<h6 style="text-align: right;">.</h6> <h6 style="text-align: right;"></h6> <h6 style="text-align: right;">.</h6> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: center;"><strong>Ehlader Araştırma Bölümü</strong></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Allah Teala, Hz. Adem’e şöyle vahyetti:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Ben yeryüzünde, dinimi tanıtacak bir alimin eksik olmasını istemiyorum; bu alimi senin zürriyetinden türetmek istiyorum. Öyleyse ism-i â’zamı, peygamberlik mirasını, isimlerden sana öğrettiğimi ve halkın ihtiyaç duyduğu şeyleri Habil’e devret.</em></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>Adem (a.s) da bunları söylenildiği gibi yaptı. Kabil maceradan haberdar olunca çok öfkelendi; sonra babasının yanına gelerek şöyle dedi: </em></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Ey baba! Ben kardeşimden büyük ve o makama daha layık değil miyim?”</em></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Hz. Adem (a.s) cevaben şöyle dedi:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Ey oğul! İş benim elimde değildir, Allah’ın elindedir; O, dilediğini bu makama seçer; gerçi sen benim büyük oğlumsun, ama Allah Teala onu bu makama seçmiştir. Eğer sözüme inanmıyor, beni de bu konuda tasdik etmiyorsan, o zaman her biriniz, Allah’ın dergahına bir kurban takdim ediniz; kimin kurbanı kabul olursa, o bu makama diğerinden daha layıktır.”</em></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">O zaman kurbanın kabul olmasının nişanesi, gökten bir ateşin gelip o kurbanı yakması idi. Kabil çiftçi olduğu için bir miktar değersiz buğdayı kurbanlık için hazırladı; Habil de davar sahibi olduğu için koyunları arasından yetişkin semiz bir koyun kurbanlık için seçti. Bu sırada gökten bir ateş gelerek Habil'in kurbanını yaktı; ama Kabil’in kurbanını yakmadı. Böylece Kabil’in kurbanı kabul olmadı.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Derken Şeytan Kabil’in yanına gelerek şöyle dedi: </p> <p style="text-align: justify;"><em>“Ey Kabil! Bu mesele şimdilik seninle kardeşin arasında çok önemli değildir; ama sonraları nesliniz çoğaldığında Habil’in çocukları senin çocuklarına karşı iftihar edip övünecekler ve; “Biz kurbanı kabul olan bir kimsenin evlatlarıyız, siz ise kurbanı kabul olmayan bir babanın çocuklarısınız” diyecekler. Ama eğer onu öldürmüş olursan artık baban zorunlu olarak ona verdiği makamı sana bırakacaktır.”</em></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Şeytan’ın vesvesesi sonucu Kabil Habil’in üzerine saldırarak onu öldürdü. [1]</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><strong>- - - - - - - - - - - - - - </strong></p> <p style="text-align: justify;">[1] - Bihar, c. 11, s. 227</p>