<h6 style="text-align: right;">.</h6> <h6 style="text-align: right;"></h6> <h6 style="text-align: right;">.</h6> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: center;"><strong>Ehlader Araştırma Bölümü</strong></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Arap kültüründe 'Eb' (erkekler için) ve 'Ümm' (kadınlar için) takılarıyla başlayan isimlere künye denir. Künye kalıbında isim vermek Arap kabilelerinde insanı bir çeşit yüceltmek sayılmaktadır.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftn1" name="_ftnref1" title="">[1]</a> Ebu’l-Kasım, Ebu’l-Hasan, Ümmü Seleme, Ümmü Külsüm vb. gibi.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">İslâm da künyeye çok önem vermiştir. Gazalî bu konuda şöyle diyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Resulullah (s.a.a) saygıdan dolayı kalpleri kazanmak için herkese künyeleriyle seslenirdi. Künyesi olmayanlara da künye verir ve öyle seslenirdi. Halk da ona o künyeyle hitap ederdi. Hatta çocuğu olmadığı için künyesi olmayanlara da künye verirdi. Allah Resulü (s.a.a) çocuklara bile sevgilerini kazanmak için künye verir, onlara künyeleriyle seslenirdi.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftn2" name="_ftnref2" title="">[2]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">İmam Rıza’dan (a.s) şöyle rivayet edilir:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Birisi yanında ise ona künyesiyle seslen, yanında değilse ismiyle seslen.”</em> <a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftn3" name="_ftnref3" title="">[3]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Yine Resulullah’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Güzel sünnetlerden biri, insanın oğlunun adını kendi künyesi yapmasıdır.”</em> <a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftn4" name="_ftnref4" title="">[4]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Dolayısıyla künyenin tanımı göz önüne alındığında Hz. Muhammed’in (s.a.a) künyesinin Ebu’l-Kasım olmasının nedeni çocuklarından birinin adının Kasım olmasıdır.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftn5" name="_ftnref5" title="">[5]</a> Bu yüzden kendilerine Ebu’l-Kasım denilmiştir. Yine İmam Hüseyin’e (a.s) Ebu Abdullah denmesinin nedeni Abdullahu’r-Razi’ (Süt emen Abdullah-Ali Asgar) adlı oğlundan dolayıdır.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Belirtmek gerekir ki, bazen bazılarının künyeleri kendilerine layık olmadığı için, onları aşağılamak amacıyla künye benzeri bir şey verilirdi. Örneğin İslam’dan önce Ebu Cehil’e Ebu Hükm denirdi. Ama İslam’ın ve Peygamber’in (s.a.a) karşısında durduğu için artık bu künye onun şanından değildi ve ona Ebu Cehil künyesi verildi.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><sup><sup>[1]</sup></sup></a> Lugatname-i Dehhuda, c. 11, s. 16452, “Künye” sözcüğü, Tahran Üniversitesi, Yeni 1. Baskı, h.ş. 1373.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftnref2" name="_ftn2" title=""><sup><sup>[2]</sup></sup></a> Hüseyni Deştî, Mustafa, Maarif ve Maarif, c. 8, s. 595, Müessese-i Tahkikat ve Neşr-i Maarif-i Ehl-i Beyt.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftnref3" name="_ftn3" title=""><sup><sup>[3]</sup></sup></a> Tabersî, Ebu’l-Fazl, Ali b. Hasan, Mişkatu’l-Envar, s. 324, Kitaphane-i Haydariyye, Necef, h.k. 1385.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftnref4" name="_ftn4" title=""><sup><sup>[4]</sup></sup></a> Hürr Âmulî, Vesailu’ş-Şia,Müessese-i Alu’l-Beyt, Kum, h.k. 1409.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/27-SorularCevaplar 3.docx#_ftnref5" name="_ftn5" title=""><sup><sup>[5]</sup></sup></a> Peygamber Efendimizin bu oğlu büluğa ermeden, çocuk yaşta vefat etmiştir.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p>