<h6 style="text-align: right;">.</h6> <h6 style="text-align: right;"></h6> <h6 style="text-align: right;">.</h6> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: center;"><strong>Ehlader Araştırma Bölümü</strong></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Masumlar’ın (a.s) siyerinde tüm ahlâkî davranışlar ve erdemler dinî emirlerin bir parçasıdır, müstakil değildir. Örneğin iffet, halkın arasını bulma, başkalarının işleriyle ilgilenerek sorunlarını gidermeye çalışma, hayâ gibi ahlâkî erdemler, Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerinde İslâm dininin bir parçası olarak görülmüş ve dinî emirler arasında sayılmışlardır. İmam Bâkır (a.s) şöyle buyuruyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“En güzel ibadet mide ve tenasül organının iffetidir.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn1" name="_ftnref1" title="">[1]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Bu rivayette mide ve tenasül organının iffeti, ibadet olarak görülmektedir. Diğer bir rivayette halkın arasının bulunması sadaka (ki mali bir ibadettir) sayılmaktadır. İmam Sâdık (a.s) buyuruyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <blockquote> <p style="text-align: justify;"><strong><em>“Allah’ın sevdiği sadaka, halkın arasını ilişkileri bozulmuşken düzeltmek ve araları açıldığında birbirleriyle yakınlaştırmaktır.”</em></strong><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn2" name="_ftnref2" title="">[2]</a></p> </blockquote> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Aynı şekilde halkın işlerine ilgi göstermek, Müslümanlığın belirgin özelliği olarak bilinmiştir. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Akşamı sabaha ulaştırdığı halde Müslümanların işlerine teveccüh etmeyen, Müslüman değildir.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn3" name="_ftnref3" title="">[3]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Ve yine hayâ (beğenilmeyen davranışları göstermekten utanmak) imanın bir boyutu sayılmıştır. İmam Sâdık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Hayâ imandandır ve iman (yeri) cennettedir.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn4" name="_ftnref4" title="">[4]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Buraya kadar Masumlar’ın (a.s) siyerinde ahlâkın dinin bir parçası olduğu ve ikisinin birbirinden ayrılamayacağı konusu açıklığa kavuştu. Peki, bu ilişki, İslâm dininin nihaî hedefinin insanların huylarını ıslah etmek olduğu anlamına mı geliyor? Bu soruya kesin bir cevap vermek zor görünüyor. Bir taraftan Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ten (a.s) nakledilen bazı rivayetler bu konuyu teyit ediyor. Şu rivayetlere bakınız:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Resulullah (s.a.a) buyurdu:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">- Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn5" name="_ftnref5" title="">[5]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">- Müminlerin iman yönünden en kâmili, en iyi huylu olanıdır.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn6" name="_ftnref6" title="">[6]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">- Bana en çok benzeyeniniz, en iyi huylu olanınızdır.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn7" name="_ftnref7" title="">[7]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">- Bir hadiste adamın biri, Peygamber’in (s.a.a) yanına gelerek şöyle söyledi: Ey Allah’ın Resulü, din nedir? Buyurdu: “Güzel ahlâk.” Adam Peygamber’in (s.a.a) sağ tarafından gelerek “Din nedir?” diye yine sordu. Peygamber (s.a.a) cevabında yine “Güzel ahlâk” buyurdu. Sonra sol tarafından gelerek “Din nedir?” diye tekrar sordu. Peygamber (s.a.a) “Güzel ahlâk” diye cevapladı. Adam bu sefer de Peygamber’in (s.a.a) arkasından gelerek “Din nedir?” diye sordu. Peygamber (s.a.a) ona dönerek “Yoksa anlamıyor musun? Din yani öfkelenmemek.”<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn8" name="_ftnref8" title="">[8]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Bu rivayetlerde açıklıkla iman, iyi huyla eşdeğer tutulmuştur. Hatta son rivayette din; güzel ahlâk ve öfkelenmemekle eşdeğerdir. Bu rivayetleri esas alırsak, dinin hedefi sadece ahlâkın ıslah edilmesi değildir, ahlâk dinle eşdeğerdir ve din ahlâktan başka bir şey değildir, diyebiliriz.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Diğer taraftan başka şeylere delil olan rivayetler de vardır. Örneğin Peygamber’den (s.a.a) nakledilen bir rivayete göre:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“İyi huy dinin yarısıdır.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn9" name="_ftnref9" title="">[9]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Yine bir başka rivayette şöyle geçiyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“İmamı olmadan ölen kimse, cahiliyet ölümü ile ölmüştür.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn10" name="_ftnref10" title="">[10]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Bu rivayette ahlâkî bir mesele olmadığı halde imamı olmamak dinsizlikle eşdeğer tutulmuştur.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Konuyu toparlayacak olursak Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerinde ahlâk ve dinin derin ve sağlam bağları olduğunu söyleyebiliriz. Ahlâk dinin bir parçasıdır ve yüce bir makama sahiptir. Ama bu, İslâm dininin hedefinin halkın ahlâkını temizlemek olduğu anlamına gelmemektedir.</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><strong>Ahlâkî Eğitim ve Dinî Eğitimin İç İçe Oluşu</strong></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerinde ahlâkî eğitim ve dinî eğitimin iç içe oluşu esası, ahlâkî eğitimin Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) siyerinde dinî eğitimin bir parçası olduğu anlamındadır, yani ayrı ve bağımsız değildir. Bunun için öncelikle ahlâkî eğitimi dinî eğitimden ayırmamak gerekir. İslâmî eğitim ve öğretimin tarihi boyunca da, seküler devletlerin aksine, ahlâkî eğitim dinî eğitimden ayrı değil, bilakis dinî eğitimin içinde yer alıyordu. El-İhvani’ye göre İslâm dinî ahlâkın temellerinden biri ve İslâmî ahlâk da İslâm dininin bir parçası olduğu için Müslümanlar çok eskilerden beri din öğretimine özen gösteriyorlardı ve din öğretimi sırasında ahlâkî eğitim de verilmiş oluyordu.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn11" name="_ftnref11" title="">[11]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Günümüzde sekülerizmin öncülerinden olan İngiltere bile dinî eğitimin ahlâkî değerlerin gelişiminde etkili olduğu sonucuna ulaşmıştır. Halstead ve Taylor her gün İngiltere okullarında yapılan toplu ibadet<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn12" name="_ftnref12" title="">[12]</a> için şöyle söylemektedirler: <em>“Her ne kadar bazıları bu yönteme karşı çıksalar da bazıları bunun ahlâkî ve mânevî değerlerin gelişiminde etkili olduğu görüşündedirler.”</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn13" name="_ftnref13" title="">[13]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;">Diğer bir nokta ahlâkî eğitim, dinî eğitim olmadan başarılı olamaz. Elvan’ın da söylediği gibi ahlâkî faziletlerle süslenmek, Allah’a imanın (dinî eğitimin) bir meyvesidir. Allah’a iman ve onun her an tüm amellerimize ve davranışlarımıza şahit olduğuna dair inanç, Müslümanın kötü işlerine ve beğenilmeyen davranışlarına engel olmaktadır.<a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn14" name="_ftnref14" title="">[14]</a> Eğer erdemlerle süslenmek ve beğenilen ahlâkî davranışlar sadece temiz İslâm ağacının meyvesiyse bu meyveyi İslâm’dan başka ağaçlarda arayan kimsenin yaptığı havanda su dövmektir. Bu tatlı meyveye gönül veren kimsenin önce öğrencinin varlık bostanında din fidanını yetiştirme peşinde olması gerekir. Şaşırtıcıdır ki çağdaş dünyadaki ahlâkî eğitimde söz sahibi olanlar da ahlâkî eğitimin, seküler ülkelerde de dinî eğitim olmadan hedeflerine ulaşamayacağı sonucuna varmışlardır. Hill şöyle söylüyor:</p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><em>“Birçok araştırmacı sadece değerlerin öğrenilmesinin, kişide onlara uygun amel edilmesi için yeterli isteklendirme sağlamadığı sonucuna varmışlardır. Değerlere uygun hareket etme isteklendirmesinin kökü, varlık âlemi ve insanın dünyadaki hayatı üzerine temel inançlara dayanmaktadır. Bu temel inançlar ise genel olarak dinî inançlardır. Bu yüzden dinî öğretim, ahlâkî eğitimin ayrılmaz bir parçasıdır."</em><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftn15" name="_ftnref15" title="">[15]</a></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"></p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref1" name="_ftn1" title=""><sup><sup>[1]</sup></sup></a> Kuleynî; Kâfî, C. 2, s. 79.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref2" name="_ftn2" title=""><sup><sup>[2]</sup></sup></a> a.g.e., s. 209.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref3" name="_ftn3" title=""><sup><sup>[3]</sup></sup></a> a.g.e., s. 163.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref4" name="_ftn4" title=""><sup><sup>[4]</sup></sup></a> a.g.e., s. 106.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref5" name="_ftn5" title=""><sup><sup>[5]</sup></sup></a> Tabersî; Mekârimu’l-Ahlâk, s. 8.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref6" name="_ftn6" title=""><sup><sup>[6]</sup></sup></a> Kuleynî; Kâfî, C. 2, s. 99.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref7" name="_ftn7" title=""><sup><sup>[7]</sup></sup></a> Sadûk; El-Emalî, s. 271.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref8" name="_ftn8" title=""><sup><sup>[8]</sup></sup></a> Meclisî; Bihâru’l-Envâr, C. 68, s. 393.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref9" name="_ftn9" title=""><sup><sup>[9]</sup></sup></a> Sadûk; Hisal, C. 1, s. 30.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref10" name="_ftn10" title=""><sup><sup>[10]</sup></sup></a> Meclisî; Bihâru’l-Envâr, C. 8, s. 17.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref11" name="_ftn11" title=""><sup><sup>[11]</sup></sup></a> el-İhvanî, Et-Terbiyetu fi’l-İslâmî, s. 109- 111.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref12" name="_ftn12" title=""><sup><sup>[12]</sup></sup></a> Collective worship.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref13" name="_ftn13" title=""><sup><sup>[13]</sup></sup></a> Halstead and Taylor; Values in Education and Education in Values, s. 179.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref14" name="_ftn14" title=""><sup><sup>[14]</sup></sup></a> Elvan; Terbiyetu’l-Evlâd fi’l-İslâm, C. 1, s. 167- 171.</p> <p style="text-align: justify;"><a href="file:///C:/Users/Bedel-Nb/Desktop/elmustafa kitaplar/4- Word/09- Siyer3.doc#_ftnref15" name="_ftn15" title=""><sup><sup>[15]</sup></sup></a> Hill; Values Education in Schools: İssues and Challenges, s. 24.</p>