.
.
Ehlader Araştırma Bölümü
Dr. Abdullah Ahmet el-Yusuf
Arap Dil Gramerinin Kaidelerini Koyan Kişi
Tarihçiler arasında meşhurdur olan, nahiv ilminin asıl kaidelerini koyan, gramer kanunlarını belirleyen ilk kişi İmam Ali (as) olmasıdır.
Ebu’l Esved Dueli[1] bu ilmin asıl kaidelerini ondan alıp ve yaymıştır. Bu ilim Nahiv ilmi olarak adlandırılmıştır. Seyyid Muhsin Emin konuyla alakalı şöyle der:
"İlim ehlinin ve ravilerin ittifakına göre nahiv ilminin esasını Müminlerin Emiri Ali bin Ebu Talib koymuştur. O, bu kaideleri tabiinden önde olan Ebü'l Esved ed-Düeli Zalim bin Emr'e öğretmiştir. Ebü'l Esved ed-Düeli İmam Ali'nin (as) tavsiyeleri ve öğretisi temelinde bu ilmi geliştirmiştir."
Daha sonra şöyle diyor:
"En doğrusu budur ki, Nahiv ilminin esasını Ali bin Ebu Talib koymuştur. Çünkü bütün rivayetler Ebü'l Esved ed-Düeli'ye isnat edilir. O ise, Ali'ye isnat eder. Rivayet edilir ki, Ebü'l Esved ed-Düeli'den: "Bu bilgiler sana neredendir?" diye sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "Bu ilmin had ve hududunu Ali bin Ebu Talib'den öğrendim."
Enbesetu’l-fil, Meymunu’l-Karn, Nasr bin Asim, Abdurrahman bin Hurmuz ve Yahya bin Ya’mur bu ilmi Ebu’l Esved Dueli'den öğrenmişlerdir. İbn Nedim şöyle der:
"Bazı âlimler der ki, Nasr bin Asim, Ebü'l Esved ed-Düeli'den öğrenmiştir. Buğyetu’l Vuat kitabında Yakut'un şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Nasr, Kuran ve Nahiv ilminde Ebü'l Esved ed-Düeli'ye istinat ederdi."
Ebi Enbari'nin Siybaveyhin kitabının şerhinde şöyle dediği rivayet edilir:
"İnnallahe beriun mine’l müşrikine ve rasuluhu"[2] (Allah ve Onun Peygamberi müşriklerden uzaktırlar) ayetinde "Rasuluhu" kelimesinin cerle[3] okunması Hz. Peygamber’in (saa) zamanında başlamıştı. Peygamber (saa) İmam Ali'den (as) Nahiv ilminin (Arap dil gramerinin kaidelerini) esaslarını öğretmesini istedi. İmam Ali (as) Ebü'l Esved'e Avamil, harekelerin[4] tayin olunması, irap gibi kaideleri öğretti ('cümle yapısı ilmi', asıl ve esası olmak üzere bir-iki umûmî kaide gösterdi). O da, bu konuları kaleme aldı. Her hangi bir zorlukla karşılaştığında İmam Ali'ye (as) müracaat ederdi. Daha sonra yazdıklarını Emirü’l Müminine (as) takdim etti. İmam da onun yaptığı bu işi beğendi ve ona şöyle dedi: "Ni’me ma nehevte" (Maksadın çok güzeldir!).
İmam Ali'nin bu sözünden ilham alınarak bu ilim ‘Nahiv’ olarak adlandırılmıştır. Bu hadisenin Peygamber’in zamanında olması çelişkilidir çünkü o zamanda Arap dili tahriften korunuyordu. Bu, Arapların başka milletlerle kaynaşmasından sonra olmuştur."
Allame Kafti "İnbahu’l Ruvat a’la Anbain Necat" adlı kitabında şöyle diyor:
"Mısırın bütün ilim ehli dakik araştırmalardan sonra Nahiv ilminin kaidesini ilk defa Ali bin Ebu Talib’in koyduğunu söylemişlerdir. Bu ilmi Ebü'l Esved ed-Düeli ondan öğrenmiştir. Ebü'l Esved ed-Düeli'den Nasr bin Asim Basri öğrenmiştir. Nasr bin Asim'dan Ebu Amr bin Ala Basri öğrenmiştir. Ebu Amr'dan Halil bin Ahmed öğrenmiştir. Halil'den Sibaveyh Ebu Bişr Emr bin Osman bin Kanber öğrenmiştir. Sibeveyh'den Ebu’l Hasan Said bin Musede Ehfeş Avset öğrenmiştir. Ehfeş'den Ebu Osman Bekr bin Muhammed Mazini Şeybani ve Ebu Emr Curmi öğrenmiştir. Mazini ve Curmi'den Ebu’l Abbas Muhammed bin Yezid Muberred öğrenmiştir. Muberred'den Ebu İshak Zuccac ve Ebu Bekr bin Serrac öğrenmişler. İbn Serrac'dan Ebu Ali Hasan bin Abdulğaffar Farisi öğrenmiştir. Farisi'den Ebu’l Hasan Ali bin İsa Rabi öğrenmiştir. Rabi'den Ebu Nasr Kasim bin Mubaşir Vusta öğrenmiştir. İbn Mubaşir'den Tahir bin Ahmet bin Beşşaz Misri öğrenmiştir. O, Zeccac Ebu Cafer Nehhas Ahmet bin İsmail Misri'den öğrenmiştir. Nehhas'dan Ebu Bekr Edfai öğrenmiştir. Edfai'den Ebu’l Hasan Ali bin İbrahim Hufi öğrenmiştir. Hufi'den Tahir bin Ahmed bin Başşaz Nehevi öğrenmiştir. İbn Başşaz'dan Ebu Abdullah Muhammed bin Berakat Nehvi Misri öğrenmiştir. İbn Berakat'dan ve başkasından Ebu Muhammed bin Barri öğrenmiştir. İbn Barri'den Mısır ve Batı ülkelerinden gelen bir grup ilim ehli öğrenmiştir. Amr bin As mescidinde onun öğrencisi Haru’l-fil lakabi ile tanınan Şeyh Ebu’l Hüseyn Nehevi Misri öne geçmiştir. O, hicri 620 yılında vefat etmiştir."[5]
İbn Ebi'l Hadid Nahiv ilminin kaidelerinin meydana gelmesinde İmam Ali'nin (as) rolüne işaret ederek şöyle diyor:
"Malumdur ki, Nahiv ve Arap dili ilminin esas ve kaidelerinin onun tarafından öğretildiğini bütün herkes bilmektedir. O, Ebü'l Esved ed-Düeli'ye bu ilmin (cümle yapısı ilmi) asıl ve esası olmak üzere bir-iki umumi kaide gösterdi. O kaidelerden birisi de şudur: Kelime üç kısma bölünür: İsim, fiil ve harf. Her zaman sözün bilinen ve bilinmeyene bölünmesi, irap bakımından sözün sonunun ref, nesb, cer ve cezm olması gibi meseleler onun öğrettiklerindendir. İnsan gücü böylesine detaylı ayırım ve mülahaza için yeterli bir güç değildir."[6]
Ebü'l Esved ed-Düeli, İmam Ali'nin (as) Nahiv ilminin esas kaidelerini öğretmesi konusunda konuşurken şöyle derdi:
"Emirü’l Müminin Ali'nin yanına gittiğimde başını aşağı salmış düşünceli halde olduğunu gördüm." Ona dedim: "Ne düşünüyorsunuz, Ya Emirü'l Müminin?" O, şöyle dedi: "Sizin memleketinizde bayağı farklı konuşmalar ile karşılaştım. İstiyorum ki, Arap dilinin esasları hakkında bir kaide yazayım." Ben dedim ki: "Eğer bunu yaparsan bu dili bizde yaşatacaksın." Birkaç günden sonra onun yanına gittim. Bana bir sayfa verdi. Orada şöyle yazılmıştı: "Bismillahirrahmanirrahim. Kelime isim, fiil ve harftir. İsim olarak adlanan şey burada haber verilendir. Fiil olarak adlanan şeyin hareketi burada haber verilendir. Harf fiil ve isim olmayan mana hakkında haber verilendir." Sonra şöyle dedi: "Bu kaideleri amel et ve arttır. Bil ki, şeyler üç kısma bölünür: zahir (aşikâr), muzmer (gizli) ve ne zahir, ne de muzmer olan. Âlimler ne zahir, ne de muzmer olanı bilmekle bir birinden üstün olurlar". Her şeyi toplayıp ona takdim ettim. Ona takdim ettiklerimin içinde nesb harfleri de vardı. O harflerden bunları yazmıştım: "İnna, leyte, lealle, keenne" ama "lakinne" edatını yazmamıştım. Bana: "Niçin onu yazmadın?" diye sordu. Ben dedim: "Onu nesb harflerinden hesap etmiyorum". (İmam) dedi: "Aksine oda bu harflerdendir. Onu da ilave et."[7]
Ebu’l Butkan Enbâri "Nüzhetu’l el’yâ" kitabında şöyle naklediyor:
"Ebü'l Esved ed-Düeli'den şöyle rivayet etmiştir: Emirü’l Müminin Ali bin Ebu Talib’in (as) yanına gittim, elinde deri parçası vardı. "Bu nedir, Ya Emirü’l Müminin?" diye sordum. İmam dedi: "Arap sözlerini araştırdım gördüm ki, acemlerin dili ile karışmış. Öyle bir şey yapmak istiyorum ki, ona müracaat ve itimat etsinler". Sonra deriyi bana verdi. Orada şöyle yazılmıştı: "Söz isim, fiil ve harftir. İsim olarak isimlendirilen şey burada haber verilendir. Fiil olarak isimlendirilen şeyin hareketi burada haber verilendir. Harf mananın ifade olunmasına yardım eder." Sonra bana dedi: "Bu kaidede devam et ve bildiklerini de ilave et. Ey Ebü'l Esved, bil ki, isimler üç kısımdır: Zahir, muzmer ve ne zahir, ne de muzmer olan isim. Ey Ebü'l Esved, insanlar zahir veya muzmer ismini bilmekle birbirinden üstün sayılmaz". Sonra ben atıf (bağlayıcı) ve net (tayin) bablarını, hepsinin, taaccüp ve istifham (soru sözü ve cümlesi) bablarını izah ettim. Sonra "inne ve ahavatuha" babına yetiştim. Amma "lakinne" edatını yazmamıştım. Yazdıklarımı İmam Ali'ye takdim ettiğimde "lakinne" edatını da ilave etmemi emretti. Her defa Nahiv ilminin bablarından bir bab yazdığımda ona takdim ederdim. Nihayet yeterli olacak seviyeye ulaştım. (İmam) bana dedi: "Senin seçtiğin bu Nahiv (uslup) ne güzeldir". Buna göre de bu ilim Nahiv olarak adlandırıldı."[8]
Emirü'l Müminin İmam Ali bin Ebu Talib’in (as) Nahiv ilminin esaslarını oluşturmasına dair çok sayıda deliller vardır. Naklettiklerimiz yeterlidir. Çünkü bu mesele her iki mezhep tarafından tasdiklenmiş bir hakikattir.
Peki, İslam'da İlk Kitap Yazan Kişi Kimdir?
İmam Ali (as) İslam'da ilk kitap yazan kişi olarak kabul edilir. Şerif Razi'nin toplayıp kaleme aldığı Nehcü'l-Belaga kitabı İmam Ali'nin (as) en meşhur hutbelerini, öğüt ve nasihatlerini hikmetli sözlerini muhteva eder. Aynı zamanda tarih ve siret kitapları İmam Ali'ye nispet verilen "Kitabu’l Feraiz" veya "Feraizu Ali" adlı kitabın varlığından bahsetmişlerdir.
Bu kitap Ehl-i Beyt İmamlarındadır. Onların sadık sahabeleri ve öğrencileri bu konu hakkında hadisler nakletmişlerdir.
İmam Ali Malik Eşteri Mısır’a vali tayin ettiğinde ona yazdığı ahitname devletçilik ve idarecilik alanında en önemli kanunları edilen hadis ve rivayetleri "Müsned-i Ali" olarak adlandırdığı bir kitapta toplamıştır ve bu şekilde muhafaza etmiştir.
Bundan başka Ali bin Racih fıkıh ilmi alanında İmam Ali'den (as) rivayetler nakletmiştir. Nisaî'ye baktığımızda o, İmam Ali'ye nispet fıkıh ilmi alanında İmam Ali'den rivayetler nakletmiştir. Nisaî'ye baktığımızda o, İmam Ali'ye (as) nispet edilen hadis ve rivayetleri "Müsned-i Ali" olarak adlandırdığı bir kitapta toplamıştır.
- - - - - - - - - - - -
[1] Ebü’l-Esved Zâlim b. Amr b. Süfyân b. Cendel ed-Düelî (ö. 69/688) Koyu bir Ali taraftarı olması sebebiyle Şîa’nın tâbiîn arasındaki önemli simalarından sayılan Ebü’l-Esved, Cemel ve Sıffîn savaşlarında Hz. Ali’nin yanında yer almış, Cemel Vak‘ası’nda Hz. Âişe, Talha b. Ubeydullah ve Zübeyr b. Avvâm ile yapılan müzakerelerde önemli görevler üstlenmiştir.
[2] Tevbe, 3
[3] Bu ayette "Resuluhu" kelimesi cerle, yani "Resulihi" okunursa mana farkı meydana gelir. Şöyle ki, manası şöyle olur. "Allah müşriklerden ve Peygamberinden uzaktır."
[4] Seyyit Muhsin Emin, Ayanuş Şia, c.1, s.233
[5] Seyyid Meraşi Necefi, Şerh-ul İhkakil Hak, c.8, s.10
[6] İbn Ebi'l Hadid, Şerh-i Nehci'l Belâğa, c.1, s.38
[7] Seyyid Meraşi Necefi, Şerhu İhkakil Hak, c.8, s.11
[8] Seyyid Maraşı Necefi, Şerhu İhkakil Hak, c.8, s.12