.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Kim Zayıfladı?
"O hayalperest ve kuruntulu zat, İran’ın zayıfladığını açıklamış; zaman kimin zayıfladığını gösterecek. Saddam da İran’ın zayıfladığını sanarak saldırmıştı. Reagan da İran’ın zayıfladığını düşünerek Saddam rejimine o büyük yardımları yaptı; onlar ve onlarca başka hayalperest yok olup gittiler, ama [İslam] Cumhuriyeti her geçen gün daha da güçlendi."
Devrim Lideri Ayetullah Seyyid Ali Hamanei’nin bu cümleleri görüne göre oldukça siyasi ve tarihsel göndermeler içeriyor.
Ayetullah Hamanei’nin bu ifadeleri, İran İslam Cumhuriyeti’nin zayıfladığı yönündeki iddialara karşı haklı bir savunma niteliği taşıyor. Çünkü düşman, özellikle son 8 senedir iç dinamikleri, ekonomiyi ve bölgesel yandaşlarını İran’a karşı nefes almadan kışkırtmaya devam ediyor. Dilerseniz şimdi adım adım konuyu irdeleyelim:
* * *
1. Saddam Hüseyin (ö. 2006) ve İran-Irak Savaşı ya da Dayatılan Savaş (1980–1988)
- Saddam, İran’daki İslam devrimi sonrası oluşan kargaşayı fırsat bilerek Şattu’l A’rab anlaşmasını hiçe sayarak İran’a saldırdı.
- İran’ın zayıfladığını düşündü, yalnızca düşünmedi düşündürüldü de; ancak savaş 8 yıl sürdü ve Saddam beklediği zaferi elde edemediği gibi kendine dost bildiği düşmanlarına da ekonomik olarak borçlu kaldı.
- Bu savaşta yüz binlerce insan hayatını kaybetti, ama İran İslam Cumhuriyeti ayakta kaldı ve daha da güçlendi.
*
2. Eski Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan (ö. 2004) ve Amerika’nın Irak’a Desteği
- Reagan Rejimi, İran’a karşı Saddam’ı destekledi. Bu destek:
- İstihbarat paylaşımı,
- Silah yardımı,
- Diplomatik koruma gibi unsurları içeriyordu.
- ABD, İran’ı “terör destekçisi” olarak tanımlarken, Saddam’ı stratejik bir ortak olarak gördü.
- Reagan’ın özel temsilcisi Donald Rumsfeld de, Saddam ile doğrudan temas kurarak bu desteği koordine etti⁽¹⁾.
- Bu dönemde İran’ın devrim sonrası zayıf olduğu düşünülüyordu, ancak İslam Cumhuriyeti savaş boyunca ayakta kaldı ve daha da ötesi konumunu iyice pekiştirmeyi bildi.
Buna benzer onlarca farklı düşmandan hatta maalesef Türkiye içerisinde bazı cenahlardan da İran’ın yıkılmak üzere olduğu vb. durum tespitler olmuş lakin onlar göçüp gitmiş İslam Devrimi ise ayakta durmaya devam etmiştir.
* * *
Peki, Ayetullah Hamanei’nin açıklamasında ne mesajlar vardı?
- “Zayıflık” algısı bir yanılsamadan ibarettir. İran’ın zayıfladığına dair söylemler geçmişte de vardı, ama zaman bu iddiaları çürüttü.
- “Hayalperestler” kaybetti: Saddam, Reagan ve benzeri figürler İran’ın zayıfladığını sanarak stratejik ve ölümcül hatalar yaptılar.
- “İslam Cumhuriyeti güçleniyor”: Tüm bu baskılara rağmen İran ayakta kaldı ve gelişmeye devam etti.
- Tarihsel hafızayı yokladığımızda: Saddam ve Reagan örnekleri, geçmişteki “yanılsamaların” bugünkü söylemlere karşı bir uyarı olarak sunuluyor.
Ayetullah Seyyid Ali Hamanei’nin bu cümleleri, bir yandan hem iç kamuoyuna moral vermeyi hem de dış dünyaya meydan okumayı amaçlıyordu aslında. Özellikle ABD Başkanı Biden’ın da İran’ın “onlarca yıldır olmadığı kadar zayıf” olduğunu söylediği göz önüne alındığında⁽³⁾, bu açıklama doğrudan bu tür yorumlara bir cevap niteliği taşıyor.
“İran Zayıfladı” Algısı
Eli ayağı tutmayan Biden’ın açıklaması şöyleydi:
- Biden, 2025 başlarında yaptığı bir konuşmada İran’ın “onlarca yıldır olmadığı kadar zayıf” olduğunu söyledi.
Bu açıklamayı, İran’ın iç ekonomik krizleri, protestolar ve uluslararası yaptırımlar bağlamında değerlendiriyordu. Derken Trump İran’ı tehdit etti hatta yetinmedi Siyonist Rejim ile saldırdı ve sonra kendisi..
Yaşananların ardından TIME Magazine; “Amerika’nın İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılarının ardından dünya liderleri “ciddi şekilde endişeliyiz” açıklamaları yaptı.” haberini yaptı.
Sonra Donald Trump, İran’ı “Ortadoğu’nun zorbası” olarak nitelendirdi ve “İran barış yapmazsa, gelecek saldırılar çok daha büyük ve kolay olacak” dedi. Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış derler ya..
Dünyada ABD’nin İran’a yönelik saldırıları “felaket sonuçlar doğurabilir” şeklinde yorumlandı.
İran ise bu söylemlere karşılık “ebedi sonuçlar” tehdidinde bulundu ve BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırdı. Ardından birçok ülke, ABD’nin İran’a yönelik saldırılarını kınarken diplomasi çağrısı yaptı.
İşin aslı bu haberlerde İran’ın zayıfladığı değil, aksine bölgesel etkisinin hâlâ da güçlü olduğu ima ediliyor.
Bu haberler, İran’ın zayıfladığı yönündeki söylemlerin sadece bir tarafın görüşü olduğunu; diğer yandan İran’ın hâlâ ciddi bir bölgesel aktör olarak algılandığını gösteriyor.