Yaşam | Aile&GNÇ

Bazen Görmezden Gelmek Gerek

"Ey güzellikleri zahir kılan ve kötülükleri gizleyen!"

.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Sosyal ilişkilerde, en güzel davranışlardan biri de ‘görmezden gelme’ yöntemidir. Bu yöntem, insanları kötü davranışlarından uzaklaştırmak hususunda oldukça etkilidir. "Görmezden gelmek" şu anlama gelir: Bir insan başka birinin bir hatasını gördüğü ve iyiye yoracak bir bahane de bulamadığı zaman eğer maslahat gereği görmemiş ve bilmiyormuş gibi davranır ve karşı taraf hakikaten onun söz konusu hatayı bilmediğine inanırsa bu tutuma ‘görmezden gelmek’ denir.

Bu güzel ahlâk, üç hedefi gözetir:

1. Hata işleyen kişinin yüz akını muhafaza etmek, saygınlık ve hayâ duygusunu zedelememek: Zira aksi durumda söz konusu şahıs artık ayıplarının bilinmesini önemsemeyecek bir konuma doğru sürüklenebilir. Dolayısıyla yerinde uygulanacak ‘görmezden gelme’ yöntemi, aynı zamanda bir eğitim vesilesidir.

2. Görmezden gelme tutumunu sergileyen şahsın kendisinin saygınlık, haysiyet ve yüz akının korunması: Zira insan bazı durumlarda doğrudan cüzi meselelere girmemelidir. Bilakis karşı tarafın hata ve ayıplarını görmüyormuş gibi davranmalı; ama başka bir yolla onu yanlışlarından uzaklaştırmaya çalışmalıdır. Örneğin çocuklarınızdan biri bir hata işlediğinde ve siz haberdar olduğunuzda, eğer doğrudan müdahale edecek olursanız, kesinlikle yanlış yaparsınız. Zira bu hareketinizin beklenmedik birçok sonuçları olabilir. Fakat olayı görmezden gelerek, çocuğunuzun anlayamayacağı bir şekilde konuyu öğretmeni yahut okul müdürüyle paylaşabilir ya da daha verimli herhangi bir yolla önlem alabilirsiniz. Böylece dolaylı olarak çocuğunuzu söz konusu hatadan uzaklaştırmış olursunuz. Bu yöntem neticesinde hem sizin hürmetiniz zedelenmez hem de çocuğunuzun onuru korunmuş olur.

3. Aile ve toplumda çatışma ve çekişmelerin önünü almak: Zira basit konular yüzünden aile efradı ve toplum bireylerinin birbirleriyle yüz göz olmaları, aile ve toplum hayatının temellerinin sarsılmasına yol açar. Hatırlatmak gerekirse, görmezden gelmek, "iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak" ilkesiyle çelişmez. Zira görmezden gelmenin anlamı, gevşeklik ve ihmalkârlık değildir. Bilakis kötülükten alıkoymak için uygulanan bir taktiktir. Bir yerde doğrudan müdahalenin etkili olmadığı fark edildiğinde, insan görmüyormuş gibi davranır; ama başka bir yoldan girişimde bulunur. Dolayısıyla, görmezden gelme yöntemi bir tür kötülükten sakındırma girişimidir.

Feyz, Gazzâlî’den iktibasla görmezden gelme yöntemini, dindarların yol ve yöntemi, yüce bir konum, bir kemâl göstergesi ve Allah’ın sıfatlarını ahlâkî sahaya taşıma olarak değerlendirir ve şu duaya istinat eder:

"Ey güzellikleri zahir kılan ve kötülükleri gizleyen!"

Feyz-i Kaşani, bu tabire istinaden, görmezden gelmeyi, "Allah’ın sıfatlarıyla sıfatlanmak" zümresinden sayar.[1]

Hiç kuşkusuz şu nokta gerçekten dikkate şayandır: Bizler, kesimden ve farklı fikir ve ahlâkî hasletlere sahip insanlarla birlikte ortak bir toplumda yaşamak zorundayız ve herkesle irtibat ve muaşeret içerisinde olmak durumundayız. İnsanlar arasında pervasız, bencil, kindar, hasetçi, küstah, hayâsız ve sair kötü hasletlere sahip kişiler de bulunur. Dolayısıyla her daim çeşitli yanlışlarla karşılaşırız. Şimdi eğer gördüğümüz her yanlışın üzerine doğrudan gidecek olursak, toplumda çekişme ve sürtüşme ortamı oluşur. Ayrıca kendi huzur ve sükûnetimiz de bozulur, haysiyetimiz zedelenir ve birçok kişiyi kendimize düşman etmiş oluruz. Bu yüzden din önderlerinin buyruklarında bu gayet mühim meseleye değinilmiş ve görmezden gelme en münasip davranış olarak tavsiye edilmiştir. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurur:

"Yaşamın bütün işlerinin maslahat üzere olması ve toplumsal muaşeretin doğru yürümesi bir ölçü birimi gibidir ki üçte ikisi zekâ ve üçte biri görmezden gelmedir."[2]

Feyz, görmezden gelme yönteminin uygulanacağı zeminlerden biri olarak halkın avam kesiminin günlük hayatta kullandıkları çirkin sözler hususudur der ve şöyle devam eder:

"Eğer halkın avam kesimiyle ilişkideysen şu hususlara dikkat etmelisin: Onların konuşmalarına dalıp gitmemelisin, onların boş ve temelsiz sözlerine kulak vermemelisin ve küfürlü konuşma ve çirkin ifadelerini duymazdan gelmelisin!"[3]

En son şu hususu vurgulamak istiyoruz ki ‘görmezden gelmek’, ‘gaflet’le birkaç açıdan farklıdır:

1. Gaflet bir tür bilinçsizlik, duyarsızlık, gevşeklik ve şaşkınlık halidir. Oysa görmezden gelmek, bilinçli bir şekilde uygulanan bir eğitim yöntemidir.

2. Gafletin olduğu yerde olumlu bir sonuçtan söz edilemez. Oysa görmezden gelme, hataların önünü almak doğrultusunda pozitif bir adım ve hatalara dolaylı bir şekilde müdahale etmektir.

3. Gaflet hem temel meselelerde hem de detaylar hususunda söz konusu olabilir ve hem değerli hem de değersiz konulara taalluk edebilir. Oysa görmezden gelme çoğunlukla cüzi ve değersiz konular hususunda geçerlidir.

4. Akıl, nakil, Kur'an ve hadis, bizi gafletten uyanmaya davet eder. Oysa birçok hadiste bize görmezden gelme yöntemiyle amel etmek tavsiye edilir.

Feyz, bu konuya dair İmam Sâdık’tan (a.s) Şu hadisi nakleder:

Bir grup insan İmam’ın huzurunda bulunuyordu. O topluluktan birinin ismi anılınca, orada bulunanlardan biri, ona şiddetle saldırıp eleştirmeye ve şikâyet etmeye başladı. İmam (a.s) şöyle buyurdu:

"Din kardeşine karşı bu tutumunda neyin nesi? Peki, nefislerini arındırmış olanlar neredeler?"[4]

- - - - - - - - - - - -


[1] El-Meheccetu’l-Beyda, c. 3, s. 326.

[2] Biharu’l-Envar, c. 46, s. 289.

[3] El-Meheccetu’l-Beyda, c. 3, s. 352.

[4] El-Vâfi, c. 5, s. 574, 10. Hadis.