O’nun gelişiyle İslam dinini ve Peygamberinin sünnetini aşikâr et,

- Allah’ıım, İslam İnkılabı Rehberinin taşıdığı kutlu bayrağı kendilerine sunduğu günü görmeyi bizlere nasip eyle,

- Allah’ım, Kerbela Şehitlerinin ve altı aylık bebeğe oklar ile cevap veren zihniyetten intikamını aldığı günü görmeyi O’nun âşıklarına nasip eyle.

Hamd, Allah’a mahsustur.

---------------------------------------------------------------------

1- Uyun’ül-Ahbar, c.1, s.287; Bihar’ul-Envar, c.51, s.72

2- Bakara 213.Ayet, Abdülbaki Gölpınarlı Meali

3- Tevbe 14. ve 15.Ayetler