.
.

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

21. yüzyılın en popüler şeklinin ‘ikiyüzlü’ olmak olduğunu her geçen gün daha da yakından idrak ediyor ve bunu iliklerimize kadar hissediyoruz.

Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in riyakârlığı zaten bizim için bilenen hatta ve hatta İslam İşbirliği Teşkilatı’nın esip gürlemesi de aynı ikiyüzlülüğün farklı bir rengi olarak karşımıza çıkıyor.

Örnekleyelim isterseniz; Rusya'nın tüm ‘NATO’yu uzak tut benden!’ uyarılarına karşı ağababalarına güvenip diklenen Ukrayna'nın bir anda kendini ateşin içinde bulduğu savaşın ardından Rusya'yı Avrupa'daki bütün futbol organizasyonlarından men eden UEFA, İsrail ile ilgili görüşme yaptıktan sonra Siyonist rejim futbol takımlarından yani UEFA organizasyonlarında mücadele eden Maccabi Haifa ile Maccabi Tel-Aviv'den, iç saha maçlarını oynayabilecekleri alternatif statlar önermesi talep etti.

Hatta UEFA 26 Ekim Perşembe günü oynanması planlanan Villarreal-Maccabi Haifa maçı 6 Aralık Çarşamba gününe, UEFA Avrupa Konferansı Ligi'nde aynı gün oynanması planlanan Maccabi Tel Aviv-Zorya Luhansk karşılaşması için ise 25 Kasım Cumartesi gününe erteleyerek kolaylık dahi yapmış hatta o tarihe kadar Gazze’nin işini bitirirsiniz mesajını da Siyonistlere vermişti.

Ama konu Rusya olduğu zaman işin rengi de siyaseti de değişiyor. Dünya Futbol Federasyonu FIFA ve Avrupa Futbol Federasyonu UEFA, yaptığı açıklamada, ülkenin Ukrayna'yı işgalinin ardından Rusya milli ve kulüp takımlarının tüm futbol müsabakalarına katılımının yasaklandığını duyurmuş yetmemiş sponsor olarak Rus şirketi Gazprom ile iş birliğini sona erdirdiğini açıklamıştı.

Açıklamada, "Buradaki futbol camiası tamamen birlik içinde ve Ukrayna'da etkilenen herkesle tam bir dayanışma içindedir." ifadesine yer verilmişti.

Uluslararası Olimpiyat Komitesi de Rus veya Belaruslu sporcuların uluslararası spor etkinliklerine katılmasına veya yarışma düzenlemesine izin vermeyeceğini duyurmuştu.

Ama Siyonist rejime bağlı kulüp ve takımlar diledikleri gibi hareket edebilmekte hatta bu uzun yıllardır Filistin’i işgal edip çocukları ve kadınları öldürdüğü halde gerçekleşmektedir. Bu da UEFA’nın ne denli ikili ve çelişkili bir şekilde hareket ettiğini göstermektedir.

Ama bu Rusya için çok da problem değil çünkü Orta Asya Futbol Federasyonu (CAFA) turnuvalarına katılarak bu açığı kapatabilir nitekim 9-21 Haziran tarihleri ​​arasında düzenlenen bu turnuvalara davet dahi edilmişti.

FIFA ve UEFA'nın Rus futboluna uygulanan yasak, aslında sporun siyasallaşmasının bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna yine bir örnekle cevap verebiliriz; 80’li yıllarda İran’a savaş açmış ve bir düzine batı devletini de arkasına almış Irak elemelere katılırken Meksika 86 Dünya Kupası’ndan İran İslam Cumhuriyeti diskalifiye edilmişti. Ya da 1992 yılında UEFA, Komünist Yugoslavya’nın iç savaş nedeniyle milli takımının Avrupa Uluslar Kupası'na katılmasını yasakladı. Ardından da Amerika 94 Dünya Kupası’ndan men etti.

Ama FIFA ve UEFA’nın koruması altında olan Siyonist rejim tüm bu örneklerin aksini yaşıyor ve yaşatılıyor; İsrail ile bir takım herhangi bir nedenle Dünya Kupası'nda veya herhangi bir turnuvada oynamayı reddederse ağır cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu şekilde İsrail’i tanımayan ülkelere yaptırımı da çok güzel uyguluyorlar. Biri de demiyor ki; İsrail’in Avrupa futbolunda ne işi var!? Nitekim ona da kılıfları var. Bu yalnızca futbolla da sınırlı değil; hakeza güreş, judo, basketbol vb. organizasyonlar için de geçerli.

Amerika Irak’ı işgal ettiğinde ve sonu gelmeyen katliamlar yaptığından dünya kupasına katıldı hatta bırakın katılmayı dünya kupasına ev sahipliği yaptı. Siyonistler Gazze'de soykırım yaparken veya Suudi Arabistan Yemen'e bomba ve füze yağdırırken, stadyumlarda kimsenin bu suçlar hakkında konuşmasına izin dahi verilmedi. Çünkü futbol politik değildir! Ama sıra mavi gözlü sarışınlara geldiğinde veyahut Yahudiler sahne aldığında FIFA ve UEFA siyasi bir açıklama yapmadan duramıyor.

Acaba Rusya’yı men eden güç, İsrail’i Avrupa’dan men etme gücüne sahip değil mi? Elbette değil!

Günümüz dünyasında iki milyara yakın Müslüman ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi 57 İslam ülkesi (!) bulunmakta. Futboldan güreşe, judodan diğer birçok spor dalına kadar bu etkileyici nüfusa sahip tüm bu ülkeler, kendilerine özel etkinlik ve müsabakalar düzenleyebilir FIFA ve diğer dünya federasyonlarını boykot edebilirler. Ama inanın istisnalar hariç tüm bu İslam ülkeleri Celtic ve Real Sociedad futbol takımları kadar inatçı ve inançlı değiller.

Eğer dünyadaki Müslümanların çoğunluğu gerçekten İsrail takımlarıyla yapılan spor müsabakalarına karşıysa, İslam ülkeleri mevcut durumu değiştirmek için dünya spor federasyonlarını boykot etme politikası benimseyebilir. 57 ülke az bir sayı da değildir.

Ama unutmayalım ki; Barış ve Savaş siyasetin çocuğudur.