.
.

Ehlader Araştırma Bölümü

Muhakkak her birimizin aynı vatandan, aynı şehirden veya aynı dinden seçmiş olduğumuz arkadaşlarımız vardır. Onlarla daha samimi ilişkilerimiz vardır. Bu mevzu, üzerimize ahlaki açıdan birtakım görevler yüklemektedir. Bu tür muaşeretlerin insanın kişiliği üzerinde olağanüstü etkisi bulunduğu için İslam dini, din önderleri ve ahlâk âlimleri bu konuyu ciddi şekilde ele almıştır. Bu alanda birçok rivayet gelmiş, bu tür muaşeretler için özel kıstaslar sunulmuştur. Bazı rivayetlerde bireylerin din ve mektebini tanımanın yollarından birinin onların dostlarını tanımak olduğu beyan edilmiştir[1]. Yine kişilerin şahsiyeti hakkında yargıda bulunmanın ilk yollarından biri muaşeret kurduğu arkadaşlarını tanımak sayılmıştır. [2]

Sadi Şirazi de şöyle demiştir:

Kimlerle yaşadığını söyle bana
Kim olduğunu söyleyeyim sana

Buna karşılık kötü arkadaşlara sahip olmak, ateşten bir parça[3]ve hayrın afeti[4]sayılmıştır. Kötü arkadaşlarla muaşeret etmek, insanı istese de istemese de kötülüğe doğru yöneltir. Esasen arkadaşın özellikleri gizli yollardan arkadaşa sirayet etmektedir. İmam Ali (a.s) bu hususta şöyle buyurmuştur:

لاتَصحَب الشريرَ فاِنَّ طبعَك يَسرِقُ من طبعهِ شَراً و انتَ لاتعلم

“Kötü kimseyle arkadaş olma; zira senin tabiatın onun tabiatından kötülük kapar ve sen farkında [dahi] olmazsın.” [5]

Nuh’un oğlu, kötü arkadaşlarla düşüp kalktığı için nübüvvet ailesinden koparıldı.

Aileyi Güçlü Kılan Temeller Aileyi Güçlü Kılan Temeller

Eğer canavarla dost olursa melek
Öğrenir ondan vahşet, hıyanet ve kelek
Kötülerden iyilik öğrenemezsin sen
Kurttan dericilik bekleyemezsin sen

و احذَرْ صحابةَ من يَفيل رأيُهُ و يُنكَر عملُهُ فان الصاحبَ مُعتَبَر بصاحبِهِ

“Görüşü gevşek ve ameli hoş olmayan kişiyle arkadaşlık yapmaktan sakın. Çünkü kişiyi değerlendirirken arkadaşına itibar ederler.” [6]

İnsanın arkadaşları, onun şahsiyetini tanımada güzel bir test aracıdır. Eğer insanın yalancı, dalkavuk, sahtekâr ve hain kimselerle arkadaşlığı varsa bu şunu gösterir: Demek ki her ne kadar kendisi bu işleri yapmamış olsa bile kalbi ve ruhu bu tür kötülüklere pek de yabancı değildir.

Bir gün Calinus, etrafındaki dostlarına: “Beni falan tabibin yanına götürün de filan ilacı versin” dedi. İçlerinden birisi: “Ey üstad, dedi, bu ilacı delilik için verirler. Delilik ise senden uzaktır”. Bana bir deli baktı, dedi Calinus. Bir müddet yüzümü seyretti. Bana göz kırptı, sonra yenimi yakamı yırttı. Onunla bir münasebetim olmasaydı nasıl olur da yüzünü bana çevirirdi?! Benim onunla bir ilgim olmasaydı, nasıl olur da gelir bana çatardı?[7]İki kişi uzlaştı mı, aralarında ortak bir özellik var demektir. Kuş ancak kendi cinsinden olan kuşlarla uçar. Kendi cinsinden olmayanla sohbet, adeta mezara girmedir[8].

İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Babam [İmam Seccad (a.s)] bana şöyle buyurdu: Oğlum, sakın beş kişiyle arkadaşlık etme, sohbete dalma ve onlarla yola çıkma!

“Onlar kimdir, babacığım?” diye sordum. Buyurdu: “Yalancıyla dost olma; çünkü yalancı serap gibidir; uzağı yakın ve yakını ise uzak gösterir sana. Fâsıkla arkadaş olma; çünkü o, bir öğün yemeye veya ondan daha aza seni satar. Cimri insanla dost olmaktan kaçın; zira o, kendisine en çok muhtaç olduğun zaman seni yalnız bırakır. Ahmakla dost olma; çünkü o sana fayda vermek isterken zarar verir. Sıla-i rahmi kesenle arkadaş olmaktan sakın; zira onun Allah’ın kitabında lanetlenmiş olduğunu gördüm…”[9]

Zahmete düşmekten korkuyorsan ehil olmayanlarla sohbeti kesmelisin
Alçak insanların tuzağından kurtulmak için inzivaya çekildi Anka kuşu
[10]

- - - - - - - -

[1]     Bihar’ul Envar, c. 74, s. 192 – Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
المرءُ على دِين خليلِهِ فَلْيَنْظُرْ احدُكم من يُخالِل
[2]     A.g.e, s. 188 – Hz. Süleyman’dan şöyle nakledilmiş:
لاتَحكُمُوا على رجل بشيئ حتى تَنْظُرُوا الى مَن يُصاحِب فاِنَّما يُعَرفُ الرجلُ باَشكالِهِ و اَقرانهِ و يُنصَبَ الى اصحابه و اخوانه
[3]     Gureru’l-Hikem, c. 1, Fasıl 44, s. 413, h. 14 - İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
صاحِبُ السوءِ قطعةٌ من النارِ
[4]     Uyunu’l-Hikem ve’l-Mevaiz, s. 181, no. 3697 – İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
لِكُلِ شئ آفةً و آفةُ الخيرِ قرينُ السوءِ
[5]     Şerh-i Nehc’ül Belaga, İbn Ebi’l-Hadid, c. 20, Kelime 147, s. 272.
[6]     Nehc’ül Belaga, 69. Mektup, s. 353.
[7]     Bazı kaynaklarda yukarıdaki hikâyede sözü geçen asıl şahsiyetin Muhammed b. Zekeriya Razi olduğu kaydedilmiştir. Bkz. Meahiz-i Kasas ve Temsilatı Mesnevi, Bediuzzeman Feruzanfer, s. 66.
[8]     Mesneviyi Manevi, Defteri Dovvom, 2097. beyit ve sonrası.
[9]     el-Kâfi, c. 2, Kitabu’l-İşre, babu men tekrehu mucalesetehu ve murafeketeh, h. 7, ayrıca bkz. Aynı Bab, h. 1.
[10]    Divanı Eş’ar, Hakim Senayi Gaznevi, s. 62.