Rahmet Ayı – Ramazan Müslümanı

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırt edip açıklayan Kur'an'ın indirildiği aydır…”

Bakara/185

Ve nihayet onbir ayın sultanı, rahmet ve bereket ayı geldi. Tıpkı geçen senenin Ramazan ayı gibi 2021 yılının Ramazan ayı da buruk, hüzünlü ama bir o kadar da düşündürücü geçecek anlaşılan.

Yine insanlar evlerinde TV ekranlarına kilitlenecek, onbir ay boyunca mübtezel, çirkin, haşin, kasvetli yayınların vermiş olduğu tahribatlar bu bir ayda giderilmeye çalışılacak. Maneviyat dolu içi boş programlar sayesinde herkes kendini bir an mümin ve huzurlu sanacak ya da hissettirilecek. Öyle ki sanarsınız Allah’ın cennetini sadece biz elde etmişiz. Geri kalanlarsa bize bakıp örnek almaları gerekecek.

Televizyon kanallarında tabiri caizse ağzı olan konuşacak. Fetvalar, ahlaki konular uçuşacak. Ama Allah’ın esas emir ve haramlarından söz edilmeyecek. Bu ayın dışında da uyulması gereken emir ve yasaklardan, Ramazan’dan Ramazan’a değil ömür baki oldukça kılınması gereken namazdan, raflardan inen Kur’an’ın her daim okunup üzerinde düşünülmesinden asla bahsetmeyecek kimse.

Bereket ayı dedik ya hani sofralar normalinden daha renkli olacak. Üç beş tür yemekelerle donatılacak, akşama kadar çekilen açlığın acısı adeta patlarcasına çıkarılacak. Tabi sonunda “Elhamdulillah” demeyi kimse unutmayacak. Dualarda fakirlere de yer verilecek. İşte oldun tam bir mümin. Senden daha iyisi yok.

Hâlbuki ayet-i kerimede Allah Ramazan ayında indirilen Kur’an’ın insanları hidayete erdirmesi, doğruyu bildirmesi ve hak ile batılı ayırt etmesi için indirildiğini beyan etmişti. Ama insanlar sabahtan akşama kadar aç kalmayı tercih edip akşam da hocanın ezanı ile tıka basa midelerini doldurmayı tercih etti. Hani nerede gözün orucu? Nerede dilin, kulağın orucu? Nerede nefsin tezkiyesi ve ruhun kötülüklerden arındırılması?

Rahmet ayı diyoruz ya, aslında unutulan merhametin bu ayda hatırlanması ve alışkanlık hale getirilmesidir rahmet. Öyle sofraların cümbüşü değil sofrana ortak edebilmek, lokmanı bir başkasıyla paylaşmaktır. Bir başkasının da yüzünün gülmesini sağlamak ama minnet koymamaktır. Aşikâra ben bunu yaptım demek değil, yaptığınla Allah’ın rızasını kazanmaktır.

Hiç düşündük mü bu yıl da dâhil iki yıldır gösterişten uzak soğuk bir Ramazan geçiriyoruz. Uzun uzadıya açılan Ramazan çadırları ve gösterişli ev davetleri olmayan bir Ramazan. Belki çok az bir ihtiyaç sahibine ulaşılıyordu ancak genel olarak “körler sağırlar birbirini ağarlar” cinsindendi. Allah’ın rızasından ziyade menülerin lezzetinden konuşulur, geride ev sahibine maddi tahribat bırakılırdı. Bir sonraki davet ise karşılığı olsun diye mecburiyetten.

Hakikaten Ramazan ayı ve bu ayda söz edilen rahmet ve bereket böyle mi olmalı? Tutulan oruçlar açlığın imtihanı mı olmalı? Yoksa içimizdeki şeytana zincir vurup nefsi ve ruhu arındırmalı mı?

İşte sevgili Müslüman kardeşim burada sen ve amellerin devreye giriyor. Zira Allah’ın emri açık ve net. Peki, sen ne kadar açık ve netsin?  Sen ne kadar riya ve gösteriş yapmadan sadece ve sadece Allah’ın rızasını gözeteceksin?

“Allah’ım! Bu ayda tutacağım orucu, gerçek oruç tutanların orucu gibi ve ibadetlerimi, gerçek ibadet edenlerin ibadeti gibi kıl.”